ABD ordusunun Hint-Pasifik'teki üsleri Çin'in gelişmiş füze kabiliyetlerine karşı giderek daha savunmasız hale geliyor.
-Çin'in A2/AD stratejisi (erişim engelleme-alan engelleme) Amerikan askeri varlıklarını caydırmayı ve yok etmeyi amaçlıyor. Çin'in cephaneliğinde sofistike füzeler ve hipersonik silahlar bulunuyor.
-Üs savunmalarını geliştirme ve kuvvetleri dağıtma çabalarına rağmen, ABD tesisleri yetersiz bir şekilde korunmaya devam ediyor. Kongre'nin eleştirileri, uçak sığınakları gibi daha iyi bir altyapıya duyulan ihtiyacı vurguluyor.
-Önemli iyileştirmeler yapılmazsa, ABD üsleri bir çatışmanın erken safhalarında tehlikeye girebilir ve Amerika'nın bölgedeki stratejik varlığını sürdürme kabiliyetini tehlikeye atabilir.
Hint-Pasifik'teki ABD üsleri risk altında
Amerika Birleşik Devletleri Hint-Pasifik bölgesinde bir dizi askeri üs bulunduruyor. Bu üsler, en azından İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana Asya'nın jeopolitiğinde baskın bir faktör olan Amerika'nın bölgedeki stratejik varlığının bel kemiğini oluşturuyor.
Bugün bu hakimiyet, yükselen Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) tarafından sorgulanıyor.
Pekin'in stratejik arka bahçesi olarak gördüğü Hint-Pasifik'i kontrol etme arayışının bir parçası olarak Çin ordusu, bölgedeki Amerikan ordusunu hem caydırmak hem de yok etmek için bir dizi yetenek geliştirdi.
Bu kabiliyetlerden biri Çin'in "erişim engelleme/alan engelleme" (A2/AD) stratejisi. En büyük füze, roket ve hatta hipersonik silah cephaneliklerinden birine sahip olan Çin, bu sistemleri sofistike hava savunma sistemleri ve bu sistemlerin ölümcüllüğünü artırmak için sensör düğümleri ile entegre etti. Çin ordusunun A2/AD misyonu basit: Çin Silahlı Kuvvetleri komşularının üzerine yürürken Amerikan ordusunu geride tutmak.
Amerika'nın su üstü savaş gemisi filosuna -özellikle de övünülen uçak gemilerine- yönelik A2/AD tehdidi hakkında defalarca yazdım.
Çin'in ABD üslerine yönelik tehdidi
Ancak Amerika'nın bölgedeki daimi üsleri için de önemli bir tehdit söz konusu.
Amerika Birleşik Devletleri'nin, Çin'i Tayvan'a ya da diğer komşularına saldırmaktan caydırmak için gerekli olan askeri varlıklarının çoğunu bölgeye taşıdığı Guam gibi yerlerde, Pekin ile Washington arasında bir savaş patlak verirse Çin'in Amerikan topraklarına yönelik devasa füze saldırısından saklanabilecek hiçbir yer yok.
Hint-Pasifik'teki her ABD üssü artık Çin'in füzelerine hedef olabilir. Durum o kadar kötü ki, ABD Kongresi bile ABD askeri liderlerini bu tartışmalı ortama yeterince hızlı adapte olamadıkları için azarlıyor.
Örneğin, Temsilci John Moolenaar ve Senatör Marco Rubio bu yılın Mayıs ayında Biden Yönetiminin Hava Kuvvetleri Bakanı Frank Kendall ve Deniz Kuvvetleri Bakanı Carlos Del Toro'ya bir mektup göndererek, Çin'in devasa füze tehdidine karşı daha dayanıklı hale getirmek için Hint-Pasifik'teki ABD üslerinde iyileştirmeler yapmadıkları için onları eleştirdiler.
Biden yönetimindeki ABD askeri liderleri tarafından gerçekleştirilmeyen büyük bir savunma önlemi, bölgedeki ABD askeri üslerine uçak sığınakları kurmayı reddetmek oldu.
