Amerikan Ordusu’nda görev yapan kıdemli bir komutan, Afganistan’da son zamanlarda Amerikan askeri ve istihbarat servislerinin uzun süreli inancının El Kaide’nin ülkede 50-100 üyeye sahip olduğunu ve bu sayının güncellenmesi gerektiğini ifade etti. 2010 yılından beri, Birleşik Devletler resmi yetkilileri El Kaide faaliyetlerinin, Afganistan’da önemli ölçüde azaltıldığını ve 50 ila 100 üyenin asgari istikrarlı varlığını devam ettirdiğini iddia etti.
Altı seneden fazla zamandır, The Long War Journal analiz sitesi, El Kaide’nin Afganistan’daki varlığının yanlış tahmin edildiğini ve bu cihadi topluluğun bugün için kayda değer bir tehdit olarak devam ettiği konusunda yetkilileri uyardı.
Tuğgeneral Charles Cleveland (Afganistan’da NATO Misyonu, Kararlı Destek Merkezi Sözcüsü) El-Kaide’nin Afganistan’da Taliban ile yakın bağlar kurarak, yeniden dirildiğini Washington Post’a verdiği bir röportajda dile getirdi.
Tüm General Jeff Buchanan (Kararlı Destek Merkezi Personel Şefi) bugün artık El-Kaide’nin ayak izlerini açıkça görüldüğünü ve önceki Birleşik Devletler yetkililerinin El Kaide’nin kuvvetini yanlış tahmin ettiklerini dile getirdi. Buchanan CNN’e verdiği bir demeçte şöyle demişti:
“Geçtiğimiz sene, Afganistan’da El-Kaide’nin muhtemelen 50 ila 100 üyeye sahip olduğuyla ilgili birçok istihbari tahmin bulunuyor, fakat biz bir kampta 150’den fazla Kaide üyesi bulduk.”
Buchanan, bahsedilen kampın, Kandahar bölgesinde bulunan Shorabak’ta yer aldığını ifade etti. Ekim 2015’te, kapsamlı bir Birleşik Devletler askeri gücü, Shorabak’taki iki El Kaide kampını dört gün içerisinde yok etti. Bir kamp 30 mil kare büyüklüğündeydi ve geniş gizli silah deposuna, cephaneliğe ve diğer stoklara sahipti. Ayrıca orada -Es Sahab olduğu tahmin edilen- Kaide’nin medya birimi de bulunmaktaydı. (Birleşik Devletler askeri kuvvetleri, El Kaide’nin Afganistan’ın güneyindeki eğitim kamplarına saldırı düzenledi. Bu bölge El Kaide’nin Kandahar eğitim kampıydı ve belki de Afgan Savaşı’ndaki en geniş kamptı.)
Shorabak’a düzenlenen askeri saldırıdan sonra, General John Campbell (sonrasında Kararlı Destek komutanı olmuştur) Birleşik Devletler askeri kuvvetleri ve istihbarat görevlilerinin hala böyle bir kampın bulunmasına şaşırdıklarını belirtti. Campbell Washington Post’a şunları söyledi.
“Bu gerçekten Hint Yarımadası El-Kaidesiydi ve muhtemelen 14 senelik savaşta gördüğümüz en geniş imkanlara sahip eğitim kampıydı.”
Buchanan da Campbell’ın şaşkınlığını yansıttı. Örgüt, Afganistan’ın, Hint Yarımadası Kaidesi’nin kuruluşunda ana operasyonlarının sahası olduğunu beyan etmişti. Bunun yanısıra, El Kaide Taliban’ın yeni emirine bağlılık yemini etmişti. CNN’e verdiği bir raporda Buchanan şöyle demekteydi:
"İmha edilmiş eğitim kampı El-Kaide’nin temeliyle bağlantılıydı ve Hint Yarımadası‘nda alt örgüt olarak biliniyordu. Kaide savaşçılarını Afganistan’da bulmak oldukça can sıkıcıydı.”
