Türkiye’de başarısız darbe girişiminin arkasında Amerika’nın parmağı olduğunu veya Amerika’nın böyle bir kalkışmayı olumlu karşılayacağını Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok iyi biliyor. Yine Kamışlı’da Yeni Amerika Savaş Üsleri’nin ve Peşmerge Ordusu’nun destek verdiği, Türkiye güvenliğini açık bir şekilde tehdit edecek bağımsız bir Kürt devletinin inşa edilmesi için Amerika’nın kollarını sıvadığı da bilinen bir gerçek.
Önemli subaylarının Amerika’da eğitim gördüğü Türkiye askeriyesi, Suriye’de Esed’e karşı savaşan muhaliflere silah desteğinde bulunarak tavrını belirlemişti. Bu bağlamda muhalif güçlere silah götüren tırın askerler tarafından durdurulması, bu olayın basına yansıtılması ve ardından Erdoğan’ın “askeri sırları açık etme” suçlamasıyla yetkili gazetecileri mahkemeye sevk etmesi olayını umarım hepimiz hatırlıyoruzdur.
Askeri müesseselerde düşmanlarını tasfiye etmek, Amerika, İsrail ve Suriye istihbaratının parmağı olacak diğer darbe girişimlerinin tehlikesini engellemek için bu darbe girişimini ve Türkiye halkının desteğini Erdoğan fırsata çevirdi. Ki zikrettiğimiz ülkeler, Türkler, Kürtler ve Erdoğan hükümeti arasında daha önce sağlanmış siyasi anlaşmanın zayıflamasından fazlasıyla faydalanıyordu.
Bu önemli gelişme Türkiye’nin devrimcileri yeniden gizlice desteklemesine imkan sağlayacağı gibi Suriye’yi uzak strateji ile bölme planları olan Esed-Rusya-İran-Amerika planlarını bozma fırsatı verecektir. Söz konusu plan ise hali hazırda gerçekleşen Halep kuşatmasıyla Halep halkının güvenli geçişlerden çıkışını sağlayıp bölgeyi boşaltmalarının ardından bölgenin yeniden yerleşim yerine çevrilmesidir.
Koalisyonun Suriye’yi bölme projesinin başarıya ulaşması, Türkiye’nin kurban olacağı uzun iç savaşların ardından bağımsız bir Kürt devletinin inşasını doğuracaktır.
Uzun savaşlarda muhaliflerin tek dayanağı olan hafif-orta silahlarla ve özel mühimmatlarla Türkiye’nin muhalifleri desteklemeye tekrardan devam edeceği beklentisindeyim ben.
Türkiye’nin uçaksavar füzesiyle muhaliflere yardım edemeyeceği gerçeğini de unutmamak lazım. Çünkü Türkiye’nin böyle bir adımı, Rusya ile açık bir savaşın habercisidir. Zaten NATO ile anlaşmadan böyle bir şey mümkün de değildir.
Muhalif devrimciler, kadınlar ve çocuklar şuanda Halep’in içerisinde muhasara altında. Bir yandan gıda konusunda müthiş bir kıtlıkla boğuşurlarken diğer yandan ilaç neredeyse yok denecek kadar az. Devam eden bir panik halinde yaşamaya devam ediyorlar.
Rus hava saldırılarının desteğiyle aslan kesilen paralı korkaklar karşısında muhalifler müthiş bir savunma, azimet ve iman gösterisi gerçekleştiriyor, birçok mühimmat eksikliğine rağmen.
Halep kuşatmasının dayattığı zor süreç Esed’e karşı savaşan muhalif kuvvetlerin tek çatı altında toplanmasına, ortak hareket etmesine ve ortak operasyon odaları kurmasına neden oldu.
Siyasi çözüm için koalisyonun muhaliflere baskısının neticelerini tercüme edecek bu tahlilin doğruluğu önümüzdeki süreçte belli olacaktır.
Bu süreçte muhaliflere düşen, birliklerini sağlamaları, merkezlerini, görüşlerini, stratejilerini, basın çalışmalarını tertip etmeleridir. Tek tek hepimizin düşmesi yerine sesimizi yükseltmek için tek bir ağızdan haykırmaları gerekmektedir.
Dr. Mazen Savvaf