Bosnalı Sırp politikacılar, geçtiğimiz hafta Bosna’nın Sırp entitesi olan Republika Srpska’nın (RS) Bosna devlet yargısından ayrılmasını öngören bir referandum yapılması için öneride bulundu. RS Başkanı Milorad Dodik’in çağrısı üzerine öneri, 9 Şubat’ta toplanacak parlamento toplantısında oylanacak ve büyük ihtimalle referandum yapılması yönünde karar alınacak.
Bu öneriye göre, referandumdan hukuki ayrılık için evet oyu çıkarsa Bosna’nın Sırp entitesi üzerinde Bosna devlet yargısının yetkisi ortadan kalkacak. RS’de sadece Bosna Sırp mahkemeleri yetkili olacak ve soruşturmaları yine sadece Bosna Sırp savcılıkları yürütebilecek.
Referandum için sunulan gerekçe ise Bosna devlet yargısının RS ve Bosnalı Sırpların daima aleyhine çalıştığı ve tüm devlet yargısının Bosnalı Sırplara karşı dizayn edilmiş olduğu iddiası. Bosnalı Sırp politikacılar savaş suçları ile ilgili davalar başta olmak üzere devlet mahkemelerini Sırplara karşı peşin hükümlü ve yanlı olmakla suçluyor.
Referandum ve Bosna’da Azal(a)mayan Etnik Gerilim
Bosna savaşını bitiren Dayton Anlaşması, savaşın faili durumunda olan Sırplara neredeyse bağımsızlığa varan geniş bir otonomi ve nüfusa oranla çok fazla toprak üzerinde hâkimiyet tanıdı. Boşnak ve Hırvatlar ise Bosna’nın bir diğer entitesi olan Boşnak-Hırvat Federasyonu içinde etnik temelli on kantonda yaşamlarını devam ettirmeyi kabul ederek barışa razı oldu.
Muhtemel referandum, Bosna devletinin iç hukukunu ilgilendiren bir referandum olsa da ülkenin Dayton Anlaşması ile beraber üzerine inşa edildiği zaten zayıf olan temellerine daha da zarar verecek.
Bosna devlet mahkemelerinin RS’deki yetkisi ve ülke genelindeki yargı birlikteliği, halihazırda çok az konuda Bosna devletine bağımlılığı bulunan RS’in diğer etnik gruplar ile olan birlikteliğinin ve bir arada yaşama rızasının en büyük göstergelerinden biri. Referandum ile RS’nin bir de yargı bağımsızlığı kazanması bu etnik birlikteliği ve devlet otoritesini sarsıntıya uğratacak. Bu durum aynı zamanda hukukun ve egemenliğin en temel ilkelerinden olan “yargıda teklik” ilkesine de aykırılık teşkil ediyor.
Ülkenin en büyük etnik grubu olan Boşnaklar ise yapılacak olan referanduma hayli mesafeli duruyor. Anayasa hukuku uzmanı Kasım Trnka referandumun Bosna’nın iki entitesi olan RS ve Boşnak-Hırvat Federasyonu arasındaki gerilimi tehlikeli derecede arttıracağını ve referandum sonucunda oluşacak yasal değişikliklerin devlet seviyesinde kesinlikle tanınmayacağını iddia ediyor.
Trnka, muhtemel referandum sonucunun yürürlüğe girebilmesi için Bosna Parlamentosu’nda onaylanması gerekeceğini ve bunun da Boşnak ve Hırvatların ret oylarıyla mümkün olmayacağını söylüyor. Buna karşılık Bosnalı Sırplar ise devlet seviyesinde bu değişiklikler kabul edilmese bile RS mahkemelerinin referandumdan “evet” çıkması durumunda Bosna devlet yargısının otoritesini tanımayacağını açıklıyor.
Bosnalı Sırp Lider Milorad Dodik ve Sırbistan
Bosna’da gerçekleşen son seçimde, RS Başkanı Milorad Dodik, Sırp entitesinde oylarını düşürerek çok az farkla RS parlamentosunda çoğunluğu elde etmiş ve Bosna Başkanlık Konseyi Sırp üyesi seçiminde de Dodik’n desteklediği aday seçilememişti. Bu sonuçlar sonrasında Dodik liderliğindeki hükümetin bundan sonra ayrılıkçı açıklamalarını azaltması ve riskli siyasi hamlelerden kaçınması bekleniyordu. Ancak bu tahminde bulunanlar yanılmış oldu zira Dodik, RS’in Bosna’dan ayrılarak bağımsızlık kazanması gerektiğini her fırsatta açıklamaya devam ediyor ve RS’in söz konusu referandum gibi hamleler ile adım adım Bosna’dan ayrılmaya çalıştığı yönündeki iddiaları destekliyor.
