AK Parti'de kan emen kene gibi bir grup olduğunu öne süren Abdurrahman Dilipak 'AK Parti sağlığına geri dönmek istiyorsa, önce sırtındaki bu kan emen kenelerden kurtulması gerek' ifadesini kullandı.
Dilipak'ın kaleme aldığı yazının ilgili kısmı şu şekilde:
"Kaldığımız yerden devam edelim. Sahi Erdoğan hangi gelenekten geliyordu?
Bu AK Parti içinde, “İslamcıları %5 gören” AKP’lilere meydan bırakılırsa bunun faturası ağır olur. Eğer listeye giren bazı adaylar yine seçilirse, AK Parti’nin işi zorlaşır. Eğer o adamları tutamazlarsa bu iş mahkemelik olur. Bu giderek Mafyalaşan tipler yollarına devam etmek isterlerse, AK Parti sağlığına geri dönmek istiyorsa, önce sırtındaki bu kan emen kenelerden kurtulması gerek.
Bunların en tepeden en alta kadar her yerde uzantıları var. Bu haram para, haram ilişkiler sonlandırılmayacak olursa bedeli ağır olur. Kem alat ile kemalat olmaz. Haram para ile hayır yapılmaz. Kendilerine Osmanlı’dan ve zekattan tahsisat alanlar üzerinden kıyas yaparak meşruiyet oluşturmaya kalkanlar, aslında kendi haramlarına İslam’ı malzeme yapmaya kalkan bahtsızlardır. Bunu geçmişte yapmaya kalkanlar, zaman içinde çeşitli fitnelere ve yıkımlara sebeb oldular. Tarih bu müfsitlerin sebeb oldukları trajedilerin hikayeleri ile doludur.
Devlet kimsenin babasının malı değil. Mahkeme kadıya mülk de değil. Biz “Tek adam”lık iddiasında bulunanları da gördük, “Ebedi şef” iddiasında olanları da, “Kesebir”leri de. Hilafet fonundaki zekat paraları ile faiz kurumu kuranları da, kurban keserek genelev açanları da!. Tek Parti döneminin cinayetlerini de yaşadık, çok parti döneminde yaşanan haltları da gördük. “Halaskar zabitan”ların darbe dönemlerinde yaşattıkları haksızlıkları, zulümleri, soygunları da gördük. Öfkeleri ağızlarından taşanların neler yaptıklarına şahid olduk. İskilipli Atıfları, Medine Bircanları unutmadık. Daha neler neler.. 47 yıllık yazı hayatımda bu gözler neler gördü, bu kulaklar neler duydu, bu can neler yaşadı! Onun için bugünle darbe günlerini kıyaslamam. O günlerin hepsini bütün sıcaklığı ile yaşadım. Birçok olaya şahid oldum bir gazeteci olarak, siyasetin kıyısındaki biri olarak.
Tamam, bugün de “bizden” birileri ekranlarını bana da karartıyorlar, mikrofonlarını kapatıyorlar, sayfalarını da. Kimi vakıflarının, kimi belediyelerinin kültür etkinlikleri dedikleri programlarından adımı da çıkarıyorlar. Gülüp geçerim. Kendilerine zarar verirler. Keskin sirke küpüne zarar verir."