ABD Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA) Başkanı William Burns, İsrail tarafından işletilen bir tankere Umman Körfezi’nde insansız hava aracıyla saldırı düzenlenmesinin ardından İsrail’i ziyaret ediyor. Burns’ün uluslararası toplumun İran’ı sorumlu tuttuğu saldırının ardından gelen ziyaretinde İran tehdidi gündemin ana maddeleri arasında.
Geçen hafta Lübnan’da faaliyet gösteren İran destekli Hizbullah ile İsrail sınırında yaşanan çatışmalar artmıştı. Hizbullah’ın sınır ötesine attığı roketler İsrail’in askeri mevzilerinin yakınına düşmüştü. İsrail buna misilleme olarak Lübnan’ın güneyine Hizbullah mensuplarını hedef alan karşı saldırılar düzenlemişti.
Her iki taraf da can kaybı yaşanmaması için dikkatli adım atarken Hizbullah lideri Hasan Nasrallah Cumartesi günü yaptığı açıklamada gerilimi arttırabilecekleri uyarısında bulundu.
İran tanker saldırısını üstlenmedi
İran geçen hafta Mercer Street adlı yakıt tankerine düzenlenen drone saldırısının arkasında olduğu suçlamalarını reddetti. Saldırıda biri İngiliz, diğeri Romanyalı iki mürettebat hayatını kaybetmişti.
Üç günlük ziyareti sırasında Burns’ün, Başbakan Naftali Bennett, İsrail istihbarat örgütünün (MOSSAD) başkanı David Barnea ve diğer üst düzey yetkililerle biraraya gelmesi bekleniyor. Görüşmelerde İran’ın nükleer programı, bölgesel faaliyetleri ve yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin izleyeceği dış politika ele alınacak.
‘‘Tahran caydırıcılık kapasitesini korumak istiyor’’
Pazartesi günü Reisi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la yaptığı telefon konuşmasında Tahran’ın Körfez’deki ‘‘caydırıcılık’’kapasitesini korumak istediğini söylemişti.
Görüşme Burns'ün CIA Başkanı olarak Barnea ile ilk görüşmesi olacak. Görüşme aynı zamanda ABD'nin 2015'te İran’la imzalanan uluslararası nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma çabalarının çıkmaza girdiği bir dönemde geliyor. Eski Başkan Donald Trump Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JPCOA) olarak bilinen anlaşmadan ABD'yi 2018 yılında çekmişti. İran o zamandan beri nükleer bomba üretmek çabasıyla anlaşmayı ihlal etmekle suçlanıyor. İran ise nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu savunuyor.
2015 tarihli anlaşma Tahran’ın nükleer programına getirilen kısıtlamalar karşısında ekonomik yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu. Başkan Joe Biden, İran’ın anlaşmayla gelen yükümlülüklerine uymaya geri dönmesi durumunda ABD’nin de anlaşmaya geri dönmesi teklifini sunmuştu.
Ancak görüşmeler tıkanmış durumda. Geçen hafta ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price müzakerelerin sonsuza kadar sürmeyeceği uyarısında bulunmuştu. Price ‘‘Başladığımız işi tamamlamak için İran’ı müzakere masasına oturmaya davet ediyoruz’’ demiş, ‘‘JCPOA’ye karşılıklı geri dönme fırsatı sonsuza kadar sürmeyecek’’ sözlerini kullanmıştı.
Bloomberg, ABD’li yetkililere dayandırdığı haberinde yönetimin İran’ın nükleer projesini durdurma sözü vermesi karşılığında Tahran’a ekonomik yaptırımların hafifletilmesini içeren geçici bir anlaşmayı değerlendirdiğini yazmıştı. İsrail basınına göre İsrailli yetkililer de Burns’ün ziyareti sırasında bu yeni yaklaşımın genel hatlarını açıklamasını bekliyor.
İsrail nükleer anlaşmanın yenilenmesini istemiyor
İsrail, İran’ın körfezdeki rakipleriyle birlikte JCPOA’ye ve anlaşmanın yenilenmesine uzun zamandır karşı çıkıyor. İsrail hükümeti Burns’ün de yardımıyla eski Başkan Barack Obama döneminde müzakere edilen anlaşmanın artık işe yaramaz olduğu görüşünde. Anlaşmanın hedefi İran’ın nükleer bomba üretme kapasitesine erişme süresini bir yıl kadar uzatmaktı. Ancak İran’ın anlaşmayı ihlal etmesiyle bu sürenin çok daha azaldığı düşünülüyor.
