Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün başlatılan Barış Pınarı Harekatı'nda 109 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca Suriye'deki IŞİD mensuplarıyla ilgili olarak, "DEAŞ'lılara ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız. Kalması gerekenler cezaevlerinde kalacak, uyruğu olduğu ülkelerin kabul etmesi durumunda bir kısmı da kendi ülkelerine gönderilecek. Türkiye, bu bölgenin kontrolünü ele aldıktan sonra DEAŞ'ın bu topraklarda yeniden varlık gösteremeyecek" dedi.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Değerli il başkanlarımız, değerli belediye başkanlarımız, dava arkadaşlarım sizleri kalbi duygularımla selamlıyorum. Türkiye, kritik bir dönemden geçtiği şu dönemde yaptığımız istişarelerin gerçekten çok ama çok kıymetli olduğuna inanıyorum.
"AK Parti milletin partisidir"
Değişim hayatın bir gerçeğidir. Biz bu hakikati AK Parti içinde hayata geçiriyoruz. Buradan milletimizin her bir ferdine AK Parti saflarına katılmak için çağrıda bulunuyorum. AK Parti hiçbir zaman eskimeyecek, enerjisini, icraat kabiliyetini kaybetmeyecek bir partidir. Sizden beklentim büyük kongre sürecini buna göre yönetmenizdir. Partimiz şahısların partisi değildir. Bu parti milletin partisidir. Kuruluşundan bugüne davamıza emek veren, değer katan herkese şükranlarımı sunuyorum.
Türkiye, bölgesinde ve dünyada etkili bir konuma yükseldi. Tabi bu süreçte pek çok engeli aşmak mecburiyetinde kaldık. Attığımız her adımda engellerle karşılaştık. Her senaryonun amacı Türkiye'yi yeniden kendi içine kapatmaktı. Biz bu tuzağa düşmeyerek içerde nelerle uğraşırsak uğraşalım hedeflerimizden asla şaşmadık.
Her saldırının gerisinde bu gaye vardı. İçerde başarılı olamayınca sınır boyunca dizayn ettikleri yeni tehditlerle karşımıza çıktılar. DEAŞ diye bir örgütü kullanarak bölgeyi ve ülkemizi kana ve ateşe boğmaya çalıştılar. Demokrasimize ve bağımsızlığımıza saldıran terör örgütüne karşı yürüttüğümüz mücadelede bizi yalnız bıraktılar. Ekonomiyi de silah gibi kullanmaktan geri kalmadılar. Türkiye'nin dizleri üzerne çökeceğini sandılar ama hamd olsun başaramadılar.
Barış Pınarı Harekatı
Son 4 yılda sınırlarımız içinde 7500 sınırlarımızın dışında 8500 olmak üzere toplam 16 bin teröristi etkisiz hale getirdik. Terör örgütünün merkezi yapılanmasını Kuzey Irak'ta adeta hapsettik. Fırat'ın doğusunda Allah'ın yardımı ve güvenlik güçlerimiz sayesinde başarıya ulaştıracağımız Barış Pınarı Harekatı'nı başlattık. Türkiye'nin yaptığı diğer operasyonlar gibi Barış Pınarı'nın amacı Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine katkıda bulunmaktır.
PKK'nın YPG'nin işgalini görmeyenler şuan bizim attığımız adıma laf ediyorlar. Siz şöyle kenarda durun biz yolumuza devam ediyoruz. DEAŞ'a karşı verdiğimiz mücadeleyi konuşanların hangisi verdi. Bunlar kendi ülkelerinden Suriye'ye DEAŞ'ı ihraç ettiler. Fransa'dan, Almanya'dan DEAŞ, Suriye'ye geldi. Biz 5500 DEAŞ'lıyı geri gönderdik.
Suudi Arabistan'a tepki
Bunlar sadece laf üretiyor biz ise iş üretiyoruz. DEAŞ'a, PKK'ya ve PYD'ye karşı bu duruşumuzu sürdüreceğiz. Suudi Arabistan aynaya baksın. Yemen'i bu hale kim getirdi? On binlerce insan Yemen'de ölmedi mi? Siz önce bunun hesabını verin. Suriye'nin birliği için verdiğimiz bu mücadelede siz bize laf edemezsiniz, konuşamazsınız. Hele Mısır, sen hiç konuşamazsın. Zira yüzde 52 oy ile seçilmiş olan bir Mursi'yi mahkemede çırpınarak hayatını kaybetmesine sen sebep oldun. Sen böyle bir katilsin. Sisi birileriyle toplantı yapmış bu harekatı kınamış. Kınasan ne yazar kınamasan ne yazar. Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun. Rejimin tutarsızlıkları işimizi zorlaştırdı. Rejim 8-9 yıl önceki rejim olsaydı belki bugün bu işler daha kolay olacaktı.
