Irak'ta Salı günü başlayan protesto gösterilerinin beşinci gününde ölü sayısı arttı. Irak Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu'na göre hükümet karşıtı göstericiler ve güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda ölenlerin sayısı 100 civarında.
Komisyon, 3.000'den fazla kişinin de yaralandığını duyurdu.
Hükümet, sokağa çıkma yasakları ilan ederek ve internet, sosyal medya erişimine kısıtlamalar getirerek gösterileri kontrol altına almaya çalıştı ancak eylemler şiddetini artırarak devam ediyor. Polis, Cumartesi günü başkent Bağdat'ta ana meydanlara çıkan yolları ve erişim noktalarını kapattı.
Parlamento gösterilerin şiddetlenmesi üzerine Cumartesi günü acil toplandı.
Yetkililerin Bağdat'ta sokağa çıkma yasağını Cumartesi günü kaldırmasıyla protestocular da eylemlerine meydanlarda, sokaklarda devam etti.
Parlamento'nun İnsan Hakları Komisyonu 540 kişinin de gözaltına alındığını yaklaşık 200'ünün hala gözaltında tutulduğunu söyledi.
Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi, protestolarla ilgili açıklamasında 'göstericilerin meşru taleplerinin duyulduğunu' belirtip itidal çağrısında bulunmuştu.
Ülke, yeni hükümetin geçen yıl göreve başlaması sonrası bu çapta gösterilere tanık olmamıştı. Güvenlik güçleri gösterilere sert şekilde müdahale etti. Başbakan Adil Abdülmehdi, "İnsanların hayal kırıklığını anlıyorum ancak Irak'ın sorunlarının sihirli bir çözümü yok" dedi.
Önemli bir kısmını işsiz üniversite mezunlarının oluşturduğu protestocuların bir liderin, oluşumun ya da siyasi partinin öncülüğünde hareket etmedikleri biliniyor.
Salı gününden bu yana alınan sert önlemler ya da yetkililerin olayları yatıştırmaya yönelik açıklamaları da sonuç vermedi.
Irak'taki protestoların neden şimdi başladığını, altında yatan sebepleri ve olası sonuçlarını 5 soruda derledik.
Protestoların arka planında ne var?
Irak Anayasası, ABD liderliğindeki müttefiklerin ülkeyi işgalinden 2 yıl sonra, 2005'te yazıldı. Ülkede ilk seçimler de aynı yıl yapıldı.
Ancak Irak'ta siyasi yapı o tarihten bu yana istikrara kavuşmadı. Bu da ülkede sosyal ve ekonomik durumu, gündelik hayatı doğrudan olumsuz etkiledi. Irak'ın büyük kısmında oluşan güvenlik açığı, beraberinde bombalı saldırıları ve sivillerin ölümlerini de beraberinde getirdi. Bu sebeple zaman zaman protestocular sokağa çıktı.
İşgalin üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen ülkedeki ABD etkisinin büyük oranda sürmesi, bir yandan da Şii milisler ve siyasetçiler üzerinden ülkede hakimiyet kurmaya çalışan İran'ın birçok alanda etkili olması, siyasi istikrarın sağlanamaması sonucunu doğurdu. Bu da son birkaç yıldır Iraklılar arasında "ulusal motivasyonla" başlatılan gösterileri tetikledi.
2016'dan bu yana zaman zaman ABD'nin, İran'ın ve ülkede kısıtlı da olsa askeri varlık bulunduran Türkiye'nin diplomatik temsilcilikleri önünde protesto gösterileri düzenlendi.
Nüfusunun çoğu Şii olan ülkede Başbakan da Şii siyasetçiler arasından seçiliyor. Diğer kesimler tarafından ayrıcalıklı olarak görülseler de ekonomi temelli bu protesto ve tepkilerin büyük kısmı Şiilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde, özellikle ülkenin güneyinde başladı.
