Pakistan ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, yeni bir darbe girişimi olup olmayacağı söylentilerine ilişkin "Bunlar özellikle 15 Temmuz'da zaten gerekli cevabı aldılar. Ve milletimiz de bu konularda artık çok ciddi bir deneyimi şu anda kazanmış durumda.
Yani böyle bir şey olduğu anda artık bizim milletimiz “kapıdan dışarı çıkalım mı çıkmayalım mı” demez. Elinde neyi var neyi yok herkes meydanlara dökülür. Bunun en güzel cevabını 15 Temmuz'da verdik. Bundan sonra da ben milletimin aynı şekilde karşılık vereceğine olan imanım kesinlikle tamdır" açıklamasında bulundu.
Erdoğan, Suriye'de Esad güçleriyle yaşanan gerginlikle ilgili ise "Rejimin gözlem noktalarımızı kuşatmaya başladığını görüyoruz. Sessiz kalmamız mümkün değil, onlara karşı gereğini yapıyoruz" dedi.
'FETÖ' ile mücadele
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz sonrası CHP’nin temizlik sürecinde verdiği bir destek oldu mu? Kılıçdaroğlu soru sormaya devam ediyor. 'Darbe olsaydı kimin hangi görevde olacağı belli değil miydi?' diye size soruyor. Sanki liste sizdeymiş gibi. Ne söylersiniz?" sorusuna, "Onların bugüne kadar yaptıkları tek şey, FETÖ ile mücadeleyi hep sulandırmak olmuştur. Bay Kemal'in ciddi bir karşı duruşunu gördünüz mü? Onun o gece Atatürk Havalimanı'nda tankların eşliğinde kaçışını unutabilir miyiz? Orada tankların arasından kaçtı" yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu'nun Bakırköy Belediye Başkanının evine gittiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Enteresan olan bir şey daha var, o dönemlerde basın sorduğu zaman verdiği cevap, 'O akşam oteller doluydu. Oteller dolu olduğu için Bakırköy Belediye Başkanının evine gelmek zorunda kaldım.' 3-5 kişiye o civarda yer bulunamamış.
Listeye bakınca, 'Eğer o liste kimdedir?' diye sorulursa, o listenin kimde olduğu cevabını kendisinin vermesi lazım. Niye? Zaten o listeyi beraber hareket ettikleri kişiler hazırladılar. Bunlar, malum zat, emekli genelkurmay başkanı, rahat rahat listeyi bulur çıkarır. Bu listeyi bizim düzenlediğimizi söylemek kadar süreci sulandıran bir yalan olamaz. Bunu az önce ifade ettiğim gibi, mütekait olan genelkurmay başkanı, kara kuvvetleri komutanına sorarsa gereken cevabı zaten alması lazım.
Biz yaptığımız bazı değişikliklerle Yüksek Askeri Şura'da sivillerin ağırlığını öne çıkardık. Şimdi Sayın Başbuğ soruyor. Ben de Sayın Başbuğ'a soruyorum. Muhatap almak istemem ama sormak zorundayım. Çünkü halkımın bilmesi lazım. Dürüst davranmıyor. İnandıklarını sonuna kadar savunacakmış. Ya sen inandıklarını savun da ama dürüst savun. Bir tane boruyu göstermek suretiyle milleti aldatamazsın. Önce şunu anlatman lazım. Senin Kara Kuvvetleri Komutanlığın döneminde, Genelkurmay Başkanlığın döneminde acaba kaç FETÖ'cüyü ihraç ettiniz? Önce bunu anlatması lazım. Söyle, 'Şu kadar kişiyi ihraç ettik' de. Aynı şekilde tabii şu anda rahmetli oldu Yaşar Paşa döneminde kaç kişiyi ihraç ettiniz? Söyleyin, öyle bir şey yok"
Askeri Mahkeme olayının da çok önemli olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buradan eleştiri yapıyor. Askeri mahkemelerin hayatta olması halinde bu askeri mahkeme kalkıp da İlker Başbuğ'u yargılayabilir miydi veya Yaşar Paşa'yı yargılayabilir miydi? Birisi albay, birisi general, orgeneral, korgeneral. Şu anda FETÖ'den dolayı mahkum olanlara aldıkları cezaları askeri mahkeme verebilir miydi? Bugüne kadar benim bildiğim bir İlhami Erdil Paşa, kuzey deniz saha komutanıydı. Yargılanmış, ağır bir ceza almış ve bütün apoletleri sökülmüştü. Bir onu bilirim. Onun dışında, üst düzey bir komutanın askeri mahkemede albay vesaire bunlar tarafından yargılandığı ve böyle ceza aldığını görmedim" açıklamasında bulundu.