Amerika'nın Çin'in füze tehdidine hazırlanamaması
Çin'in füzelerinin hedef alabileceği üslerin pek çoğunun temelde ileri konuşlandırılmış hava üsleri olması olağanüstü bir durum. Uçakların pistte park halindeyken hedef alınması ya da pistlerin Çin'in füze saldırılarıyla tahrip edilmesi durumunda, bu üsler Çin ile bir çatışmada boşa giden varlıklar haline gelecek.
Amerika Birleşik Devletleri (istemeye istemeye) 22 uçak sığınağı inşa ederken, Çin (Amerika'nın kendi uzun menzilli füzeleriyle misilleme yapacağını öngörerek) üslerini 400 uçak sığınağıyla güçlendirdi.
Söz konusu mektupta ayrıca orduya, inşaatı geciktirmekten ve maliyetleri şişirmekten başka bir işe yaramayan ve İkinci Dünya Savaşı döneminden kalma "hantal" protokoller olarak tanımlanan protokollere bağlı kaldığı için sitem ediliyordu. Donanmanın Constellation sınıfı güdümlü füze fırkateyni programındaki maliyet aşımlarında gösterdiğim gibi, bu durum tüm kuvvetlerde tekrarlanan bir model. Bu sistemik bir durum ve çoğu kişinin düşündüğünden çok daha yakın bir zamanda gerçekleşecek olan büyük bir savaşı kaybetmemize neden olacak.
Biden yönetiminin hakkını da vermek gerekirse, Amerika'nın bölgedeki üslerinin altyapısını dönüştürmek için çaba sarf ettiler.
ABD'nin Asya'daki varlığını korumak
Öncelikle, Asia Times'tan meslektaşım Gabriel Honrada'nın yakın zamanda değerlendirdiği üzere, Biden yönetimi "Hint-Pasifik'teki müttefik ülkelerdeki üslere askeri erişimi genişletti ve Japonya'da Tomahawk füzeleri ve Filipinler'de mobil füze rampaları da dahil olmak üzere gelişmiş silah sistemleri konuşlandırdı." Honrada ayrıca şu gözlemde bulundu:
"Bu stratejik değişim, ABD güçlerini büyük üslerde toplamak yerine daha küçük, daha hareketli birimler halinde bölgeye dağıtmayı ve böylece Çin füze saldırılarına karşı daha az savunmasız hale getirmeyi amaçlıyor."
Ne yazık ki bu çabalar hem Çin'le oynanan büyük oyunda çok geç kalmış durumda hem de Amerika'nın çekişmeli bir Hint-Pasifik bölgesinde muharip varlığını sürdürmesi için yetersiz. Amerika Birleşik Devletleri'nin elinde bulundurduğu 66 büyük tesisin hepsi tehdit altında ve hepsi de yeterince korunmuyor.
İhtiyaç duyulan şey, Stratejik ve Bütçesel Değerlendirmeler Merkezi'nin (CSBA) bu yılın Ocak ayında vardığı sonuca göre, ABD üsleri için katmanlı, kapsamlı ve dağıtılmış savunmalar.
Bu tür değişiklikler çok yavaş yapılıyor ve Çin'in yakın vadede (bu yıl içinde olduğu gibi) ABD ile çatışmaya girmeye karar vermesi halinde bu üslerin savunulmasına yardımcı olması pek olası değil. Nitekim son savaş oyunu simülasyonları, Pekin'in Hint-Pasifik'e hakim olma savaşını başlatması halinde ABD ordusunun Çin füzeleri karşısında önemli sayıda uçağını kaybedeceğini gösteriyor.
Bu üsler Amerika'nın Çin'e karşı savaşı kazanma stratejisinin bir parçası. Böyle bir savaşın başlangıcında bu üsler imha edilir ve savaşın büyük bir bölümünde devre dışı kalırsa, ABD Çin'e karşı kaybedecek çünkü Çin'le savaşma kabiliyeti azalmış olacak.
National Interest'te yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.