Irak'ta geçen yıl Mayıs ayında yapılan seçimlerin ardından aylarca hükümet kurulamamış; yaz aylarında "temiz su eksikliğinin, elektrik kesintilerinin, işsizliğin ve yolsuzlukların" protesto edildiği gösteriler yine ülkenin güneyindeki Basra şehrinde büyümüştü. İki hükümet binası da ateşe verilmişti.
Gösteriler neden başladı?
Son protesto gösterileri de Salı günü başkent Bağdat ve güneydeki Basra, Nasıriye, Amara, Samava ve Hilla kentlerinde başladı. Basra'da binlerce kişi toplanırken diğer şehirlerde daha küçük çaplı barışçıl gösteriler düzenlendi.
Tartışmalı bölgeler olan ve Kürt nüfusun da yaşadığı Kerkük, Tikrit ve Diyala'da da ufak çaplı gösteriler oldu.
Göstericilerin taşıdığı pankartlarda, "Başbakan ve yozlaşmış parti sistemi devrilmedikçe protestolara devam" yazıyordu.
Geçen yıl Ekim ayında göreve başlayan Başbakan Adil Abdülmehdi, geçen hafta Cuma günü "Elit Terörle Mücadele Güçleri Komutanı" General Abdülvahap el Saadi'yi görevden aldı. Kararın nedeniyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.
2014'ten bu yana IŞİD'e yönelik operasyonlarda önemli bir rol oynayan ve Iraklıların "başarılarını takdir ettiği" generalin komuta ettiği güçler, ABD tarafından eğitiliyor. Bu güçleri ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) silahlandırıyor.
El Saadi'nin İranlı siyasetçilerin memnuniyetsizliği sebebiyle görevden alındığı iddiaları, hafta sonu ülke genelinde tepkiye neden oldu ve Bağdat'ta Pazar günü küçük çapta protesto gösterileri düzenlendi.
Protestoculardan biri gazetecilere, İran'ı kastederek "Görevden alınma kararının arkasında yabancı ellerin olduğunu düşünüyoruz" dedi.
Pazartesi günü gerilim azalmış gibi gözükse de konuyla ilgili hiçbir açıklama yapılmadı. Çeşitli ülkelerin Irak üzerindeki etkilerinden ve siyasi yozlaşmanın ekonomiye zarar vermesinden şikayetçi olan gençler de Salı günü sokaklara çıktı.
İlk gün barışçıl başlayan gösteriler, güvenlik güçlerinin sert müdahalesi ve Başbakan Abdülmehdi'nin yaptığı açıklamanın ikna edici bulunmaması sonrası, Çarşamba günü yön değiştirdi. Göstericiler güneydeki bazı şehirlerde hükümet binalarını ateşe vermeye çalıştı.
İlk günkü sloganlar ve pankartların, sağlık ve eğitim sistemindeki bozulma, işsizlik, şehirlerde yasa dışı silahların bazı grupların ellerine geçmesi, suikastler, İran'ın Irak üzerindeki etkisi ve güç dağılımının mezhepçi şekilde yapılmasına karşı olduğu görülüyordu.
Çarşamba günü ise "Halk rejimin devrilmesini istiyor" sloganı atıldı. Bu slogan, 2011'de başlayan ve "Arap Baharı" olarak adlandırılan protesto gösterilerinde birçok Arap ülkesinde yaygınlaşmıştı.
Reuters haber ajansına konuşan bir gösterici, "Biz işsizliği sona erdirecek, yolsuzluğu bitirecek ve 2003'ten bu yana yapılan yolsuzlukları araştıracak bir hükümet istiyoruz" dedi.
Protestoları teşvik eden öncü bir güç var mı?
Irak, dünyada en fazla doğal gaz rezervine sahip dördüncü ülke. Ancak Dünya Bankası'nın 2014 verilerine göre 40 milyonluk nüfusun neredeyse dörtte biri, günde 1,90 dolar gelirle (yaklaşık 11 TL) yaşıyor.
