Cezayir'de bugün halk, parlamento seçimleri için sandık başına gitti. Bu seçimde, önceki seçimlerden farklı olarak Cezayir'in 30 yıllık sorunlu dönemini sonlandırabilecek, politik figürleri ilk kez kapsamlı biçimde değiştirebilecek bir seçim olarak bakılıyor.
Baskılarla dolu geçmiş
1954-1962'de kanlı bir kurtuluş savaşıyla Fransız sömürgeciliğinden bağımsızlığını kazanan Cezayir, daha sonra sosyalist bir baskıcı tek parti rejimine dönüşmüştü.
Sosyal baskılara duyulan tepki 1980'li yıllarda ekonomik krizle birleşmiş, aynı yıllarda ülkede yükselişe geçen İslami motivasyonla birlikte 1988'de geniş kapsamlı protestolar gerçekleştirilmişti.
Ordu bu protestoları 500'den fazla göstericiyi katlederek bastırmaya çalışırken daha da alevlendirmiş, Cezayir Cumhurbaşkanı Şazeli bin Cedid çok partili sisteme ve serbest seçimlere geçişi kabul ettiğini devlet televizyonunda ilan etmişti.
Bu süreçte kurulan İslami Selamet Cephesi isimli, Cezayir'de İslami bir düzen kurmayı vadeden parti 1990 yerel seçimlerinde yüzde 54,2 oy alarak Cezayir'in çoğu belediyesinde yönetime gelmişti.
1990'da Cezayir istihbaratının başına geçen "General Tevfik" lakaplı Muhammed Medyen, görüntü vermekten kaçınan hayalet bir isim olarak Cezayir'de statüko ve eski rejimin adına, İslami gruplara karşı laik rejimin gerçek yöneticisi olmuştu.
Generel Tevfik'in perde arkasından Cezayir'i yönetme süreci, iddialara göre istihbaratın başından ayrıldığı 2015'e kadar tam olarak, 2019'a kadar da kısmen sürecekti.
Aralık 1991'deki genel seçimlerde de İslami Selamet Cephesi'nin zaferine kesin olarak bakıldığından General Tevfik'in kararıyla Haziran 1991'de Cezayir'de seçim sistemi İslami Selamet Cephesi'nin zaferini engelleyecek biçimde değiştirilmeye çalışıldı.
İslami Selamet Cephesi destekçilerinin protestolarına ordu katliamla cevap verdi. Bazı tahminlere göre bin, bazı tahminlere göre üç bin Selamet Cephesi destekçisi sokaklarda katledildi.
İslami Selamet Cephesi lideri Abbas Medeni ve cephenin etkili vaizi Ali Belhac tutuklandı.
Darbe ve iç savaş
Buna rağmen İslami Selamet Cephesi, Abdulkadir Haşani liderliğinde seçimlere gireceğini açıkladı. Seçimlerin ilk turunun gerçekleştirildiği 26 Aralık 1991'de İslami Selamet Cephesi tek başına iktidarı garantiledi.
Bunun üzerine ikinci tura geçilmeden 11 Ocak 1992'de Cezayir Ordusu darbe yaparak yönetime el koydu. Darbe İslam dünyasında tepki çekerken, ABD ve Fransa başta olmak üzere Batı ve Arap rejimlerince farklı seviyelerde desteklendi.
Darbecilerin Cezayir halkına ve özellikle İslami gruplara yönelik geniş çaplı bir katliam, tutuklama, işkence ve tecavüzlere girişmesiyle darbeye olan tepkiyle de birlikte Cezayir'de iç savaş başladı.
1994'te Cezayir'de darbe karşıtı İslamcı grupların yönetimi ele geçirmek üzere olduğuna yönelik haberler batı medyasında işlenirken, 1995 ve 1996'da muhalif grupların birbirleri arasında ve kendi içlerindeki anlaşmazlıkları sürerken, ABD ve Fransa'nın rejime desteğini yoğunlaştırması, 1997 ve 1998'de darbeci rejim kendisine karşı girişilen mücadeleyi büyük ölçüde yenmeyi başardı. İzleyen dönemde de muhalefetten arta kalanın tasfiyesi sürdü.
İç savaş döneminde darbeci rejim eski statükocularla da birleşerek rejimi meşru gösterebilmek için meclisi açık tuttu.
1997'den itibaren ülkede meclis seçimleri de yapıldı. Fakat 1997'den bugüne kadar Cezayir dışında kimse bu seçimlere itibar etmedi.
Bu dönemde bağımsızlık sonrası ülkeyi tek parti rejimiyle yöneten 'Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (FLN) yanı sıra darbecilerin bir kısmının kurduğu 'Ulusal Demokratik Birlik' de politikada ayrıcalıklı olarak ön plandaydı.
Buteflika'yla yeni imaj çabası
1999 yılına gelindiğinde iç savaşın yıpranmamış bir isim olan Abdulaziz Buteflika cumhurbaşkanı oldu.
Buteflika'nın bu makama rejimi perde arkasından yönettiği bildirilen General Tevfik tarafından taze bir imaj sağlamak üzere getirildiği iddia edilmişti.
1999-2019 döneminde Cezayir cumhurbaşkanı olan Buteflika hileli seçimler, yolsuzluk, Cezayir'de zengin kaynaklara rağmen süren fakirlik gibi sorunlar nedeniyle son derecede yıprandı.
2019 protestolarıyla Cezayir'de halkın 1962'den beri süren taleplerine kulak tıkayan, askeri vesayete dayanan dönemin daha fazla devam edemeyeceği ortaya çıkmış oldu.
Tecrübeler ve yeni dönemden endişeler
12 Haziran 2021 seçimlerine hile karışıp karışmayacağı, seçim tam olarak tamamlandığında ortaya çıkacak.
Fakat her koşulda önceki seçimlerden "daha güvenilir" olacağı düşünülüyor. Bu seçimlerin Cezayir'e herhangi bir değişim getirip getirmeyeceği ise halen belirsiz.
İslami eğilimli küçük partilerin bu seçimde oylarını artırmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bununla birlikte 30 yıl önceki İslami Selamet Cephesi'nin dinamizmini taşıdıklarını da söylemek mümkün değil.
Bu küçük partilerin bir kısmı, darbe sonrasında mecliste yer almayı kabul ederek "darbecileri meşrulaştırdıkları" gerekçesiyle suçlanmışlardı.
Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde Cezayir'de bir "İslamcılık" etkisinde bir iktidarın ortaya çıkması şimdilik beklenmiyor.
Bu tarihi arka plan ışığında Cezayir'de bir dönemin bittiğini herkes kabul ederken doğan güç boşluğunun kimler tarafından doldurulacağı konusunda uzmanlar henüz kararsız.
1988'de çok partili hayata geçilirken yaşanan güç boşluğunu ordu ve istihbaratın doldurulması ülkeyi öncekinden daha kötü bir duruma sürüklediğinden, benzer bir durum yaşanmasından endişe ediliyor.
Kaynak: Mepa News