Suriye'de Beşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından, rejimin cezaevlerindeki isimler için arayış başladı.
Esed rejimi tarafından 40 yılı aşkın süredir cezaevlerinde tutulan birçok kişi, muhaliflerin cezaevlerini kontrol altına almasının ardından serbest kaldı.
Son olarak, rejimin en büyük işkence merkezi olarak anılan Seydnaya Cezaevi'nde tutulan mahkumların serbest kalması için çalışma başlatılmıştı.
Seydnaya'nın yer altındaki katlarında tutulanların kurtarılması için girişimler sürüyor.
Seydnaya Cezaevi'nde tutulanlardan biri de Suriyeli cihat yanlısı lider Ebu Musab es Suri'ydi. Gerçek adı Mustafa bin Abdulkadir Sitmeryem Nasar olan Ebu Musab, Ömer Abdulhakim adıyla da tanınıyor.
Ebu Musab'ın ailesi, kendisinin de Seydnaya tutulduğunu belirterek, kurtarılması için girişimlerde bulunduklarını ifade etti.
Nasar ailesi, Saydnaya'daki kurtarma çalışmalarına katkıda bulunanlara 10 bin dolar ödül vereceklerini belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Tüm esirleri bu büyük kurtuluştan dolayı tebrik ediyoruz. Sevgili kardeşlerimiz, biz tutuklu Mustafa Nasar'ın (Ebu Musab es Suri) ailesi olarak gerçeğe ulaşmak için araştırma yapıyoruz. Onun kurtuluş sırasında veya öncesinde hapishanede bulunduğunu teyit etmek istiyoruz. Belirli bilgilere sahip olanlar bizimle özel olarak iletişime geçsin lütfen."
1958 doğumlu Ebu Musab'ın hayatta olup olmadığı bilinmemekle birlikte 2011 yılında Esed rejimi tarafından idam edildiği düşünülüyordu.
Ebu Musab es Suri 31 Ekim 2005 tarihinde, Pakistan'ın Kuetta şehrinde iftar ettiği sırada, ABD ile Pakistan'ın gerçekleştirdiği ortak operasyonla yakalanmıştı.
Es Suri'nin nerede olduğu bu tarihten sonra öğrenilememişti.
"Esed rejimi tarafından işkenceyle öldürüldü"
Ebu Musab es Suri'nin hayatta olup olmadığına dair şimdiye kadar yürütülen en ayrıntılı soruşturma, Suriyeli gazeteci Husam Cezmati tarafından gerçekleştirildi.
Araştırmaya göre Ebu Musab, yakalandıktan sonra aylar boyunca ABD istihbaratı CIA tarafından gizli merkezlerde işkence gördü. Ebu Musab'ın El Kaide mensubu olmadığı ve kendisine ait farklı bir cihat yanlısı teşkilatı yürüttüğü anlaşıldıktan sonra Esed rejimi kontrolündeki Suriye'ye teslim edildi.
Görgü tanıklarına dayandırılarak hazırlanan çalışmaya göre Esed rejimi tarafından da uzun süre işkenceye maruz bırakılan Ebu Musab ile, rejimin önde gelen isimlerinden Tümgeneral Asıf Şevket doğrudan ilgilendi.
1950 yılında Tartuslu Nusayri bir aileye mensup olarak doğan Şevket, rejimin kurucusu Hafız Esed'in tek kızı Büşra Esed ile evliydi. Şevket rejim saflarında üst düzey askeri görevlerde bulunduktan sonra 2005-2009 arasında Askeri İstihbarat Başkanlığı, 2009-2011 arasında Genelkurmay Başkan Yardımcılığı, 2011-2012 arasında da Savunma Bakan Yardımcılığı görevinde bulundu.
Rejimin gölge liderleri arasında gösterilen Şevket, 18 Temmuz 2012'de Şam'da düzenlenen bombalı araç saldırısında öldürüldü.
Arkadaşı Ebu Halid es Suri ile birlikte yakalandığı öne sürülen Ebu Musab, Suriye'de ayrı bir hücreye yerleştirildi. Ebu Halid daha sonra Ebu Musab'dan ayrı bir yere yerleştirilecek ve böylece ikilinin yolları ayrılacaktı.
Her gün Şevket tarafından bizzat işkence edildiği belirtilen Ebu Musab, 2011'ın yaz aylarında Seydnaya Cezaevi'ne yerleştirildi.
İdama mahkum edilmesine rağmen işkence görmeye devam eden Ebu Musab, Şevket tarafından ikna edilerek rejim saflarına döndürülmek istendi. Ancak Ebu Musab bu teklifleri kabul etmedi.
İşkenceler sebebiyle oldukça zayıf düşen Ebu Musab, 2011 yılının Kasım ayı sonlarında Esed rejimi tarafından idam edildi.
Ebu Musab'ın naaşının, genellikle idam edilen mahkumların gömüldüğü, Şam'ın hemen dışındaki Necha Mezarlığı'na defnedildiği öne sürülüyor.
Ancak söz konusu raporlar hiçbir zaman doğrulanamadı.
Kaynak: Mepa News