"Kapıları açarız, 3.6 milyon mülteciyi sizlere göndeririz"
Bizim derdimiz Suriye'yi işgale kalkışan terör örgütleriyledir. Bizim Kürt kardeşlerimizle de sorunumuz yok. Tamamen terör örgütleriyle sorunumuz. Biz oradaki Kürt kardeşlerimizle değil terör örgütüyle şuanda mücadele ediyoruz. Türkiye belkide bu ülkedeki topraklarındaki tek meşru güç. Eyy Avrupa Birliği kendinize gelin. Bizim şuandaki operasyonumuzu bir işgal hareketi diye nitelendirmeye çalışırsanız işimiz kolay kapıları açarız 3.6 milyon mülteciyi sizlere göndeririz. Kalkmışlar para hesabı yapıyorlar. Neymiş ikinci taksidi göndermeyeceklermiş. Biz zaten sizden bir şey alarak hareket etmedik. 40 milyar dolar harcadık. Bir o kadar daha harcar yolumuza devam ederiz ama kapıları da açarız. Siz bize hiçbir zaman samimi olmadınız 1963'ten beri oyaladınız. AB'ye aldık alacağız diye oyaladınız siz dürüst değilsiniz. Hayatınız yalan üzerine kurulmuş. İstediğiniz kadar saldırın biz bu yolda emin adımlarla yürüyoruz, yürüyeceğiz.
Suriye topraklarındaki gerçek işgalcilere ses edemeyenlerin Türkiye'nin meşru haklarını korumasına karşı çıkması bir aciziyet göstergesidir. Biz bu noktaya durduk yere gelmedik. Suriye krizinin başladığı 2011'den beri bu ülkedeki sorunun tüm kesimlerin haklarını güvence altına alan demokratik bir yol için gayret gösterdik. Bizzat Beşar Esed'e bu konuda telkinlerde bulunduk. Ancak Beşar Esed 1 milyon insanı Suriye'de öldürdü. Kendi halkını öldüren bir insanla karşı karşıyayız. Hala o giderse yerine kim gelir sorusunu soran liderler var. DEAŞ gelirse ne olur? DEAŞ'ı sen getirirsen benim buna söyleyecek bir şeyim yok. Suriye halkı DEAŞ'ı getirecek kadar aklını peynirle yememiştir. Bunu da bilelim.
"Bizim verdiğimiz mücadeleyi kim verdi?"
Şuanda sadece Kobani'den ülkemize gelen 300 bin Kürt hala misafir olarak yaşamaktadır. Önce bunu konuşalım. Bunu niye konuşmuyoruz. Amerika bunu görmez, AB bunu görmez ee biz kime neyi anlatacağız? Hiç olmazsa bunu kendi milletimiz bunu görsün. Ama göstereceğiz öyle ya da böyle göstereceğiz. 3 milyon Suriyeliye de kendi toprakları içinde hayatlarını sürdürmeleri için yardım yapıyoruz. Dünyada hangi ülke bunu yaptı? DEAŞ'a karşı biz Türkiye'nin verdiği mücadeleyi verdik desin. Kimse yapmadı. Bizi eleştiren Arap ve Avrupa ülkesi acaba kaç tane Suriyeliye kapıları açtı?
NATO'daki ülkelere çağrı
Sorunu çözme kararlılığımızı en başından beri anlatıyoruz. Bu mücadelenin altında güneyimizde bir terör örgütünün kurulmasını engellemek var. Biz buna çalışıyoruz. Buna fırsat veremeyiz. Aradan geçen uzunca bir zaman boyunca maalesef beklediğimiz adımlar atılmamış sadece ülkemizi oyalama taktiklerine başvurulmuştur. Şimdi buradan tüm NATO ülkesi olanlara sesleniyorum. Başta Amerika... Biz Türkiye'yiz. Biz bir NATO üyesi ülkeyiz. 5'inci maddeyi gayet iyi biliyorlar. Terör örgütleri NATO üyesi olan Türkiye'ye saldırırken siz sessiz kalamazsınız. NATO ülkeleri içinde NATO'ya karşı olan yükümlülüklerini yerine getiren ülke Türkiye'dir. Siz Türkiye'yi bir kaç tane zibidi terör örgütüne tercih etmeyeceksiniz öyle mi? Buna eyvallah edemeyiz. Bunun da gereğini yapmaya mecburuz.
