Gazze'de yaşanan son gelişmeler ve İsrail saldırıları ile ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Blinken'la ilgili yaptığı görüşmenin ayrıntılarını anlattı.
Fidan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
"Savaştan önce bölgede bir normalleşme havası vardı. 7 Ekim’den sonra görüldü ki, Filistin davasında değişen bir şey yok. Gazze’de şu an güç kullanımına dayalı bir kuşatma var. İslam ülkeleri ellerindeki bütün diplomatik araçları kullanarak bu problemi çözmek için çalışmalı. Mısır yardımları ulaştırmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Ama çeşitli hassasiyetler söz konusu. İsrail ile koordine etmesi gereken konular da var. Bizim hedefimiz İsrail’e karşı bu sefer kolektif olarak hareket etmek. Önemli olan diğer ülkelerle hep beraber karar alıp, hep beraber baskı yapmak."
"Blinken'a açıkça ifade ettim"
"Blinken'a dedim ki: "İsrailliler öldürüldüğü zaman nasıl tepki gösteriyorsanız, Filistinliler öldürüldüğü zaman da tepki göstermelisiniz. Çifte standart, dünyadaki sistemin iflas ettiğini gösteriyor. Kadınları ve çocukları bile ayırt etmeden herkesi topyekün hedef alan İsrail’in yaptıkları ile kendi aranıza mesafe koymazsanız -ki şu anda koymuyorsunuz-, bu tüm dünya için daha büyük bir kriz demek. Bizim Amerikalılarla anlaşamadığımız konulardan biri de şu: İsrail’e kayıtsız şartsız destek çıkmaları, ateşkesi istememeleri. Blinken ile çok açık konuştum. Tam ateşkes istedik. Gazze’deki nüfusun tehcir edilmesini kesinlikle kabul etmediğimizi söyledim."
"İki devletli çözüm"
"Gazze’nin yönetimiyle ilgili bir sorun olduğunu düşünmüyoruz. Şu anki sorun Gazze’nin korunmasıyla ilgilidir. İki devletli çözüm olmadan, Gazze’yi kim yönetecek tarzında bir sorunun tartışılmasını kabul etmiyoruz. Gazze zaten savaştan önce yönetiliyordu, şimdi de yönetilmeye devam edebilir. Gazze’nin yönetme problemi yok. Gazze’nin problemi işgal altında olması, bombardımana tutulması. Gazze’de ne elektrik bıraktılar ne su. Alt yapıyı yok ediyorlar, hastaneleri okulları bombalıyorlar. İnsanlar orada yaşayamasın, çekip gitsin istiyorlar."
"Hamas Filistin'in bir gerçeğidir"
"Hamas Filistin’in bir gerçeğidir, işgal şartlarında ortaya çıkmış bir harekettir. Bu konuda Batı ülkeleriyle aynı düşünmek zorunda değiliz. İslam İşbirliği Teşkilatı’nda Türkiye, Suudi Arabistan, Endonezya, Nijerya, Ürdün, Mısır ve Katar’dan oluşan bir eylem grubu oluşturuldu. Bu ülkelerin Dışişleri Bakanları, önümüzdeki haftadan itibaren çeşitli ülkelerin başkentlerinde temaslarda bulunmaya başlayacak. Bazı çılgın İsrailli politikacıların nükleer silah kullanmayı dillendirmeleri büyük bir problem. Biz bölgenin nükleer silahlardan arındırılmasından yanayız. Gazzeli kardeşlerimize sesleniyorum: Yalnız değilsiniz, biz bütün gücümüzle sizin için çalışmaya devam ediyoruz.Katar krizin başından beri rehinelerin bırakılması için tüm taraflarla iletişim halinde, muazzam bir çaba ortaya koyuyor. Bu konuda biz de elimizden gelen yardımı yapıyoruz."
"Türkiye diğer ülkelerle ortak hareket etmek istiyor"
Türkiye'nin, İsrail'i boykot etme ve büyükelçisini çekme konusunda neden bazı ülkelerden geç hareket ettiği" şeklindeki soruyu Fidan, şöyle yanıtladı:
"Biz bu krizi yönetirken şöyle bir prensip kararı aldık: Diğer kardeş ülkelerle beraber eylemlerimizi yapalım. Yani tek başımıza kararlar alıp uygulamaktansa, kararların daha etkili olması için diğer İslam ülkeleriyle, bölge ülkeleriyle, hatta Latin Amerika ülkeleriyle, Afrika ülkeleriyle bir araya gelip mümkünse bazı Avrupa ülkeleriyle bu kararları alalım. Çünkü tek taraflı alacağımız kararlar özellikle kendi halkımız nezdinde siyasi olarak ciddi rahatlama getirse de, esas itibarıyla problemin çözmesine etki etmesi için kolektif olarak hareket etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla biz bu konuyu ilk İslam İş Birliği İcra Komitesi Olağanüstü Toplantısı'ndan itibaren gündeme getirdik ve çeşitli ülkelerin teker teker bunu yapmaya başladığını gördük ve biz de bu eylemi gerçekleştirdik, büyükelçimizi geri çağırdık."
