Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi için çabalarını sürdüreceğini belirten Cumhurbaşkanı, Ukrayna ve Rusya devlet başkanlarıyla görüşeceğini açıkladı.
Uçaktaki gazetecilerden NTV Genel Yayın Yönetmeni Nermin Yurteri, canlı yayında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını aktardı.
Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında NATO-AB ilişkilerini nasıl değerlendirirsiniz? Bu işgal bize neler gösterdi? NATO Genel Sekreteri “Güvenliğimiz konusunda yeni bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bu yüzden caydırıcılığımızı ve savunmamızı daha uzun vadede yeniden düzenlemeliyiz” şeklinde açıklaması olmuştu. Bu yeni dönemde Türkiye’nin rolü konusunda neler söylersiniz? Bir de kimyasal ve nükleer silahların kullanımı konusunda dünya adeta diken üstünde, karşılıklı açıklamalar geliyor, bu konudaki görüşleriniz nedir?
"Avrupa güvenliğinin temeli NATO''
Her şeyden önce bu kriz iki hususu gözler önüne serdi. Bunlardan birincisi Avrupa güvenliğinin temel taşı, temel yapısı NATO’dur. Bunu çok açık, net olarak görmüş bulunuyoruz. İkincisi, Türkiye bölgesel güvenliğin temini için vazgeçilmez bir müttefiktir. Gerek ikili görüşmeler gerekse zirve toplantısı esnasında liderlerin birçoğu bunu dile getirdiler. 70 yıllık üyeliğimizde NATO’ya en kapsamlı katkıları veren Türkiye, müttefiklerden farklı olarak bunu her yönüyle karada, denizde, havada, siyasi etkinliklerinde ortaya koyan bir ülke oldu. İttifak dayanışması ruhuyla üzerimize düşeni imkanlarımız ölçüsünde yapmaya da devam edeceğiz. Bu süreci de Türkiye aynı kararlılıkla, güvenilirlikle yine sürdürüyor. Hatta bu konuda örnekliğini ortaya koyuyor. Bunu da bütün siyasi liderler olsun, komuta kademeleri olsun, bizimle paylaşıyorlar. Bunu da iftiharla gördük. Bundan dolayı da tabii memnuniyetimizi özellikle ifade etmek isterim. Diğer taraftan, kitle imha silahlarının kullanımını elbette insanlığa karşı işlenmiş suç olarak değerlendiriyoruz.
Ukrayna-Rusya savaşının başından beri etkin bir diplomasi yürütüyorsunuz. Bu süreçte garantörlük ve arabuluculuk konusu tartışmaya açıldı. Türkiye garantör ülke olacak mı? Garantörlük söz konusu olduğu takdirde Ukrayna ve Rusya şartlarını yerine getirmezse bu Türkiye için bir sorun teşkil eder mi?
Savaşı sonlandırmak için başından itibaren büyük gayretler ortaya koyduk. Bu gayretlerimizi gerek liderler seviyesinde şahsım sürdürdü, gerekse Dışişleri Bakanımız muhataplarıyla birçok görüşme yaptı. Hatta Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarını Antalya’da bir araya getirdi. Ardından bir Moskova ziyaretini, bir Lviv ziyaretini de gerçekleştirdi. Yine bunun dışında Milli Savunma Bakanımın muhataplarıyla yaptığı birçok görüşme oldu. Bunları devam ettiriyorlar. Tabii bütün bunlar garantörlük, bunun dışında arabuluculuk görevini Türkiye’nin yapabileceğinin en güzel örneği oldu.
''Müzakere edilen 6 başlıktan 4'ünde mutabakat söz konusu''
Burada Rusya ile Ukrayna arasında müzakere edilen 6 başlık var. Ama bu 6 başlığın 6’sını da her iki taraf kabullenmiyor. Özellikle 4 başlık üzerinde bir mutabakat varmış gibi bir durum söz konusu. Bunlardan bir tanesi özellikle bu NATO meselesiyle ilgili. Ukrayna ilk başlarda bu konuya önemle asılıyordu ama daha sonra NATO üyeliğinden çekilebileceğini Zelenski ifade etmeye başladı. Bir diğer konu, özellikle Rusya’nın resmi dil olarak kabul edilmesi meselesi. Zelenski bunu da kabul etti. Zaten Rusça Ukrayna’nın hemen her yerinde konuşulan bir dil. Bu noktada da bir sorun yok. Bir diğer konu silahsızlanma meselesi. Tabii Ukrayna bir devlet, yani silahsızlanmayı A’dan Z’ye kabul söz konusu değil. Ama bu konu da anlaşılamaz değil. Yani orada da belli tavizlerin verilebileceğini Ukrayna tarafı ifade etti. Dördüncü konu, ki yine Ukrayna’nın da burada bir mutabakatı var; o da bu kolektif güvenlik dedikleri mesele. Bu konuda da Ukrayna olumlu bir yaklaşım ortaya koydu. Ama tabii Ukrayna Kırım ve Donbas konularında bu kadar rahat değil.
''Zelenskiy akıllı bir liderlik gösterdi''
Donbas meselesinde en sonda güzel bir adım attı, bana göre akıllı bir liderlik diyebiliriz ve “Bu konuda referanduma gitmem gerekir” dedi. Bu konuyla orayı kestiler. Şu anda böyle bir durum var. Kaldı ki Rusya 2014’te Kırım’ı işgal ettiği zaman, biz çok açık, net bu işgale karşı çıkmıştık ve o günden sonra da Putin ile yaptığım her görüşmede bu işgale karşı çıktığımızı hep söylemiştim. Ama o zaman Batı bu işgale bugün olduğu gibi çok açık, net bir tavır koymamıştı. Bu tavrı koymadıkları için işte bugün başımıza bunlar geldi. Tabii Kırım ile beraber Donbas, Donesk, Luhansk vesaire bütün bunlar Kırım’ın adeta bir çarpanı oldu. Ve biz bu konudaki tavrımızı bu şekilde ortaya koyduk. Tabii bu 6 başlığın 4’ü için şu anda Ukrayna tarafından olabilir deniyor ama diğer ikisi hakkında olumlu bir yaklaşım söz konusu değil.
''Bugün Zelenskiy, hafta sonu ve ya hafta başı Putin'le görüşeceğim''
Şimdi benim bugün Zelenski ile bir görüşmem olacak. Putin ile büyük ihtimalle yine hafta sonu veya hafta başı bir görüşmem olabilir.
''Artık barışın mimarı sen olmalısın diyeceğim''
Bu görüşmelerde de bu NATO’daki görüşmelerin kendileriyle bir müzakeresini, değerlendirmesini yapıp, bundan sonraki sürece yönelik “Artık barış için atılacak adımın mimarı sen olmalısın” demeliyiz. “Buna bir onurlu çıkış yap” demek suretiyle bu işi tatlıya bağlamanın yolunu aramamız lazım.
Kaynak: NTV