"Barış Pınarı Harekatı'nda 109 terörist öldürüldü"
Barış Pınarı harekatına böyle bir sürecin sonunda ulaştık. Harekat başladığı saatten şu saate kadar 109 terörist öldürüldü. Terör örgütü ve yandaşları yalan yanlış bir sürü haber devreye sokmak istedi. Harekatımız şuanda devam ediyor. 109'un dışında yaralılar ve teslim olanlar da var. Kara propaganda makinesine karşı gerekli tedbirleri aldık. Askerimizin karşısına çıkacak yüreği olmayanlar boş buldukları yerlerde sivillere saldırarak gerçek yüzlerini ortaya koydu. Çocuk katili sizsiniz. Kadınlara saldıran sizsiniz. Biz öyle bir milletiz ki bizim savunma imkanı olmayanlara, kadına, çocuğa asla elimiz kalkmaz. Ama inşallah bu yılanların hepsinin başını en kısa sürede ezeceğiz hiç endişeniz olmasın. Suriyeli kardeşlerimizin huzuru için, Kürt kardeşlerimizin huzuru için bunu başaracağız. Daha önceki harekatlarımızda ne yaptıysak bu sefer de onu yapacağız. Yani gittiğimiz yerlere huzur ve barışı götüreceğiz.
"Edepsizliğin ahlaksızlığın daniskasıdır"
Terör örgütünün desteği ile parlamentoya girmiş olan sözde siyasi partiye sesleniyorum. Benim ordumu işgal gücü olarak gösteremezsin bu edepsizliğin, ahlaksızlığın daniskasıdır. Siz bulunduğununuz yerde işgal kuvvetleri olarak binaları kendi içinden tünellerle açmak suretiyle oralarda sorgulama hücreleri kuracak kadar alçaksınız. Tabii artık oraları kaybettiniz Türkiye'de bu tarz yerleriniz kalmayınca Suriye'de açtınız. Oraları da yıkacağız. Oralarda da bu tünelleri bulamayacaksınız. En büyük teşekkürümüz bu harekatı canı gönülden destekleyen milletimizedir.
"Türkiye'nin hiç kimsenin toprağında gözü yoktur"
Planımız herkesin evine dönmesi. Kendi ülkesine dönmek isteyip de artık oturacak evi olmayanlar var. 1 milyon kişilik yeni yerleşim yeri inşa etmeyi planlıyoruz. Suriye'nin herkes için geri dönülebilir bir hale gelmesini temin etmiş olacağız. Türkiye'nin hiç kimsenin toprağında, malında, mülkünde gözü yoktur. Suriye Milli Ordusu'nun da böyle bir niyeti yoktur. Türkiye olarak bölge halkına en küçük bir taşkınlığa izin verilmeyeceğinin bilgisini veriyoruz.
"DEAŞ yeniden varlık gösteremeyecek"
Harekatı Suriyeli kardeşlerimizle birlikte yapıyoruz. Harekat bşalar başlamaz pek çok kanaat önderi ülkemize destek açıklaması yaptı. İnşallah çok kısa bir sürede Münbiç'ten Irak sınırına kadar tüm bölgeyi huzura kavuşturup Suriye halkının üzerinde 8 yıldır dolaşan kara bulutları dağıtacağız. Stratejik hedefimiz Münbiç'ten 90 günde çıkılacağının sözünü vermiş olmalarına rağmen çıkmadılar. Münbiç'i terör örgütlerine bıraktılar bunları da gayet iyi biliyoruz. Suriye'de tüm kesimlerin katılımıyla tesis edilecek meşru yönetimin atacağı adımlara destek vereceğimizi söylemek istiyoruz. DEAŞ'ın en çok tehdit ettiği ülkelerden biri Türkiye'dir. DEAŞ'a karşı yine en somut başarıları kazanan ülke Türkiye'dir. Ülkemiz bugüne kadar DEAŞ'la bağlantılı olabileceğini düşündüğü 17 bin kişiyi gözaltına almıştır. Bunlardan 5500'e yakını hala cezaevlerinde tutuklu veya hükümlü olarak bulunuyor.
Suriye'de hiçbir zaman Türkiye terör örgütlerini kullanma yoluna gitmemiş tam aksine hepsinin başını ezmiştir. Barış Pınarı harekatından sonra DEAŞ'lılara ne yapacağımız soruluyor. Biz sorumluluktan kaçan bir ülke olmadık. DEAŞ'ın başımıza bela olmasını istemediğimiz gibi dünyanın de böyle bir müsibetle uğraşmasını istemeyiz. DEAŞ'lılara ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız. Kalması gerekenler cezaevlerinde kalacak, uyruğu olduğu ülkelerin kabul etmesi durumunda bir kısmı da kendi ülkelerine gönderilecek. Türkiye, bu bölgenin kontrolünü ele aldıktan sonra DEAŞ bu topraklarda yeniden varlık gösteremeyecek.