Shorabak’tan sonra, Birleşik Devletler görevlileri El Kaide’nin Afganistan’daki mevcudiyetine yönelik tahminlerinin 100'den 300’e çıkarabileceğini düşünüyor.
Taliban ve El-Kaide İlişkilerinin Sürekliliği
Campbell ve Buchanan iki örgüt arasındaki yakın ilişki sayesinde birbirlerine yıllardır katlandıklarını iddia ettiler. Campbell Taliban-Kaide ilişkisini “yenilenen ortaklık” olarak tanımlarken, Buchanan “sürekli güçlenen” bir ilişki olarak tanımladı.
El Kaide’nin, Afganistan’da 2010 ile bugün arasında 50 ila 100 üyeden oluşan küçük çekirdek kadrosunu koruduğu tahmin edilmektedir. Bu tahmin Taliban ve El Kaide arasında son zamanlarda “yenilenen ortaklık” ın hatalı olduğunu ortaya koymaktadır. [Yani bu sayı daha fazla olmalı] Taliban’ın, Afganistan’ın 34 şehrinin 25’inde operasyonları idare etmesi için sağladığı uzun dönemli destek olmasaydı, El Kaide, Afganistan’da geniş kurmay kadrosu ve savaşçılardan oluşan çekirdek kadrosunu koruyamazdı.
El Kaide, 2001 Amerikan işgalinden bu yana, "Müminlerin Emiri" olarak tanımladığı Taliban liderine sadık kaldı. Usame bin Ladin, Taliban’ın kurucusu ve ilk emiri Molla Ömer’e sadakat yeminini devam ettirdi. Bin Ladin vefat ettiğinde, Eymen el Zevahiri de bu bağlılığı yeniledi. Molla Ömer’in vefatı geçtiğimiz sene ilan edildiğinde, Zevahiri, Taliban’ın yeni emiri Molla Mansur’a biat etti. Mansur da resmen Zevahiri’nin biatını kabul etti.
İki cihadi örgüt arasındaki yakın ilişkinin temelinde, Taliban’ın yeni vekil emirinin onayı vardır. Emirin yeni vekili Hakkani Ağı olarak bilinen güçlü bir Taliban alt grubudur. Sirac ve Hakkani Ağı, El Kaide’yle yakın bağları sürdürdü. Bu Birleşik Devletler hükümeti tarafından birçok Hakkani Ağı liderinin tespit edilmesinin kanıtıdır. Usame bin Ladin’den ele geçirilen iki belge Afganistan ve Pakistan’da cihadi grupların iletişiminde Sirac’ın oynadığı kilit rolü gösteriyor.
The Long War Journal analizcileri El-Kaide’nin 2010’dan beri zayıfladığını yalanladı
Obama yönetimi ve Amerikan istihbaratı El Kaide’nin Afganistan’daki gücünü hafife aldı. 2010’da Amerikan görevlileri El Kaide’nin Afganistan’da güçsüz olduğunu ifade etmişlerdi. Temmuz 2010’da, Leon Panetta (o zaman CIA’in başkanıydı) El Kaide’nin Afganistan’da 50 ila 100 üyeye sahip olduğunu iddia etmişti. ABC News’e şöyle konuşmuştu:
“Olsa olsa 50 ila 100 üye, belki de daha azdırlar. El Kaide’nin ana karargahının Pakistan’ın kabile bölgelerinde olduğuna dair şüphemiz yok.”
