ABD ve İngiltere'de siyasi partiler, yıllardır süren kemersıkma politikalarının ardından seçmenlerin sempatisini kazanabilmek için bol keseden harcama vaatlerinde bulunuyor.
İngiltere'de hemşire istihdamı, vergi taksitlerini dondurma, bedava internet ya da toplu konut vaatleri yapılıyor; ABD'de vergi kesintilerinden, yeşil enerji yatırımlarından söz ediliyor. Kamu harcamalarında bir artış kaçınılmaz görünüyor.
Mali disipline yaklaşımdaki bu değişim, kuşkusuz Modern Para Teorisi (MPT) adı verilen ve para, harcama ve ekonomiye farklı bir bakış açısı getiren düşünce biçiminin ün kazanmasına da bağlı olabilir.
Bu teorinin başlıca mimarı ABD'li iş adamı Warren Mosler, teorinin basit bir fikre dayandığını söylüyor: Kendi paralarını basan ülkeler asla bir kişi ya da şirket gibi parasız kalmazlar.
Yani bir hükümetin para ihtiyacından ötürü bir şeyi yapamadığı söylendiğinde bunun doğruluk payı yoktur, diyor Mosler. Nasıl ki bir futbol stadyumunda atılacak goller bitmezse, bir hükümette de para bitmez.
Son dönemde Mosler'ın teorisi gerek ekonomistler gerekse siyasi düşünürler nezdinde popülerlik kazanmaya başladı. Özellikle de sol cenahta. Örneğin ABD'li demokrat senatör Alexandria Ocasio-Cortez, teorinin sıkı hayranlarından biri.
Modern Para Teorisi'ni baz alanlar, ülkelerin milli borç ya da borç açığı gibi konuları çok da kafaya takmadan rahatça dış borç alabilmeleri ve harcamalarını daha özgürce yapabilmeleri gerektiğini söylüyor.
Ancak teoriye şiddetle karşı çıkanlar da var.
Milyarder yatırımcı Warren Buffet, Mart ayında Bloomberg News'a yaptığı açıklamada, "Modern Para Teorisi'ne bayılmıyorum," demişti.
Bundan bir ay önce de ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell da MPT'nin yanıldığını ileri sürmüştü.
Ancak teoriyi savunanlar, eleştirilerin yanlış noktalardan yapıldığını, kendilerinin de mali sorumluluğu desteklediklerini söylüyorlar.
'Harca ve vergilendir'
Her şey ilk olarak hükümetin kamu hizmetlerine kaynak yaratma isteğiyle başlıyor. Bunun için vergilendirme yapılıyor. Warren Mosler, vatandaşların bu vergiyi ödemek için paraya ihtiyaçları olduğunu, parayı kazanmak için de çalıştıklarını söylüyor.
Ancak Mosler "Bu para gökten zembille inmiyor," diyor. "Vergilerin ödenmesi için çıkarılan tüm paralar, hükümet ya da onun kurumları tarafından basılıyor."
Ayrıca hükümetin öncelikle bu taze basılmış parayı harcaması gerekiyor ki para piyasaya girebilsin ve vatandaş da onu kullanıp harcayabilsin.
Mosler, "Parlamentodaki tüm vekiller, harcama yapabilmek için önce vergilendirme yapılması gerektiğini söyler. Vergiyle alamadığımızı da piyasadan borçlanırız, faiz öderiz derler. Ama bu doğru değil," diye konuşuyor.
Birçok hükümet tarafından benimsenen 'vergilendir ve harca' prensibinin yeniden ele alınması gerektiğini söylüyor.
MPT, hükümetlerin ihtiyaçlarını karşılamak için uluslararası piyasalara borçlanması gerektiği yönündeki kanıya da meydan okuyor. Mosler, bunu vahim bir yanılgı olarak nitelendiriyor ve ülkelerin ne kadar paraya ihtiyaçları varsa o kadarını basabileceklerini söylüyor.
Ancak teoriye mesafeli yaklaşanlar, bu gibi düşüncelerin çok radikal olduğunu, ekonomilere zarar vereceğini ve çok yüksek enflasyon oranlarına yol açacağını ileri sürüyor.
Buna karşın 2008'deki mali krizden bu yana küresel ekonominin istikrara kavuşturulmasında, benzer yaklaşımlar çok büyük bir rol oynamıştı.
Warren Mosler kimdir?
Warren Mosler, bankacılık kariyerine 1973 yılında Connecticut'taki Machester Tasarruf Bankası'nda başladı. Bu işin yanı sıra otomobil ve feribot tasarımı işlerinde de faaliyet gösterdi. 2013 yılında otomobil alanındaki faaliyetlerini ve sahip olduğu bir bankayı satışa çıkardı. Halen ABD'nin Virgin Adaları'nda yaşıyor.
