ABD'de İkiz Kuleler ve Pentagon'un hedef alındığı 11 Eylül tarihinden bir gün sonra Başkan George W. Kongre'de yaptığı tarihi konuşmada tüm dünyaya, özelde ise İslam ülkelerine seslenerek, "Bundan böyle ya bizimlesiniz, ya da teröristlerle" demişti. Bush, başlattığı savaşı açıkça yeni bir "Haçlı seferi" olarak tanımlıyor ve Müslümanları da bir tercih yapmaya zorluyordu.
ABD'nin savaşı açıkça hegemonyasını korumaya ve varolan dünya düzeninin devamını temin etmeye yönelikti. Bush, 2005 yılında yaptığı konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştı.
"Ortadoğu'da 'hilafet' dedikleri vahşi bir ütopya devleti kurmak istiyorlar. Dünya onların nefret dolu ideolojilerine göre yönetilecek. Usame bin Ladin, 11 Eylül saldırılarını Müslümanların biraraya gelmesi ve Hilafetin yeniden kurulması için büyük bir adım olarak tanımladı. Bu Halifelik eskiden İslam egemenliğinde olan bütün ülkeleri içine alacak baskıcı bir İslami imparatorluk olacak. Avrupa'dan Kuzey Afrika'ya oradan Ortadoğu'ya ve Güneydoğu Asya'ya uzanacak."
Bu açıklamalar, cihat yanlıları için "Allah'ın bahşettiği bir hediye" oldu. Usame bin Ladin ve El Kaide ile bağlantılı liderlerin açıklamalarına göre, artık iki temel noktada cihat yanlılarının savları doğrulanmıştı:
1. Bush açıkça ABD'nin dünya üzerinde yürüttüğü hegemonya savaşını itiraf etmiş oldu.
2. Bush Müslüman ülkelerin liderlerini bir tercih yapmaya zorluyordu. Ulusal bir lider, ulu önder veya kahraman olarak sunulan Müslüman ülkelerin liderleri bir tercih yapacaklardı. El Kaide ideologlarından Ebu Musab es Suri'ye göre bu liderler, Batı'nın Müslüman halkların tepesine bıraktığı bekçiler, ulusal ordular ise ancak kendi halklarına karşı silahlanmış jandarma kuvvetleriydi ve artık 'iki yüzlü' davranamayacaklardı.
"Obama: Kuzu postuna bürünen bir kurt"
Cihat yanlılarına göre, Bush'tan koltuğu devralan Barack Obama'nın politikaları da selefinden farklı değildi. El Kaide lideri Eymen ez Zevahiri, 2009 yılında yayınladığı ses kaydında Obama hakkında, "Nazik sözleri, yapmacık ziyaretleri ve PR çalışmaları onun kanlı mesajını maskeleyemeceyek" ifadesini kullanmıştı. Obama'nın Kahire ziyareti ve Müslümanlara verdiği mesajlar hakkında konuşan Zevahiri, "Müslüman alemi Obama'nın gizli ceza infaz kurumlarını devam ettirmesi ve Cenevre sözleşmesini açıkça ihlal eden gözaltılarını görüyor" demişti.
Obama, seçim vaatleri ve göreve gelmesinin ardından verdiği mesajlar sonrası Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüştü. Ancak işin aslı, 'barış ödüllü' Barack Obama, bir 'savaş başkanı' olduğunu gösterdi.
'Hoşgörülü ve demokratik' bir politik dil tercih edilmiş olsa da, istatiski veriler Obama'nın Bush'tan daha 'savaşçı bir lider' olduğunu ortaya koydu.
Cihat yanlıları görevi boyunca sıklıkla Obama hakkında 'kuzu postuna bürünen bir kurt' yakıştırmasında bulundular.
Hatta Ürdünlü ilim adamı Ebu Muhammed el Makdisi, Trump'ın göreve gelişini 'sevinçle' karşılayarak şu açıklamada bulunmuştu:
"Trump Amerikalıların gerçek zihniyetini; Müslümanlara, Araplara ve her şeye yönelik ırkçı tutumlarını ortaya koydu. Kendisinden önce gelenlerin gizledikleri şeyi açığa vurdu. Yani bu zafer Amerika ve hizmetkarlarını ifşa edecek"
"Trump gerçek Amerika'yı temsil ediyor"
11 Eylül saldırılarının üzerinden 16 yıldan fazla süre geçmişken, Donald Trump hakkında hakkında cihat yanlıları gerçekten ne düşünüyor? Bu sorunun cevabının peşine düşen gazeteci Amarnath Amarasingam, bir dizi görüşme gerçekleştirdi.
Beş ayrı savaşçıya bu soruyu soran Amaransingam şu sonuçlara ulaştığını aktarıyor:
"Savaşçılar, Donald Trump'ın Müslümanları bombalayan ve sivilleri öldüren diğer ABD başkanlarından farklı olacağını düşünmüyorlar.
