Modern çatışma tarihinde en çok adı anılan taraflardan biri cihat yanlıları.
Özellikle 1970'li yılların ardından dünya sahnesinde önemini artıran cihat yanlısı grup ve hareketler, çok sayıda araştırma ve incelemeye de konu oldu.
Cihat yanlısı hareketlerin dünya görüşü, tarih anlayışı, dini bakışı gibi birçok mesele gerek Batılı, gerekse Orta Doğulu araştırmacılar tarafımdan sıklıkla tahlil edildi.
Cihat yanlıları Osmanlı'ya nasıl bakıyor?
Bu hareketlerin tarihe bakışı ve geçmiş perspektifi açısından en çok akla gelen sorulardan birisi de Osmanlı dönemine nasıl baktıkları meselesi.
Osmanlı Devleti'nin kurulduğu 13'üncü yüzyıldan gücünün zirvesine ulaştığı 16-17'nci yüzyıllara, ve daha sonra yıkıldığı 20'nci yüzyıla kadar olan tarihi birçok İslami düşünce ekolünün ve İslami grubun gündemindeki bir konu.
Osmanlılar, özellikle hilafet kurumunu da uzunca bir dönem temsil ettikleri için, İslami grupların ağır eleştirilerine de, övgülerine de muhatap oldu.
Cihat yanlılarının ise Osmanlı devrini daha çok "onurlu bir geçmiş" ve "özlenen bir gelecek" açısından ele aldığı dikkat çekiyor.
Cihat yanlıları arasında önde gelen ideologların, siyasi ve askeri liderlerin Osmanlı'ya dair bakış açıları şu şekilde:
Ebu Katade el Filistini (1960 -)
Cihat yanlılarının en önemli ideologlarından sayılan, 2014 yılında Ürdün’de hapisten çıkmasından sonra yaptığı yayınlarla etkisi cihat yanlılarının ötesinde diğer İslami ve akademik çevrelere uzanan Ebu Katade el Filistini (Ömer bin Mahmud), cihat yanlıları içerisinde Osmanlı tarihi üzerine en ayrıntılı konuşan ve analizlerde bulunan kişi olarak kabul ediliyor.
"Osmanlı Devleti’nin, Haçlı Seferleri ve Moğol İstilası ile zayıflayan İslam Aleminin güç döneminde gelişen ve saldırganlaşan Batı’ya karşı yaptığı fetihlerle Ümmeti koruduğunu, tüm hatalarına rağmen bir İslam devleti olduğunu" vurgulayan Ebu Katade, Arap Dünyası’ndaki milliyetçiler başta olmak üzere bazı kesimlerin haksız gördüğü eleştirilerine karşı Osmanlı Devleti için yaptığı savunmalarla biliniyor.
Bir konuşmasında, 1. Suudi Devleti (1744-1818) ve 2. Suudi Devleti (1824-1891) ile Osmanlı Devleti’nin inişli çıkışlı ilişkisine dair “Vehhabiler ve Osmanlı Devleti” ismiyle yazıyor olduğu kitaba, İngiltere’de hapiste bulunduğu sırada diğer bazı hazırladığı kitaplarla beraber İngiliz polisince el konulduğunu belirten Ebu Katade, müsveddesi kaybolan bu kitabında nelere değindiğinden bahsediyor.
1. Suudi Devleti’nden başlangıçta Osmanlı valilerine olumlu mektuplar gönderildiğini, devletin emrinde olduklarını ilettiklerini belirten Ebu Katade, ilk emir Muhammed bin Suud’un (ö. 1765) ölümünün ardından emir olan Abdulaziz’in (ö. 1803) devletini genişletme isteğinden doğan siyasi sorunlara dini bir boyut kazandırdığını, Suudilerin Hicaz’ı almalarının ardından Arap Yarımadası’na müdahale eden Osmanlı Devleti’nin Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın ordusunun Arap Yarımadası’nda yaptıklarına doğan tepkinin 2. Suudi Devleti’nin ve hocalarının Osmanlı Devleti’ne bakışını sertleştirdiğini belirtiyor.
Fakat onların Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın üzerinde Osmanlı’dan çok Fransa tesiri olduğunu ve Osmanlı Devleti’ne de isyan edip Anadolu’ya kadar ordusuyla dayandığını kaçırdıklarını ve fazla genellemeci olduklarını ekliyor.
