Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) açıkladığı resmi olmayan sonuçlara göre Ekrem İmamoğlu’nun yüzde 54,21 oyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na seçilmesi piyasalarda da olumlu karşılandı.
Cuma gününü 5,82 lira seviyesinde kapatan Dolar/TL kuru, seçimden sonraki günde 5,71 lira seviyesine kadar indi. Borsa İstanbul’da ise BIST 100 endeksi, güne yüzde 2’nin üzerinde bir artışla başladı.
Seçim belirsizliğinin geride kalmasıyla piyasadaki son durumu Twitter hesabından değerlendiren Yatırım Stratejisti Gökhan Uskuay, İstanbul’un Türkiye’nin yüzde 33’ünü oluşturduğunu hatırlatarak seçimin bitmiş olmasının bile iç tüketimi artıracağını söyledi:
Dolarda 5,50 seviyesi
Global Menkul Değerler Kıdemli Analisti Rıdvan Baştürk Bloomberg HT'ye yaptığı açıklamada seçim sürecinin sona ermesinin Türk Lirası’na olumlu yansıdığını ancak S-400 riskinin devam ettiğini söyledi. Baştürk, Dolar/TL kurunda 5,66 seviyesine kadar çekilme görülebileceğini ifade etti.
QNB Finans Yatırım Danışmanlığı Müdürü Serdar Pazı ise “Kurda 5,72 seviyesinin daha altını İmamoğlu'nun mazbatayı aldığı süreçte görmüştük” diyerek düşüşün 5,50 seviyesine kadar devam edebileceğini söyledi.
Hollanda merkezli Rabobank’ın Londra’daki stratejistlerinden Piotr Matys, Bloomberg’e yaptığı açıklamada Türk Lirası’nın dolar karşısında 5,50 seviyesine kadar çekilebileceğini söyleyerek “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi halen takımın başında. Politikaları –ya da bir politikaları olmaması- piyasaya yön verecek” dedi.
"Altı ay sonra 'seçim' başlığı gündemden çıktı"
Deniz Yatırım stratejistleri Selim Kunter ve Orkun Gödek’in hazırladığı günlük bültende altı aylık bir aranın ardından Türkiye gündeminden seçim başlığının çıktığı hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi:
Son dönem ülke risk primi artışında yerel seçimlere yönelik tartışmalar ve S-400 konusu odaklı ABD ile yaşanan politik gerginlikler ana etken olarak takip edilmekteydi. Normal şartlar altında 2023 yılına dek yeni bir seçim başlığının yerelde takip edilmeyecek olması ve gündemin yeniden ekonomi ve reform ekseninde şekilleneceği düşüncesi lira cinsinden varlıklar açısından risk katsayısının düşüşüne katkı sağlayabilir.
"Türkiye için altın değerinde bir fırsat"
İş Yatırım ise paylaştığı notta “Türkiye'nin popülist politikaları bırakıp reform sürecine odaklanmak için 'altın değerinde' bir fırsat yakaladığını” vurgulayarak şu ifadelere yer verdi:
2023 yılında Başkanlık seçimlerine kadar olan süreçte ekonomiye ve reform sürecine odaklanacak bir Türkiye, S-400 savunma sistemleri alımı konusunda ABD ile arasındaki gerginliği de çözebilirse yeniden küresel sermaye için bir cazibe merkezi haline gelebilir.
Kabine değişikliği ihtimali
Japonya merkezli finans şirketi Nomura'nın ekonomistlerinden İnan Demir de konuyu Bloomberg’e değerlendirdi ve “Yatırımcılar şu soruların cevabını arayacak: Daha fazla mı popülizm olacak? Kabinede değişiklik olacak mı? Milliyetçi etki artacak mı?”
Ekonomist Uğur Gürses, Deustche Welle için kaleme aldığı yazıda 31 Mart sonrası İstanbul seçimlerinin yenilenme kararını “Derin bir ekonomik krizin tam ortasında çözüm beklerken, sadece İstanbul değil Türkiye tam 3 ay kaybetti. 3 ayda ekonomideki hasar büyüdü” diyerek değerlendirdi.
“Kabine değişikliğinin” Ankara’nın yeni muhtemel oyun planı içerisinde olduğunu söyleyen Gürses, şu ifadeleri kullandı:
Vitrin değişikliği olsa da bunun yapısal bir temele oturan kapsamlı bir ekonomik program getirmeyeceği çok açık. Çünkü 800 bine yakın, 9 puanlık oy farkı siyasi olarak ‘fay kırılması’ demek. Oy kaybı sıradan bir kayıp değil; bugün genel seçim olsa küçük ortağı ile bile tek başına çıtayı geçemeyecek bir iktidar demek. Bu tablo içinde de reform gibi acıtıcı, harcama kısıcı ya da sıkılaşmış bir para politikasına dayanacak bir ekonomik program yürütülmesi mümkün görünmüyor.
"Yavaş ya da hızlı bir genel seçim ihtiyacı"
“‘Çok kısa sürede çok sayıda seçim oldu, artık seçim sözü duymayalım’ türü itirazların sandığa gitmekten yorulmakla ilgisi yok; tepki ülkenin sorunlarının çözümü yerine ‘seçimden sonra’ yanıtıyla hasar içindeki ekonomiye getirilecek çözümlerin ötelenmesine” diyen Uğur Gürses, yavaş ya da hızlı bir genel seçime girecek Türkiye’nin “yeni hikayesi" için şunları kaleme aldı:
Manifestosu ve hedefi restorasyon olan, görece yüzde 55'lik oy oranının da daha üzerini kapsayan, yeni siyasi oluşumların da katılımcılığı ve uzlaşmasıyla yeni bir genel seçim sonrasında bir “restorasyon dönemi” olacaktır.
Demokratikleşme, hukukun üstünlüğünün tesisi, özgürlüklerin güvenceye alınması gibi temel hedefleri olan bir normalleşme ve “restorasyon dönemi”.
Bu hikaye, Türkiye’nin gündemine girdiğinde ekonomide de sorunları çözecek, yapısal değişimi ve sürdürülebilir çerçevesi olan yeni bir ekonomi politikası da ufukta belirecektir.