Trump'ın 'gerçek' Amerika'yı temsil ettiğini savunan savaşçılar, onun Amerikalıların ve siyasilerin Müslümanlar hakkında söylemekten çekindiği şeyleri açıkça ortaya koyduğunu belirtiyorlar.
Barack Obama, Bill Clinton ve George W. Bush, "İslam" ve "terörizm" arasında ayrım yaptıklarını ve sadece "teröristleri" hedef aldıklarını söyleyerek Müslümanları kandırmaya çalıştılar."
Amaransingam'ın görüştüğü Suriye ve Irak'ta bulunan savaşçılar Trump'ı, oldukça 'dürüst' ve Amerikalıların gerçekten ne düşündüğünü ortaya koyma konusunda 'korkusuz' olarak niteliyorlar:
"Demek istediğim, gizli bir ajandası yok ve sahne arasında komplo kurmuyor. O gayet açık, Müslümanlardan nefret ettiği biliniyor"
Suriye'deki en geniş ve organize rejim muhalifi grup olan Tahriru'ş Şam'ın İngiliz bir üyesi şu açıklamada bulunuyor:
"Politikacılar genellikle iki yüzlüdür ve ne yazık ki insanlar onlara kanar. Ancak Trump dobra konuşuyor"
'Teröre karşı savaş' argümanı
Cihat yanlıları, "mücadelelerinin Müslümanların durumuna bir cevap" olarak görülmesini istiyorlar. "ABD yönetiminin Müslümanları sevdiği ancak terörden nefret ettiği" konusundaki iddianın yanlış olduğunu belirten bir savaşçı, "ABD, terör ve İslamı hep bir ve aynı olarak düşünmüştür" yorumunda bulunuyor:
"Trump sadece var olan bir gerçeği daha net ortaya koyuyor"
Bu argümanlar, -çalışmanın başında sunulduğu gibi- elbette yeni değil. Cihat yanlısı teorisyenler Batı'daki Müslümanların 'kalplerini ve zihinlerini kazanmak ve ülkelerinde asla kabul ve hoşgörü görmeyecekleri konusunda onları ikna etmek için' çaba gösterdiler. 2010 yılında El Kaide üyesi ve ünlü vaiz Enver el Evlaki, ABD'deki Müslümanlara seslenen bir konuşma yapmıştı.
Evlaki konuşmasında, "Amerika'daki Müslümanlara şunu söylemem gerekir. Vicdanınız sizin kardeşlerinize uygulanan zulüm ve suçların sorumlusu olan bir ulusla barış içinde bir arada yaşamaya nasıl izin veriyor" demişti.
Enver el Evlaki'nin Amerikan halkına sesleniş konuşması
Cihat yanlılarına göre, ABD kurduğu dünya düzeninin devamı için dünyanın dört bir köşesinde Müslümanlara karşı savaş açmış ve bunu, "teröre karşı savaş" olarak sunmuştu. ABD'nin "kurnaz" politikası Batı'daki Müslümanların var olan savaşı anlayabilmesine engel oluyordu. Trump ile birlikte artık her şey değişti. 2016 yılının Mart ayında CNN'e verdiği röportajda, "İslam bizden nefret ediyor" demişti ve sonrasında Müslümanlara yönelik vize kısıtlaması geldi.
Trump, Müslümanlar hakkında ne zaman konuşsa konu 'ulusal güvenlik' oluyordu.
ABD'nin zayıf karnı
Cihat yanlıları, ABD'nin yüksek askeri gücüne rağmen, 'bireysel özgürlük ve bağımsızlık gibi hassas temeller üzerine kurulmuş, özünde zayıf' bir ülke olduğunu' her zaman savundular. 'Düşmana yönelik' bu söylemlerin propagandif yönü de, gerçekliği de inkar edilemez.
Cihat gruplarına yakın ilim adamlarından Yaman Mukhaddab, ABD'nin çöküşünün yakın olduğunu savunuyor:
"Kuruluş ideolojisinin temellerinin yok olmaya başlamasıyla ABD vatandaşlarının tahammülü kalmayacak."
Polis şiddeti, ırkçı gerginlikler, savaş bitkinliği, sivil özgürlükleri kısıtlayan bir başkan, azınlıkların marjinalize olması, ABD'nin kuruluş ideolojisini-felsefesini temelden sarsan gelişmeler... Tüm bu sorunlar Amerika'nın iç sorunlarına yönelmesi sonucunu doğurabilir. ABD'nin askeri olarak yenilgiye uğratılması yakın gelecekte mümkün durmuyor. Fakat cihat yanlılarının umduğu sonuç pek de uzak olmayabilir.
Kaynak: Mepa News