Ebu Katade el-Filistini, seçtiği kitaplar üzerinde tahlillerde bulunduğu serisinin bir bölümünde Osmanlı Devleti’nin son şeyhülislamlarından Tokatlı Mustafa Sabri Efendi’nin (ö. 1954) ünlü eseri ‘Mevkıfu-l Akl ve-l İlm ve-l Alem min Rabbi-l Alemin ve İbadihi-l Mürselin’in tahlilinde Osmanlı tarihi ve Osmanlı Devleti’nin son döneminde yaşanan modernleşme üzerinde ilmi çevrelerce derin olarak değerlendirilen bilgisini ortaya koyuyor, Mustafa Sabri Efendi’yi ve Osmanlı dindarlarını överek onları devrinin Mısırlı hocalardan sekülerizm ve modernizmle mücadelede üstün tutuyor
Abdulazim el Azma’nın (ö. 1943) Osmanlı Devleti’nin son yıllarını da kapsayan Suriye tarihine dair ‘Mir’atu-ş Şam’ (Şam’ın Aynası) eserine yaptığı tahlilde Ebu Katade Osmanlı Devleti ve son dönemi padişahlarından Sultan 2. Abdülhamid üzerine övücü değerlendirmelerde bulunuyor, Şerif Hüseyin ve oğullarının 1916 tarihli İngiliz destekli Osmanlı Devleti’ne karşı isyanını ihanet olarak değerlendiriyor.
Bu ihanet değerlendirmesi, Ebu Katade’nin şu an yaşamakta olduğu Ürdün ve diğer pek çok Arap ülkesinde 1916 isyanı rejimlerce halen "Es Sevretul Arabiyyetu-l Kubra" (Büyük Arap Devrimi) olarak isimlendirilip halen kahramanlık olarak anılıyor olması açısından da ayrıca önem taşıyor.
Usame bin Ladin (1957-2011)
Mayıs 2011’de Pakistan'daki evinde ABD’li askerlerle girdiği çatışmada öldürülen El Kaide’nin kurucu lideri Usame bin Ladin, propaganda konuşmalarında Osmanlı Devleti hakkında sık sık olumlu atıflarda bulunmaktaydı.
22 Şubat 2003’te El Cezire kanalında yayınlanan röportajında, Suudi Devleti’nin kurucusu Abdulaziz bin Abdurrahman bin Suud’un 1902 yılında Riyad’ı Osmanlı Devleti’nin desteklediği İbnu-r Reşid’den ele geçirmesinin İngiltere destekli olduğunu iddia etmekte ve onu ABD’nin Afganistan’ı işgalinden sonra ABD desteğiyle Afganistan cumhurbaşkanı olan Hamid Karzai’ye benzeterek “Riyad’ın Karzaisi” olarak isimlendirmektedir.
"Osmanlı'dan sonra İslam Ümmeti sahipsiz kaldı"
Usame bin Ladin’in konuşmalarında sık sık “Osmanlı Hilafet Devleti’nin yıkılmasından sonra İslam Ümmeti sahipsiz kaldı, kukla rejimlerin ve sömürgecilerin eline düştü” benzeri açıklamaları dikkat çekmektedir.
Taliban hakkında yaptığı övücü konuşmalarda da Taliban’ı “1924’te yıkılan Osmanlı Devleti’nden beri kurulan ilk İslami devleti kurmakla" vasıflandırarak Osmanlı Devleti’ne olumlu bir atıfta bulunmaktadır.
Yine 2003 yılında başlayan Irak savaşının ardından yaptığı bir konuşmada, Irak’a komşu ülkelerdeki Müslümanlara yaptığı çağrıda “Ey Irak’a komşu ülkelerdeki Müslümanlar, ey Sultan Muhammed Fatih’in torunları, Irak direnişine destek olun” diyerek Fatih Sultan Mehmet’e ve Türkiye halkına işaret etmektedir.
Usame bin Ladin'in oğlu Hamza bin Ladin de yaptığı konuşmalarda Osmanlı'ya sıklıkla vurgu yapmış, Suud hanedanını Osmanlı'ya ihanet etmekle suçlamıştır.
Ebu Musab ez Zerkavi (1966-2006)
Irak El Kaidesi’nin 2004-2006 döneminde lideri olan ve Haziran 2006’da ABD uçaklarının bombardımanında öldürülen Ebu Musab ez Zerkavi de konuşmalarında Osmanlı'ya atıf yapan cihat yanlılarından biriydi.
Ölümünün ardından seri olarak yayınlanan konuşmalarından birinde, Irak’ta Şii grupların ABD ile işbirliğini eleştirirken “Osmanlı Devleti İslam’da cihadı ihya edip Avrupa’nın içlerine ulaştırıp Haçlılarla cihad ettiğinde de İran’daki Rafıziler Osmanlı Devleti’ni arkadan vurup İslam beldelerini ele geçirmeye çalışmış ve Osmanlı’nın Avrupa’daki cihadına zarar vermişti” şeklinde bir tarihi atıfta bulunmuştu.
Eymen ez Zevahiri (1951 - )
Usame bin Ladin’in öldürülmesinin ardından El Kaide lideri olan ve halen bu konumda bulunan Eymen ez Zevahiri de konuşmalarında Usame bin Ladin gibi Osmanlı'ya atıfta bulunmaktadır.
Zevahiri, birden fazla propaganda konuşmalarında “Taliban Osmanlı Devleti’nin 1924’te yıkılmasından sonra kurulan ilk İslam Devleti’dir” ifadelerini kullanmaktadır.