Merkez bankaları, devlet bonoları ve kurumsal borçları satın almak suretiyle, yani parasal genişleme sayesinde, dünya genelinde finansal sistemlere 11 trilyon dolar pompaladı.
Bu süre zarfında enflasyon düşük seviyelerde seyretti. G7 ülkeleri içinde en yüksek enflasyon oranına sahip olan ülke Kanada. Burada bile enflasyon yüzde 1,9 düzeyinde.
MPT'yi destekleyenler parasal genişlemenin varlık değerlerini tırmandırdığını ve eşitsizliği derinleştirdiğini söylüyor ve bu durumun daha cömert hükümet harcamalarıyla rahatlatılabileceğini savunuyor. Bunun krizdeki ekonomilerin düze çıkması için gerekli olduğuna inanıyorlar.
Bu nedenle kimileri, MPT'cileri İngiliz ekonomist John Maynard Keynes'e benzetiyor. Keynes de krizdeki ekonomilerin büyümeyi canlandırmak için daha çok harcama yapmaları gerektiğini savunuyordu.
Şimdi yıllar süren kesintiler ve kemersıkma politikalarından sonra, her cenahtan siyasetçiler harcama yapma konusuna çok daha istekli yaklaşıyor ve bu da MPT'ye daha yüksek bir ivme kazandırıyor.
İngiltere'de, hem Muhafazakar Partili hem de İşçi Partili siyasetçiler genel seçim öncesinde yüzlerce milyar sterlinlik ekstra harcamalar yapma vaadinde bulundular.
ABD'de kamu borçlanması Şubat ayında 22 trilyon dolar gibi rekor bir rakama ulaştı.
Ancak West of England Üniversitesi'nden ekonomist Jo Mitchell, MPT'yi destekleyenlerin hiçbir eleştiriye açık olmamalarının bir sorun teşkil ettiğini belirtiyor.
"MPT'yi destekleyen internet üzerinde çok ses getiren bir hareket söz konusu, ancak her tür eleştiriye şiddetle karşı çıkıyorlar. Bu nahoş bir durum yaratabiliyor," diyor.
MPT'ye daha teknik açılardan yöneltilen eleştiriler de söz konusu. Örneğin, eğer tüm hükümetler ihtiyaçlarını karşılamak için para basarsa o zaman faiz oranları da sıfır dolaylarında seyredecek ve bu durumda da o para birimiyle tasarruf yapmaya çalışanlar hayli zorlanacak, diyenler var.
Profesör Mitchell, "Bu durumda emeklilik sistemi ne olacak? Sigortacılık, bankacılık, mali sistemin tüm temelleri ne hale gelecek?" diye soruyor.
Ekonomist Frances Coppola da MPT'cilerin mali harcama politikalarına odaklanıp faiz oranlarını gözardı etmelerinin bir hata olduğu kanaatinde.
"Bence hem parasal hem de mali politikalar geliştirilmeli ve biri diğerini dışlamamalı," diye konuşuyor.
Ancak tüm rezervlere karşın, MPT mali hizmetler sektöründe gönülsüz de olsa saygı kazanmayı sürdürüyor.
Ekonomist Jamie Dannhauser, "Geleneksel ekonomi uzmanları, MPT'yi topyekün reddetmekle hata ediyorlar. Ancak merkez bankası büyük oranda artan hükümet harcamalarına para sağlayacaksa, bunun kurumsal çerçevesinin nasıl olması gerektiği konusunda incelikle düşünmemiz gerekir," diye konuşuyor.
Dannhauser, para basmak suretiyle yüksek kamu harcamaları yoluna girilmesi halinde, bir kriz çıkması durumunda frene basma seçeneğinin devre dışı kalması ihtimalinden endişe ediyor.
Ayrıca kamu harcamalarını finanse etmek için para basma kararını siyasetçilere bırakmanın son derece saçma bir fikir olduğunu düşünüyor. Böylesi bir güce hükümetten bağımsız, tüm önceliği sadece ülkenin çıkarları olan bir kurumun sahip olması gerektiğini söylüyor.
MPT hakkındaki hararetli tartışmalar ise bitecek gibi durmuyor. Ekonomi ve siyaset dünyasının önde gelen isimleri teoriye desteklerini açıklamayı da sürdürüyor.
Amerikalı senetör Ocasio-Cortez, Ocak ayında Business Insider'a yaptığı açıklamada, MPT hakkındaki tartışmaların çok daha duyulur olması gerektiğini söylemişti.