Geçen hafta İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı açıklamada İran’ın birkaç hafta içinde nükleer silah üretmesini sağlayacak malzemeye sahip olacağını söylemişti.
İsrailli yetkililer İran’ın Basra Körfezi’nde petrol tankerlerine, yük gemilerine ve diğer gemilere saldırılarını arttırdığı son eylemlerinin Biden yönetiminin nükleer anlaşmayı yeniden hayata geçirme konusunda ikinci kez düşünmesini sağlaması gerektiği görüşünde.
İsrail Savunma Bakanı Gantz, mecliste yaptığı açıklamada İran’a ait yüzlerce insansız hava aracının İran, Yemen, Irak ve diğer ülkelerde mevcut bulunduğunu ve eyleme geçilmezse bunların büyük tehdit oluşturacağını söyledi.
Biden yönetimi de İran’ın Basra Körfezi’ndeki eylemlerini şiddetle kınadı. Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Mercer Street adlı tankere düzenlenen saldırının açıklaması olamayacağını söyledi. Blinken, İran’ın bu eyleminin bölgedeki agresif davranış biçiminin bir örneği olduğunu vurguladı.
Biden yönetimi şimdiye kadar İran’a karşı İsrail kadar sert bir dil kullanmadı ve önceliğini İran’ı müzakere masasına çekmek olarak belirledi. Ancak Bloomberg’e göre yönetim artık 2015 anlaşmasına dönme şansının düşük olduğunu kabul ediyor olabilir.
‘‘İran’a karşı Ortadoğu’daki müttefiklerin desteklenmesi önemli’’
Öte yandan ABD Savunma Bakanlığı’nın Ortadoğu’dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Dana Stroul ve Dışişleri Bakanlığı’nın Siyasi-Askeri İlişkiler Bölgesel Güvenlik Ofisi’nden Sorumlu Bakan Yardımcısı Mira ResnickWashington’da Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nun Yakın Doğu, Güney Asya, Orta Asya ve Terörle Mücadele Alt Komisyonu’nda ifade verdi.
Mira Resnick, İran’ın agresif tavrı karşısında Ortadoğu bölgesindeki müttefiklerin desteklenmesinin önemine vurgu yaptı.
Stroul ise İran’ın Yemen’deki Husiler’e silah gönderme, Basra Körfezi’nden geçen gemilere insansız hava araçlarıyla saldırılar düzenleme gibi eylemlerinin bölgedeki grupları ve devlet dışı aktörleri silahlandırdığını, eğittiğini ve sivilleri korkuttuğunu ortaya koyduğunu söyledi. İran’ın bölgede gittikçe daha öldürücü ve karmaşık silah teknolojilerini kullandığını belirten yetkili bu durumun İsrail ve Suudi Arabistan gibi ülkeler için daha büyük tehdit anlamına geldiğini kaydetti.
Stroul, İsrail’in Gazze Şeridi’ni kontrol eden Hamas’la savaşında Demir Kubbe hava savunma sistemini başarıyla kullandığını belirtti. İsrailli yetkililerin bu sistemin hayat kurtardığı görüşünde olduğunu ve bu nedenle sistemin desteklenmesi için ABD’den daha fazla destek istediğini belirtti.
Stroul, İran nükleer anlaşması yürürlükteyken bölgede İran destekli vekil savaşçıların saldırılarının son aylarda olduğu kadar yoğun olmadığı şeklindeki tespiti de doğruladı.
İki yetkili de ABD’nin bölgenin güvenliğini garanti altına alan en önemli aktör olduğuna dikkat çektiler. Bölgede etki sahibi olmak için yarışan Rusya ve Çin’in bölge ülkeleriyle ticari çıkar ilişkisi olduğunu belirten yetkililer ancak bu ülkelerin hiçbirinin İran’ın vekil savaşçı sorunuyla mücadele ya da Basra Körfezi’nin güvenliğinin sağlanması gibi konuları öncelikli görmediğini belirtti.
Kaynak: Amerika'nın Sesi