Hanelerin altıda birinde ise halk açlık sınırında.
Ülkede işsizlik oranı 2018'de yüzde 7,9'du. Genç işsizlik oranı ise yüzde 15 civarında. Çalışanların yüzde 17'si ise istediği gibi bir işte çalışmak yerine kendi seviyesinin altında bir işte çalıştığını düşünüyor. Ülkede neredeyse 83 bin de yabancı uyruklu, daha yüksek maaşlı işlerde çalışıyor.
Irak'ta kısa zaman önce güvenlik sorunları ve ekonomik istikrarsızlık nedeniyle 10 bin fabrika kapatıldı. Bu da yaklaşık 500 bin kişinin daha isşiz kalmasına yol açtı.
Bu oranlar, genç nüfusun tepkisine yol açıyor ve bu nedenle son gösterilerde gençler büyük bir rol oynuyor.
1 Ekim'de gösteriler Twitter'da "Haklarım için protesto ediyorum" etiketiyle paylaşılan mesajlarla büyüdü.
Gazetecilere konuşan protestocular, sosyal medya üzerinden örgütlendiklerini, işsizlik ve yolsuzluk karşısında daha fazla sessiz kalmak istemedikleri için sokağa çıkarak göstericilere katıldıklarını söylüyor.
Göstericilerin büyük çoğunluğu bağımsız. Herhangi bir parti ya da liderle bağlantıları yok.
Şu an için protestoları örgütleyen herhangi bir öncü gücün de olmadığı görülüyor.
BBC'ye konuşan Bağdat'ta yaşayan gazeteci Simona Foltyn, "Şimdiye kadar konuştuğum protestocular, gösterilerin sıradan insanlar arasında tabanda büyüyen bir hareket olduğunu, eylemlere birçok farklı kesimden insanın katıldığını söylüyor. Kadınlar, erkekler, üniversite mezunları, işsizler, yaşlılar…" dedi ve ekledi:
"Tümü herhangi bir siyasi partiyle bağlantısı olduğu iddialarını reddediyor. Aslında hepsi haklarını alamayan, siyasi yapıdan memnun olmayan insanlar. Tümü tek bir şey etrafında birleşmiş gibi görünüyor: Sadece daha iyi bir hayat istiyorlar. Hizmet, iş, daha iyi hayat standardı istiyorlar."
Hükümet hangi vaatlerde bulundu?
Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi, gösterilerin ilk günü daha kısa bir açıklama yaparak "üniversite mezunlarına iş sözü" verdi. Petrol Bakanlığı ve diğer devlet kurumlarıyla birlikte bazı yabancı firmalara da çalışanların en az yüzde 50'sinin Irak vatandaşı olması için kota koyulması emri verdiğini duyurdu.
Ülkenin kuzeyindeki Kürdistan Bölgesel Yönetimi kontrolündeki alanlarda ve nüfusunun çoğu Sünni olan şehirlerde sûkunet devam ederken, başkent Bağdat ve güneydeki şehirlerde ise polis tazyikli su, göz yaşartıcı gaz, plastik mermi ve gerçek mermi kullanarak göstericileri dağıtmaya çalıştı.
Salı gecesinden bu yana yaşanan olaylarda ve çatışmalarda polislerin de aralarında olduğu 100'e yakın kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.
Protestolarda, binlerce kişi de olaylarda yaralandı.
Protestolarda en fazla kişinin hayatını kaybettiği kentler, Nasiriye ve Bağdat.
Başbakan Abdülmehdi, Çarşamba günü Milli Güvenlik Konseyi'yle bir "acil durum toplantısı" yaptı ve ardından da bir açıklama yayımladı:
"Konsey, protesto hakkı, ifade özgürlüğü ve protestocuların meşru taleplerini kabul ediyor. Ancak protestolarla birlikte başlayan barbarca davranışları kınıyoruz."