Türkiye'nin tek taraflı adım atma ve yaptırım uygulama konusunda sıkıntısı olmadığını vurgulayan Fidan, "Odaklandığımız nokta, hangi metodoloji daha etkili olur? Biz bunu geçmişte yaptık biliyorsunuz Mavi Marmara olayından sonra, yani bu konuda Türkiye'nin bir sıkıntısı yok. Özellikle Cumhurbaşkanımızın duruşu, hükümetimizin duruşu, halkımızın duruşu bu konuda çok net, yani bizim bu kararları almada hiçbir sıkıntımız yok."
Yaşanan en büyük krizin, Gazze’deki zulüm dışında başta Amerika olmak üzere Batı dünyasının bu zulme sessiz kalması olduğunu dile getiren Fidan, "Bu, İslam dünyasında, bölgede ve dünyanın geri kalanında büyük bir kırılmaya sebep oluyor ve bu kırılmanın ortaya çıkartacağı ciddi fay hatları var." dedi.
Gazze ile ilgili ortak platform
Fidan, Türkiye'nin, ABD'nin, Ukrayna savaşında Rusya'ya karşı izlenen ekonomik, siyasi ve askeri boykot benzeri bir bloklaşmaya öncülük yapıp yapmayacağı ve buna neyin engel olduğuyla ilgili soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Hiçbir engel yok. Bu bizim gündemimizde olan bir konu. Dediğim gibi ilk önce İslam İşbirliği Teşkilatı'yla biz gündemi başlatmak istedik, daha sonra bunu daha geniş büyük bir halka içerisinde muhakkak ki değerlendirip ortaya koyacağız. Esas itibarıyla bunun bir uygulaması da yapıldı, yani Cumhurbaşkanımızın eşi Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'nin ev sahipliğinde biliyorsunuz Latin Amerika'dan, Afrika'dan, Ortadoğu'dan ve dünyanın geri kalanından, Uzak Asya'dan çağırılan misafirler oldu, devlet başkanları, hükümet başkanları eşleri İstanbul'da toplandılar, bu ilk denemeydi.
Ama esas itibarıyla biz birinci aşamada Gazze'ye ve Filistin'e komşu olan İslam dünyası ve Arap dünyası üyelerinin ortak alanı olan İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği'yle ortak platform oluşturmaya başlayıp buradaki konsolidasyonun gerçekleştirilmesinden sonra Latin Amerika, Afrika Birliği, Birleşmiş Milletler'in geri kalan ülkeleriyle de bir geniş dayanışma platformu oluşturma yolunda bütün adımları atacağız."
Gazze'de savaş sonrası durumla ilgili Türkiye'nin tek bir perspektifi olduğunu kaydeden Fidan, şunları söyledi:
"İki devletli çözüm olmadan Gazze'yi kim yönetecek sorusunun doğru bir soru olduğunu açıkçası kabul etmiyoruz. Gazze zaten savaştan önce yönetiliyordu, şimdi de yönetilmeye devam edebilir, kendi kendini yönetmede Gazze'nin bir problemi yok. Gazze'nin problemi, işgal altında tutulması ve ateş altında tutulması, altyapısının yok edilmesi, üstyapısının yok edilmesi. Biz şu anda Gazze'nin yönetimiyle ilgili değil, korunmasıyla ilgili bir sorun olduğunu düşünüyoruz."
"Türkiye Hamas'ı terör örgütü olarak kabul etmiyor"
Türkiye'nin Hamas'ı terör örgütü olarak kabul etmediğini yineleyen Fidan, "Cumhurbaşkanımız da deklare etti, ben de deklare ediyorum, daha önceki basın toplantılarında da söyledim, biz Hamas’ı terör örgütü olarak tanımıyoruz. Hamas, Filistin devlet sistemi içerisinde faaliyet gösteren bir parti. Biz Filistin Devleti'ni tanıyan bir ülkeyiz, bizimle beraber 140'a yakın ülke de tanıyor. Dolayısıyla biz herhangi bir devletin içerisinde faaliyet gösteren partileri 'bir terör örgütüdür-değildir' diye bir sınıflandırmaya tabi tutmuyoruz. Hamas Filistin'in bir gerçeğidir, işgal şartlarında ortaya çıkan bir harekettir, işgal ortadan kalktığı zaman Filistin normalleştiği zaman Hamas gibi organizasyonların da normal hayata geri döneceğini düşünüyoruz." dedi.
Esir takası konusuna da değinen Fidan, Katar'ın bu konuda krizin başından bu yana muazzam bir çaba gösterdiğini ve Türkiye'nin de bu konuda elinden geleni yaptığını dile getirdi.
Fidan, Refah Sınır Kapısı'ndan yardım girişleri konusunda da Mısır yönetiminin elinden geleni yaptığını ancak bazı hassasiyetleri olduğunu söyledi. Mısır nezdinde Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve başka ülkelerin ciddi girişimlerde bulunduğunu aktaran Fidan, Mısır'ın özellikle El-Ariş Limanı'na insani yardımların getirilmesi ve içeriye sokulması yönünde ciddi bir gayret içerisinde olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: Habertürk