50 ila 100 üye tahmini yıllarca Birleşik Devletler ordu ve istihbarat görevlileri tarafından çok defa tekrarlandı. Son olarak Haziran 2015’de, Amerikan Ordusu Afganistan’da "Güvenlik ve İstikrarın Artırılması" adında yılda iki defa rapor yayınladı. Raporda, “El-Kaide tüm yıl boyunca Kunar ve Nuristan’da kapsamlı bir şekilde muhtemelen 100 operasyon biriminden daha az olarak varlığını sürdürdü.” ifadesine yer verildi. Aralık 2010 tarihli rapor, Shorabak baskınına rağmen El Kaide hakkında, “öncelikle ülkenin doğusu ve kuzeydoğusuna yoğunlaştığını” iddia etti. Birleşik Devletler ordu ve istihbarat topluluğu, El Kaide’nin Afganistan’ın kuzeydoğusunda tıkandığına dair görüşleriyle yıllarca hatalı ifadelerde bulundular. Üstelik, Obama yönetimi görevlileri El Kaide’yi Afganistan’da kırıp geçirdiklerini tekrar ediyorlardı.
Amerikan hükümetinde, El Kaide’nin Afganistan’daki kalıcı varlığıyla ilgili güncellemeye dair hiçbir çaba yoktu. Örneğin, Amerikan ordusu 2011 Ocak ve Eylül ayları arasında 40 El Kaide savaşçısının öldürüldüğünü iddia ettiği zamanda, 50 ila 100 tahmini değişmedi.
Afganistan geneline yayılan etkinlik
Çok sayıda veri bizlere, kamusal alanda, El Kaide’nin Afganistan’daki gücüne ilişkin Amerikan tahminiyle ilgili soruların arttığını göstermektedir.
Örneğin, ISAF, Uluslararası Güvenlik Yardım Gücü (Kararlı Destek’ten önceki kurum) nadiren El Kaide’nin Afganistan’daki ağına karşı yapılan baskınlar hakkında detaylı bilgileri yayınlamaktadır. LWJ bu raporları derledi ve düzenlenen baskınların konumlarının haritasını çıkarttı. Bu veriler 2007’nin başlarıyla 2013 Haziran arasındaki zaman diliminde, El Kaide’nin ve ağında yer alan müttefiklerinin 338 defa saldırıya uğradığını göstermektedir. Bu veriler, El Kaide’nin Afganistan’ın genelinde yaygın bir şekilde etkin olduğunu, bu etkinliğin de sadece 50-100 üyeyle sağlanamayacağını göstermektedir.
El Kaide’nin Afganistan’da öldürülen savaşçılarıyla ilgili (kendi ifadeleriyle “şehitlik”) bilgileri yanı sıra ülkedeki operasyonları hakkında propagandaları ISAF’ın verileriyle paraleldir. El Kaide, ISAF’ın örgütü hedef olarak gördüğü aynı bölgelerde operasyonlar düzenlediğini ifade etti.
Bin Ladin Mektupları
Usame bin Ladin’den ele geçirilen belgeler, Amerikan yetkililerin örgütün intikalini duyurmada hızlı olduğu dönemde bile El Kaide’nin Afganistan’daki varlığını artırdığını ortaya koymaktadır. 19 Haziran 2010 tarihli bir belgede, Usame bin Ladin’in genel müdürü Atiyyetullah El Libi, El Kaide’nin aktif olduğu 8 şehir bulunduğunu ifade etmişti.
Atiyetullah el Libi mektubunda, "Biz Afganistanda çok güçlü askeri faaliyetlere sahibiz. Birçok özel operasyonla Amerikan ve NATO güçlerine ağır darbeler vuruldu." diyordu.
Ladin’den Atiyyetullah’a gönderilen 21 Ocak 2010 tarihli diğer bir mektupta, El Kaide lideri, Güney ve Kuzey Veziristan’daki Amerikan Drone (İnsansız Hava Aracı) saldırılarından kaçınması, Afganistan’ın doğu şehirleri Nuristan, Kunar, Gazne ve Zabul’da mümkün olduğu kadar “kardeşin” yer değiştirmesi gerektiğini anlatıyordu. Ladin’in direktifine ne kadar bağlı kalındığı açık değildir. Bununla birlikte ISAF bu şehirlerde, El Kaide operasyoncuları ve liderlerini hedefledi.
Bill Roggio ve Thomas Joscelyn tarafından kaleme alınan bu makale, Mepa News okuyucuları için tercüme edilmiştir...