Abdülmehdi daha sonra Nasiriye, Hulla ve Amara'da sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bağdat Havalimanı'ndan gelen uçaklar, ambulanslar, kamu kurumu çalışanları ve dini görevliler için sokağa çıkma yasağının geçerli olmadığı duyuruldu.
Diğer şehirlerde sokağa çıkma yasağı ilan edilip edilmeyeceğine, bölgesel yönetimlerin karar vereceği de açıklandı.
Perşembe günü de başkent Bağdat'ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Tüm araçlar ve yayaların "Bağdat'ta yer değiştirmesi", bir sonraki emre kadar yasaklandı.
Başbakan Abdülmehdi, aynı gün kaydedilmiş bir videosunu televizyonlarda yayımlatarak, "Yıllarca süren çatışmaların ardından yolsuzluk ve işsizlikle mücadele için yapılacak reformları yürürlüğe sokmak için daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu" açıkladı.
Ancak dev ekranlarda Abdülmehdi'nin "reform" sözleri yayımlanırken, Bağdat sokaklarında silah sesleri duyuluyordu.
Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan Seyid isimli 32 yaşındaki bir gösterici, "Bu sözler 15 yıldan uzun süredir duyduğumuz sözlerin aynısı. Hiçbir şey değişmiyor, bizi sokaklardan çekemeyecekler. Ya ölürüz ya rejimi değiştiririz" dedi.
AFP'ye konuşan bir başka protestocu da "Başbakan'ın verdiği sözler sadece insanları kandırmaya yönelik. Bugün bize ateş açtılar. Bu barışçıl bir gösteriydi ama barikatlar kurdular, geçen geceden beri keskin nişancılar burada bekliyor" dedi.
Sokağa çıkma yasağını uygulamaya çalıştığını belirten güvenlik güçleri, Özgürlük Meydanı'na girişleri engellemek için göstericilere ateş açtı.
Meydanın yakınlarında toplanan göstericiler, yüzlerinde maskeler ve ellerinde Irak bayraklarıyla askeri araçların üzerine çıktı.
Bağdat'ın merkezindeki Yeşil Bölge de barikatlarla ve askeri araçlarla kapatılarak göstericilerin hükümet binalarına girmesi engellenmeye çalışıldı.
Hükümet, sadece güvenlik güçleri ve sokağa çıkma yasağı önlemleri almadı. Ülkenin yaklaşık üçte birinde Çarşamba gününden bu yana internet kesik. Sosyal medya uygulamalarına erişim de engellendi.
Muhalefet ve din adamları nasıl tepki verdi?
Irak'ta geniş çaplı desteğe sahip muhalefet partilerinden yetkililer ya da liderler, protesto gösterilerine katılmadı.
Ancak önde gelen din adamlarından, son seçimlerde yüzde 14,38'le en fazla oyu alarak Irak Meclisi'nde 54 sandalye kazanan Reform için Birlik lideri Mukteda es-Sadr ve ittifak ortağı Komünist Parti, "güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanımının soruşturulması" çağrısı yaptı.
Başbakan Abdülmehdi ise çatışmalardan "şiddet yanlısı protestocuların" sorumlu olduğunu savundu.
Irak'ta Şii nüfus üzerinde etkili din adamı Ali Sistani ise hükümete "çok geç olmadan protestoları ciddiye alma" çağrısı yaptı.
Bir sözcüsü aracılığıyla açıklama yapan Sistani, hükümetin kamu hizmetlerini geliştirmesi, işsizlere istihdam yaratması, yolsuzlukla mücadele etmesi ve sorumluları cezaevine göndermesi gerektiğini söyledi.
Sistani ayrıca hükümetin sorunlarla mücadele ederken yaklaşımını değiştirmesi gerektiğini ve milletvekillerine de çok iş düştüğünü vurguladı.