Devletin İdeolojik Aygıtları ve Yeni Medya

Mepa Haber Merkezi

Bireyler dünyayı olduğu gibi anlamaktan çok kendi inanç, duygu, düşünce ve yaşayışlarının sağlamış olduğu perspektiflerinden algılamaktadırlar. Bu durum Althusser’e göre ideolojik düzenin etkisi altında oluşmaktadır. İdeolojik düzen bireyleri öylesine etki altına almaktadır ki evrende oluşan her türlü faaliyete yansız bakmak imkânsız hale gelmektedir.

Öncelikle “ideoloji nedir?” onu değerlendirmek gerekiyor. Althusser’e göre ideoloji, öznelerin üretildiği ve çeşitli yollarla toplumsal yapılar içinden hareket edebilmelerini sağlayan pratiktir. İdeoloji çarpıtan bir mercekten çok, gerçekliğin kurucu öğesi belirli bir gerçekliktir. (Althusser 2003: 76) İdeoloji bireyin bir özne olarak kabul edip daha o doğmadan o kişinin düşüncesinin, yasayışının, hayat görüşünün belirlenmesinin toplumsal sağlayıcısıdır. Eagleton’a göre ideoloji, baskıcı bir siyasi iktidarın ayakta durmasını sağlayan aldatıcı bir düzendir. Bu düşünüre göre ideoloji toplumsal bağlardan alıkonulamayan inançlardır. Aynı zamanda egemen toplumsal sınıfların maddi çıkarlarını doğrudan dile getiren ve onun yönetimini destekleyen fikirlerdir. Toplumsal yapı içerisinde kontrol ve mücadele ile ilgili fikir kümelerinden oluşan ideoloji, değerlerden, kavramlardan, düşüncelerden ve sembol sistemlerinden şekillenerek mevcut düzeni meşrulaştıran egemen yapıların genel olarak nasıl çalıştığını hatırlatmaktadır (Erdoğan ve Alemdar 2002: 277). Her rejimin kendine uygun bir ideolojisi bulunmaktadır.

İdeoloji toplumsal bir gerçekliktir. Her toplumun, her siyasal sistemin bir ideolojisi vardır. İdeolojinin kendisinden başka hiçbir şey ideolojiyi değiştiremez ya da bir ideolojiden başka hiçbir şey bir ideoloji ile mücadele edemez (Lefebvre 1964: 93). İdeoloji, bireylerin faaliyetlerinin amacını, belirlenen amaçlara nasıl ulaşılacağını belirleyen ve sosyal ve fiziki gerçekliğin niteliğini düzenleyen bir değerlendirici ilkeler sistemidir (Allardt 1971: 117). Devlet sistemi ya da herhangi bir hegamonik yapılanma oluşturduğu düşünsel odakları belli aygıtlarla topluma ve ya kendi müntesiplerine empoze etmektedir. 

Althusser öncüllerinden farklı olarak devlet sisteminin toplumsal empoze aşamasında kullandığı aygıtları iki ana grup üzerinde kümelendiriyor: Devletin Baskı Aygıtları, Devletin İdeolojik Aygıtları. Devlet askeriyle, polisiyle, ordusuyla, yasaları ve mahkemeleriyle kurduğu baskı sisteminin yanı sıra bunları destekler nitelikte ideolojik enstrümanlara da sahiptir. İdeolojik uygulamalar aileyi, medyayı, dinsel organizasyonları ve propagandası yaptıkları düşünceler açısından eğitim sistemini içeren Devletin İdeolojik Aygıtları olarak adlandırılan kurumlar bütününü kapsamaktadır. Devletin bastırıcı aygıtlarının yanında egemen sınıfa fiilen güç sağlayacak ve onun ekonomik kılacak çok sayıda ideolojik aygıtı mevcuttur. Edebiyat, kitle iletişim araçları, eğitim, ahlak, hukuk kuralları bu gruba girmektedir. Devletin İdeolojik Aygıtlarının fonksiyonu ideoloji üretmek ve idare edebilmektir. Kapitalist toplumda var olan sınıf ilişkilerinin de yeniden üretimini sağlamaktadır. Üretim araçlarının da yeniden üretimini yürütmektedir (Stevenson 2008: 26). Althusser’e göre, ideoloji devletin baskıcı aygıtlarının yaptırım mekanizmasını işleten bir aygıttır. Bu sebeple içinde şiddet olgusunu da barındırmaktadır. Devletin baskıcı aygıtları her alanda şiddete başvurabilmektedir. Devletin İdeolojik Aygıtları’na sahip olan burjuvazi sadece egemen sınıf olarak kalmayıp hegemonyasını da tescil etmiş olmaktadır. Althusser devletin çeşitli ideolojik araçlar yardımıyla (Okul, hastane, hapishane vb) üretim ilişkilerini yeniden ürettiğini ve böylelikle meşruiyet kazanarak ayakta kaldığını öne sürmüştür.
 
