Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, '104 amiral' başlıklı yazısında emekli amirallerin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle ilgili bildiri yayımlaması ve sonrasında gelişen olayları değerlendirdi.
Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı kararıyla İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiğini hatırlatan Dilipak, "Peki yarın Türkiye tek imza ile Montrö’den çekilirse ne olacak. Bakarsınız Lozan’dan da çekiliriz. Ankara Anlaşmasını da iptal ederiz. 2 tane Ankara Anlaşması var. Biri Cemiyet-i Akvam döneminden kalan, Kasımpaşa konferansının devamı olan, Güney sınırımızı belirleyen Ankara Anlaşması bir de AET üyeliği ile ilgili. Hani bakarsınız AB’den de çekiliriz. Bundan da korkuyor olabilirler. Biz AB’den ayrılırsak, halimiz nice olur değil mi?" diye yazdı.
"Ya hu, İstanbul Sözleşmesi'nden çekildik diyoruz da, daha GREVİO konusunda bile bir adım atılmadı. Ya bu sözleşmeler nas mı, Allah’ın emri mi?" diye soran Dilipak, şöyle devam etti:
"Adamlar Great Reset’ten söz ediyor, biz 19.YY sonrası savaş yıllarında oluşan kavram ve kurumlarla 21.YY anlamaya, açıklamaya çalışıyoruz. Sahi sizin o devrimci o inkılapçı aklınıza ne oldu! Nasıl bir çağdaşlık bu! Şimdi bu tartışmayı bırakalım da, düğmeye kim bastı onu bulalım.
'Bu bir politik alerji testiydi'
Bunun arkası gelir. Bu bir politik alerji testiydi. Bakalım kim ne yapıyor, nerede duruyor. Darbe olmaz diye kendinizi kandırmayın. Şeytan tatile çıkmıyor. Dış destek bulurlar, içeriden de şartları oluştururlarsa yine denerler. Bu konuyu anlamak için Balkanlar’da, Kafkaslar’da neler oluyor onlara bir bakın. Ukrayna’da neler oluyor, Yunanistan’daki askeri tatbikatın gayesi neydi ona bakın. Doğu Akdeniz’e, Kuzey Afrika’ya, Süveyş Kanalına, İran’da neler oluyor ona bakın derim.
'Kulağa hoş gelen sözler, çözüm yerine vakit kaybı olabilir'
Şimdi savcılıktan gelecek bilgilere bakalım. Olayı siyasi polemik konusu yaparak bir yere varamayız. Kulağa hoş gelen sözler, çözüm yerine vakit kaybı olabilir. Toplumsa daha karamsar bir düşünceye sebeb olabilir. Bu da ötekilerin işine yarar. 'Eli ayağı boş değil, tuttuğu iş değil' kabili işlerden de uzak durmak gerek. Övünmenin ve dövünmenin de kimseye faydası yok. Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz.. Fitne dönemlerinde Şeytanın tatile çıkmadığını, fazla mesai yaptığını unutmayalım.
'Dış güçler ve içimizdeki darbeci hainleri unutmayalım'
Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmayalım. Dış güçler ve içimizdeki darbeci hainleri unutmayalım. Ama kişi olarak nefsimizdeki Şeytan, aklımızı, imanımızı, topluluk olarak, cemaat, parti, vakıf, dernek, oda her neyse, muhalefetteki hainlere odaklanıp, yanımızdaki hainlerden gafil olmayalım. Yani, Şeytanın sağdan gelenine, münafık karakterlilere, fasıklara, ins’in Şeytanlarına dikkat."