Bir gazetecinin, "Askeri mahkemeler kaldırılmasaydı 15 Temmuz gecesi, 'Darbecileri tutuklayın' diye emir verebilirler miydi?" sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Mümkün değil çünkü emrinde olduğu bir makam. Ayrıca o listelere baktığınız zaman kimi görüyorsunuz? İşte o talimatı verenleri görüyorsunuz. Onların şimdi bir kısmı içeride, bir kısmı öyle veya böyle zannediyorum çıkanlar var. Tablo bu ama tek soru: bir mahkeme başkanı albay acaba kalkıp da Sayın Başbuğ'u yargılayabilir mi? Veya ona ceza verebilir mi? Şimdi biri de diyor ki 'Ben şu anda onun adına konuşuyorum.' Diyen kim? Bakıyorsunuz CHP'nin Grup Başkanvekili. Sen ne zamandan beri Başbuğ'un avukatı oldun? Onun adına konuşuyorlar. Bırak da varsa avukatı konuşsun. Ve bu kişi parlamentoda. Aynı şekilde zaten Bay Kemal de konuşuyor. İstikamet aynı. Nasıl çıkacaklar buna bakıyorlar. Ben de çok açık net söylüyorum, buradan çıkamayacaklar. Tek güvenceleri şu anda bunlarla ilgili olan yasalar. Şimdi onlar bu yasalara güveniyor. Onu da söyleyeyim, bu yasaları da biz çıkardık kusura bakmasınlar"
Bir gazetecinin, İlker Başbuğ'un "Bu ülkede FETÖ ile gerçek anlamda mücadele edecek Sayın Erdoğan'dı. O olmasa idi kimse mücadele edemezdi" sözlerinin hatırlatması üzerine Erdoğan, "Geçmişte" karşılığını verdi.
FETÖ üzerinden farklı argümanlarla gelindiği, geçmişte "kontrollü darbe" argümanı olduğu, son dönemde ise yeni bir şeyin denenip denenmediğine ilişkin soruya da Erdoğan, "Ben şunu çok merak ediyorum, bunlar kontrollü darbe ile acaba ne dediklerini önce kendileri anlamışlar mı? Ben bunların kontrollü darbe ile ne dediğini anlamış değilim çünkü ben Kılıçdaroğlu'nun kontrollü darbe ile ne dediğini anladığını zannetmiyorum. Çıkıp bunu izah etmesi lazım" yanıtını verdi.
"Elinde neyi var neyi yok herkes meydanlara dökülür"
Bir başka gazetecinin, son dönemde şu anda konuşulan bütün konuların aslında Enver Altaylı'nın iddianamesinin ortaya çıkmasından sonra gündeme geldiğini belirterek "Adeta o iddianame, Türkiye'de küllenmiş ya da eski vesayetçileri biraz panikletmiş gibi görünüyor. Hem İlker Başbuğ'un açıklaması hem de Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklaması. Bu iddianame neticesinde FETÖ'nün asıl ayağı, FETÖ'nün asıl üs hattına ulaşılma gibi bir durum söz konusu. Dolayısıyla onları paniklemiş görüyor musunuz? Türkiye'de bu saatten sonra darbeye niyetlenecek kimseler var mıdır?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bunlar, özellikle 15 Temmuz'da zaten gerekli cevabı aldılar. Ve milletimiz de bu konularda artık çok ciddi bir deneyimi şu anda kazanmış durumda. Yani böyle bir şey olduğu anda artık bizim milletimiz, 'Kapıdan dışarı çıkalım mı, çıkmayalım mı?' demez. Elinde neyi var, neyi yok, herkes meydanlara dökülür. Bunun en güzel cevabını 15 Temmuz'da verdik. Bundan sonra da ben milletimin aynı şekilde karşılık vereceğine olan imanım kesinlikle tamdır. Kaldı ki biz, Marmaris'ten Hande Hanım'ın bizimle telefon bağlantısına verdiğimiz cevapla beraber herkesi meydanlara davet ettik"
Meydanlara davetine milletin de aynı kararlılıkla cevap verdiğini ve meydanlara döküldüğünü hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz de oraya geldik. Ama Bay Kemal o tankların arasından sıyrılıp gitti. Biz ise meydanda, havalimanında halkımızla beraber olduk. Üstümüzden F16'lar uçuyordu. Üstümüzden helikopterler uçuyordu. Ama biz orada vatandaşımız ile beraber durduk. Herhangi bir yere gitmedik. Bay Kemal, 'Nereye kaçarsak kaçalım bizi kovalayacakmış.' Ya sen daha o akşam kaçtın. O akşam sen havalimanından hemen Bakırköy'e kaçtın. Bir de utanmadan sıkılmadan ne diyor? 'Benim haberim olsaydı ben de beklerdim' diyor. Millet orada neyi bekledi? Onun için bana göre bu millet artık bu darbelere ve bu tür gelişmelere karşı çok daha kararlıdır. İnanıyorum ki darbe heveslilerine, milletimiz gereken cevabı da meydanlarda farklı bir şekilde verebilecek bir güce, bir potansiyele, bir imana sahiptir"