Eğitim ve din gibi devletin ideolojik aygıtlarından bahsediyor Althusser. 21. Yüzyıl insanın ilk kez muhatap olduğu kitle iletişim teknolojisi ve sonrasında gelen internet ağı üzerinden Althusser’in ortaya koymuş olduğu ideolojik aygıt argümanını yeniden değerlendirmemiz gerekmektedir.  Soğuk savaş ve öncesinde süper güçlerin daha çok askeri baskı aygıtlarıyla koruduğu uluslararası hegamonyanın günümüzde uluslara arası BM, İMF, AİHM gibi kurum ve kuruluşlarla sağlandığını görmekteyiz. Tüm bunların yanı sıra  CNN, BBC gibi televizyonlar ve youtube, facebook, twitter gibi yeni medya diye adlandırdığımız internet siteleri aracılığıyla ayrı bir hegamonik baskıdan da bahsedebiliriz. Holywood bir dönem kendini kabullendirdi. Disneyland kahramanları da aynı şekilde. Ama artık insanlar yemiyorlar. Şunu çok rahat bir şekilde ifade edebiliriz ki biz ana akım Amerikan ideolojisini sosyal medya üzerinden alıyoruz.
Ulusal düzeyde de hâkim sınıfların televizyon ve yeni medya üzerinden kendi meşruiyetini artırma ve yeniden üretme çabalarını gözlemleyebiliyoruz.  Yeni medya üzerinden ideolojik kamplaşmanın ve kutuplaşmanın sağlandığı, beslendiği ve diri tutulduğu görülmektedir. Burada tartışılması gereken şey “Bireyler nasıl olur da ideolojinin dar çerçevesinin dışına çıkabilir?” olmalıyken aksine artık insanlar ideolojilerini kırmak yerine daha da ideolojilerin içine çekiliyor. Devlet veya hâkim güçler baskı unsurunun yanı sıra rıza unsurunu da kendilerini kabullendirmek üzerine toplumsal havzada uyguluyor.
Meşruiyetin sürekli üretilmesi gerekir. Hâkim otorite güç Althusser zamanında devletti. Şimdi taban gittikçe kayıyor. Artık hâkim otorite güç devletten ziyade ekonomik ve diplomatik gücü elinde barındıran daha başka gruplar. Hegamonya belli otoritelerin kendi çıkarlarını başkalarının da çıkarlarıymış gibi kabullendirmesi ve üstün varlığını meşru temellere dayandırmasıdır. İdeolojik aygıtlar da bu rıza temelli dayandırmanın sağlayıcı enstrümanlarıdır.
İdeolojik argümanlar hususunda siyasi parti mitinglerini de değerlendirmek gerekir. İdeolojik veya toplumsal odaklar kendi müntesipleriyle bağlarını sağlamlaştırma gerekliliği de hissediyor ve mitinglerle kendisini sürekli meşrulaştırıyor. Tabanı nezdindeki meşruiyetini tekrardan üretiyor diyebiliriz. Bu hususta twitterdaki, ya da facebooktaki karşıt görüşlü paylaşımlar aslında kimsenin düşüncesini ve bu anlamda “ideoloji”sini değiştirmiyor, etkilemiyor.  Herkes kendi tarafını güçlü görmek istiyor diyebiliriz.  
Gramsci, Althusser gibi adamlar sürekli organik entelektüellerden bahseder. Ne yapacaklar peki bu organik entelektüeller kendi gruplarından bağlarını koparmadan eleştirecekler ve üretecekler. İdeolojinin dar rıhtımına hapsolmadan düşünecek aydınlar.
İdeoloji kavramı bireylerin bakış açılarını etkilemede önemli bir role sahiptir. İdeoloji, bireylerin dünyaya çerçevesiz bir pencereden bakmasını engellemektedir. Her türlü faaliyet, davranış ve düşünce sistemleri ideolojik düzenin belirlediği ölçüde sürdürülmektedir. İdeoloji ekonomik yapıyla ilişkilidir ve maddi yanı vardır. Ancak günümüzde yeni medyanın sağladığı sınırsız haberleşme nedeniyle yalnız maddi değil manevi çıkarlar da söz konusudur. İdeoloji siyasal pratiklerle bireylere paylaştırılmaktadır. Bu paylaşım devletin ideolojik aygıtlarıyla denetlenmektedir. İdeoloji bireyleri özne konumuna getirmektedir. Öznelerin toplumda amaçlarının ne olduğu, nasıl olmaları gerektiği önceden belirlenmiştir. Gereken ideolojik düzene uyup uymadıkları iktidarlarca gözetlenmektedir. Devletin ideolojik aygıtları birer iktidar temsilidir. Yeni medyada kurulan tüm iletişimler ve paylaşılan tüm haberler yeni medya iktidarlarınca gözetlenmektedir. Gözetim yalnızca tek yönlü değil çift yönlü de gerçekleşebilmektedir. Bireylerin de birbirlerini gözetleyebilmesi çift yönlü iktidarın gelişimine neden olmuştur. İdeolojik düzen ile ideolojinin sürekliliği devam ettirilmektedir. Yeni medya ideolojinin önemli taşıyıcılarından biridir. Bu sebeple de ideolojik düzen oluşturulan tüm haberlerin içine fark ettirilmeden sızdırılmaktadır. Yeni medya haberi zaman ve mekân farkı gözetmeden sınırsızca ulaştırırken ideolojinin de yayılma hızını arttırmaktadır. İdeolojinin tarihi olmadığı gibi yeni medyada da ideolojinin tarihi hiçbir zaman son bulmayacaktır, çünkü ideoloji vazgeçilemezdir. Bu durum habere tarafsızca yaklaşmayı engellemeye devam edecektir. Bu bağlamda Althusser’in ideoloji kuramının ana kaynaklarının günümüzde yerini bulduğu görülmektedir.
 
Muhammed Furkan BULUT - SAATKULÜBÜ
 
KAYNAKÇA
Allardt E (1971) Finland: Institutionalized Radicalism Decline Of Ideology, Adline Atherton,Chicago.
Althusser L (2003) İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları, Alp Tümertekin (çev), İthaki Yayınları, İstanbul.
Erdoğan İ ve Alemdar K ( 2002) Öteki Kuram, Erk Yayınları, Ankara.
Lefevbre H (1964) Sociologie de Marx. PUF Collection SUP, Paris.Stevenson N (2008) Medya Kültürleri, Göze Orhon ve Barış Engin Aksoy (çev), Ütopya Yayınları, Ankara.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.