Uygur Türkü Mağfiret Yunusoğlu, eğitim hayatına Türkiye’de devam etmeye karar verdiği için 1994 yılında ailesini arkasında bırakarak Çin’den Türkiye’ye yerleşmiş. 10 yıldır Beykent Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapan Dr. Yunusoğlu, Doğu Türkistan bölgesinde yaşanan olayları yakından takip ediyor. Akademisyen Yunusoğlu, bölgedeki sorunlarla ilgili gözlemlerini ve düşüncelerini VOA Türkçe ile paylaştı.
“Tutuklamalar 2017 yılında zirve yaptı”
Çin’in eğitim kampları olarak adlandırdığı kampların 2014’te kurulmaya başladığına dikkat çeken Dr. Mağfiret Yunusoğlu, aslında bu kamplarda Uygur Türklerine baskı uygulandığını ve tutuklamaların gerçekleştiğini, 2017 yılında ise bu tutuklamaların zirve yaptığını ifade etti. İki sene önce Birleşmiş Milletlerin beyanatına göre 1 milyondan fazla Uygur Türkü’nün kamplarda olduğunu söyleyen Yunusoğlu, “Biz şu anda 3 milyonun üzerinde insanın kamplarda olduğunu biliyoruz. Ayrıca bu 3 milyon insanın aileleri, çocukları var. Karı kocalar kamplar yüzünden ayrılmış. Çocuklar ortada kalmış. Bu çocukların beyinlerini yıkamak ve tamamen Çinlileştirmek için ayrıca bir kamp kurulmuş. Bu çocuklar ne dedelerine ne de başka bir akrabalarına veriliyorlar” diye konuştu.
“Ya kendisine benzetecek ya da yok edecek. Çin’in farklı olanlara tahammülü yok” ifadesini kullanan Dr. Yunusoğlu, Çin’in 21. yüzyılda yüz kızartıcı, insanlık suçu olan bu kampları oluşturup milyonlarca insanı bu kamplarda tuttuğunu belirtti.
Kamplardan kendilerine vahim haberlerin geldiğini söyleyen Dr. Mağfiret Yunusoğlu, “Çok geç kalınmadan bir şeyler yapılması gerekiyor. Üniversite hocalarım, üniversiteden arkadaşlarım da içeriye alındı. Bunlar terörist miymiş? Bunların neresini eğiteceksiniz? Çin’in bu insanları içeri alıp ben eğitim kampları yapıyorum demesi çok komik. Bunu artık gizleyemez” dedi.
“Bir millet yok oluyor”
Bu olayların sadece Uygurların ya da Kazakların acısı olmadığını anlatan Dr. Yunusoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“İnsanlık açısından baktığımızda bir millet yok oluyor. Buna bütün dünyanın sessiz kalması bizi çok yaralıyor. Özellikle Türk dünyasının sessiz kalması, Müslüman dünyasının sesiz kalması bizi daha çok yaralıyor.”
“Doğu Türkistan stratejik bir konumda”
Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin bir yayılma politikası olduğuna dikkat çeken Dr. Yunusoğlu, Doğu Türkistan’ın bu projede çok önemli bir noktada olduğunu ve bu projenin Çin’in Batıya açılma kapısı olduğunu söyledi.
Dr. Yunusoğlu, “Doğu Türkistan stratejik bir noktada bulunduğundan Çin, o bölgenin asıl sahibi olan toplumu yok edip oraya Çinlileri yerleştirmek, daha rahat dünyaya açılmak ve zengin olmak istiyor” dedi.
“Abdurrehim Heyit’in akıbetini bilmiyoruz”
Çin’de bulunan kamplarda öldüğü iddia edilen ancak Çin hükümeti tarafından yayınlanan bir videoyla hayatta olduğu açıklanan Uygurlu halk ozanı Abdurrehim Heyit konusuna da değinen Dr. Yunusoğlu, Heyit’in yaşayıp yaşamadığından emin olmadığını şu sözleriyle açıkladı:
“Abdurrehim Heyit’e ne oldu henüz bilmiyoruz. Video daha önceden çekilmiş olabilir. Eğer Çin’in yüreği yetiyorsa ülke dışından bağımsız bir heyetin Abdurrehim Heyit’in bulunduğu o kampları görmesine izin versin. Orada Abdurrehim Heyit gibi sanatçılarımız ve akademisyenlerimiz var. Hatta restoran sahipleri bile Uygur yemek kültürünü yaydığı gerekçesiyle kamplara alındı. Madem güzel kamplarmış ve insanlar orada güzel yaşıyorlarmış, Çin kapıları açsın ve bütün dünya orada olanları görsün.”
“Sosyal medya kontrol altında”
Sosyal medyayı kullanan insanların takip altında olduğuna dikkat çeken Yunusoğlu, Çin’de çoğu sosyal medya programının yasak olduğunu ve insanların WeChat adlı program dışında başka bir program kullanamadığını söyledi.
Dr. Yunusoğlu, “Akrabalarımızla ve arkadaşlarımızla önceleri WeChat üzerinden haberleşebiliyorduk. Akrabalarımdan ve arkadaşlarımdan oluşturduğumuz WeChat grubumuz vardı ancak 2017 yılından itibaren herkes özür dileyerek bu gruplardan çıkmaya başladı. Çünkü çok sıkı takip ediliyormuş” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin tepkisi büyük moral oldu”
Çin’de şu anda bir insanlık suçu işlendiğini dile getiren Yunusoğlu, “Türkiye, biraz gecikmeli de olsa bir tepki verdi. Onun etkisinin ne kadar büyük olduğunu bütün dünya gördü. Türkiye’nin tepki koyması bütün dünyada çok büyük etki yarattı. Bu da ezilen Türklere çok büyük moral oldu. Artık bunun bu şekilde devam etmesini istiyoruz” ifadesini kullandı.
“Dünyanın sessiz kalması Çin’i cesaretlendiriyor”
Dünyada çeşitli yerlerde zulüm olduğunu ancak Doğu Türkistan’daki zulmün çok daha başka olduğunu belirten Dr. Yunusoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Çin sistematik bir şekilde 35 milyonluk bir topluluğu dönüştürmek istiyor. Kendisine benzetmek istiyor. Bana benzemiyorsan yok ol diyor. 21. yüzyılda haber almanın bu kadar kolaylaştığı bir dünyada Çin’in bunu yapması akıl almaz bir durum. Çin’in cesaret almasının sebebi dünyanın sessiz kalması ve yaptırım uygulayamamasıdır. Ben bütün dünyanın daha duyarlı olmasını istiyorum. Çin’in niyetinin, amacının ne olduğunun iyi araştırılmasını istiyorum. İnsanlık ölmesin. Oradaki Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar, Doğu Türkistan Türklüğü yok olmasın. Aksi halde bu durum bütün dünya için bir utanç kaynağı olur.”