Bir propaganda kaydında Türk halkına "Osmanlı misyonuna geri dönme" çağrısı yapan Ez Zevahiri, Kanuni Sultan Süleyman gibi Osmanlı padişahlarını adaleti sağlama, cihat gibi unsurlarda örnek liderler olarak sık sık örnek göstermektedir.
Zevahiri, son dönemde yaptığı açıklama ve konuşmaların neredeyse tamamında Osmanlı'ya atıfta bulunmuş, Osmanlı'yı "İslam ümmetini koruyan bir hilafet ve son meşru İslam devleti" olarak nitelemiştir.
Taliban Hareketi
1996-2001 döneminde Afganistan’ı ‘Afganistan İslam Emirliği’ ismiyle yöneten, 2001 yılında gerçekleşen ABD işgalinin ardından çekilen, son yıllarda Afganistan’ın çoğunu yeniden ele geçirip ABD’yi barış müzakerelerine çekmesi kendileri açısından büyük başarı olarak değerlendirilen Taliban Hareketinin de Osmanlı Devleti hakkında, iktidarda oldukları dönemde Afganistan’da yaşayan Usame bin Ladin ve Eymen ez Zevahiri ile paralel açıklamaları bulunuyor.
Ayrıca bu açıklamalar Usame bin Ladin ve Eymen ez Zevahiri’nin bu konudaki açıklamaları Taliban’ın açıklamalarından oldukça önce olduğu için Osmanlı Devleti hakkında El Kaide’nin Taliban üzerindeki etkisi olarak görülüyor.
Taliban Hareketi tarafından yayınlanan bazı propaganda videolarında, Afganistan’ın Osmanlı Devleti’nin hiçbir zaman bir parçası olmamasına rağmen Osmanlı Devleti’nin düşüşünün İslam Ümmeti’ne büyük zarar verdiği, Müslümanları lidersiz bıraktığına dair açıklamaları dikkat çekiyor.
Taliban, Osmanlı Devleti'nin çöküşünden sonraki dönemde Batı'nın Müslümanlara ait toprakları ele geçirmeye başladığını ve halkları kendi boyunduruğu altına aldığı ifadeleri kullanılıyor.
Propaganda filmlerinden bir tanesinde 2. Abdulhamid'e ait fotoğraf kullanan Taliban, Abdulhamid'i "son İslam halifesi" olarak nitelendirmişti.
Enver el Evlaki (1971 - 2011)
Cihat yanlısı hareketler içerisinde Batılı kitleye en çok ulaşan ve en aktif ideologlardan biri olarak kabul edilen Enver el Evlaki de Osmanlı'dan övgüyle bahsedenler arasında.
Birçok konuşmasında İslam dünyasının durumundan cihat yanlısı bir bakışla söz eden Evlaki, İslam dünyasının mevcut duruma ilk olarak Osmanlı'nın yıkıldığı tarihte geldiğini vurguluyor.
Yemen'den yazdığı "Ümmetin Hali" isimli yazıda Evlaki, 1924 yılında son İslami hilafet olan Osmanlı hilafetinin düştüğünü, bunun ardından ulus devlet konseptinin İslam coğrafyasına egemen olduğunu belirterek, Osmanlı'nın İslam dünyasını koruyan bir rolde olduğunun altını çiziyor.
Ebu Musab es Suri (1958 - ?)
Ebu Musab es Suri adıyla bilinen Mustafa Setmariam Nasar, cihat yanlısı düşüncenin en önde gelen ideologlarından biri.
"Küresel İslami Direniş Çağrısı" adlı kapsamlı eseriyle bilinen Ebu Musab es Suri, cihat yanlıları arasında Osmanlı'ya en fazla vurgu yapan ve Osmanlı'dan övgüyle bahseden isimler arasında.
Es Suri'nin 1600 sayfalık söz konusu kitabnda Osmanlı ve Osmanlılar ifadesi 250'den fazla kez geçiyor.
Ebu Musab es Suri, Osmanlı hilafetine ve bu hilafetin çöküşünün ardından İslam coğrafyasının işgal edildiğini vurguluyor.
Es Suri Osmanlı'nın yıkılmasıyla İslam dünyasının İngiltere, Fransa ve Rusya tarafından tamamen işgal edildiğini ifade ediyor.
Cihat yanlısı ideolog, Osmanlı'ya karşı Suud isyanına da geniş yer ayırdığı kitabında, bu isyanın İngiltere'nin yakın desteğiyle meydana geldiğinin altını çiziyor.
Ebu Musab es Suri Türklerin Anadolu'ya gelişi, Osmanlı'nın kuruluş, yükseliş ve çöküş dönemine de kitabında ayrıntılı olarak yer veriyor.
Es Suri, Osmanlı hilafetini İslam dünyasını koruyan bir güç olarak birçok kere zikrederken, kitabında 2. Abdulhamid'in Siyonistlerin Filistin'e yerleşmesine engel olduğu konusuna da değiniyor.
Kaynak: Mepa News Akademi