Sırbistan’ın 2014 yılında iş başına gelen ve AB ve Batı yanlısı politikaları ile bilinen Başbakanı Aleksandar Vuçiç, Bosna’daki en ufak kriz ortamında dahi RS’in bağımsızlık kazanması gerektiğini, Bosna’da diğer etnik grupların gerçekten barış istemediğini ve bir arada yaşamanın mümkün olmadığını iddia eden Dodik ile arasında bir mesafe koymuştu. Hatta göreve başlamasının ardından ilk resmi yurt dışı ziyaretini Bosna’ya yapmış ve burada “RS’i seviyoruz ama Bosna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine de saygı duyuyoruz” şeklinde bir açıklamada bulunarak Sırbistan’ın Bosna politikasında değişikliğe gittiğinin ilk işaretini vermişti.
Uzun süre Bosna iç politikasına dâhil olmaktan kaçınan ve Dodik’e açık destek vermekten uzak duran Vuçiç, Sırbistan’da erken seçimlerin yaklaşması ile mevcut politikasını terk etmişe benziyor. Nitekim, Bosna Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen, Bosna’daki barış ortamını bozduğu söylenen ve ülkede yeniden etnik gerilimi tırmandıran 9 Ocak “Bosna Sırp Günü” törenlerine katılması ve yanında Belgrad’da ikamet eden Sırp Ortodoks patriğini de getirmesi bunu doğruluyor. Bu ziyaret sonrasında Bosna ve Sırbistan arasındaki ilişkiler de gerildiği gibi Dodik’in de başka siyasi hamleler yapmak için elinin güçlendiği söylenebilir. Bu minvalde, referandum tartışmasının ve RS parlamentosundaki oylamanın bu ziyaret sonrasına denk gelmesi bir tesadüf olarak görülmemeli.
Sırbistan’ın bu hamlesi, her ne kadar kısa dönemli olsa da Bosna özelinde baktığımızda savaştan bu yana dinmeyen etnik gerilimin daha da tırmanmasına sebep olduğu ve uzun dönemli sonuçları olabileceği görülüyor. Dahası Bosnalı Sırp liderlerin Sırbistan’ın bu tarz siyasi manevralarını sürekli olarak Bosna iç politikasında kullandıkları ve ayrılıkçı söylemlere zemin hazırladıkları tecrübeyle sabit. Başka bir deyişle Sırbistan’ın bu tarz siyasi hamleler yapması Vuçiç’e Sırbistan seçimlerinde oy getirebilir ancak Bosna özelinde barış ve istikrar adına hiçbir katkısı bulunmuyor.
Sonuç Yerine
Dayton Anlaşması, her ne kadar savaşı bitirse de son derece kırılgan bir barış ortamı ve etnik gerilimin yükselmesine çok müsait bir zemin üzerine Bosna devletini inşa etti. Yapılması beklenen referandum ve süren tartışmalar da bunun bir ispatı durumunda.
Ek olarak, muhtemel referandumun Dayton’dan en karlı çıkan ve kazandıkları geniş haklar nedeniyle Dayton şartlarına sıkı sıkı sarılan tek etnik grup olan Bosnalı Sırpların Dayton sistemine bir meydan okuması olarak algılanması gerekiyor. Bosnalı Sırp lider Dodik, Dayton’da kazandıkları geniş haklardan en ufak taviz vermek istemezken daha fazla otonomi kazanmak için Dayton sistemini delik deşik etmekten kaçınmıyor.
Tek başına düşünüldüğünde Bosna’nın toprak bütünlüğünü bozmasa ve devlet egemenliğini tam olarak ortadan kaldırmasa da yapılacak olan referandum, Bosna’daki ve Balkanlardaki mevcut durum düşünüldüğünde ülke geleceği adına karamsar bir tablo çiziyor.
Ülkede savaşın bittiği günden bu yana Bosnalı Sırpların azalacağı varsayılan ancak artarak devam eden otonomi talebi bu referandum ile yeni bir zirveye ulaşmış olacak. Her yeni otonomi kazanımı hâlihazırda Bosnalı Sırplara daha fazla hak tanıyan Dayton düzeninin altını oyuyor ve Bosna’daki etnik gruplar arasındaki tansiyonu günden güne yükseltiyor. Süregelen tüm olaylar ışığında Bosna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği ve etnik grupları arasındaki anlaşmazlıkları daha uzun bir süre tartışılacağa benziyor.
Hamdi Büyük / USAK