Independent Türkçe / Ali Kemal Erdem
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı sırasında SGD'nin elinde olan ancak operasyon sırasında serbest bıraktıkları iddia edilen 750 IŞID’liden 195’inin yakalandığını açıklamıştı.
Erdoğan’ın verdiği bilgiye göre serbest bırakılan 750 IŞİD’liden 150’si Türk vatandaşı geri kalan aralarında Fransa, Almanya, İngiltere dahil olmak üzere farklı ülkelerden.
Erdoğan: “150 Türk DEAŞ’lıyı biz yargılayacağız”
Erdoğan’ın açıklamasının ardından yakalanan IŞİD’lilerin durumunun ne olacağı merak konusu olmuş, Erdoğan şöyle bir açıklama yapmıştı:
"150 Türk DEAŞ'lıyı biz yargılayacağız. Kalanını onlar yargılansın."
Yurtdışında teröre bulaşanların suçunu ispatlamak kolay değil
Erdoğan’ın açıklamasına karşın Türkiye’ye getirilecek IŞİD’lilerin nasıl ve hangi şartlarda yargılanacağı sorusu akılları kurcalıyor.
Çünkü Türkiye’ye karşı suç işledikleri sabit olmadıkça Suriye, Irak, Afganistan gibi ülkelere “cihad” adı altında giden kişilerin görüntü gibi somut delillerle sabit olmadıkça suça karıştıklarını ya da örgütsel ağa dahil olup olmadıklarını ispatlamak hayli güç.
Daha önce de Suriye ve Irak’a gidip savaştığı iddia edilen ve Türkiye’de operasyonlarda yakalanan bazı kişiler inkara giderek kendilerinin orada seyahat, ticaret veya yardım amaçlı gibi nedenlerle bulunduklarını öne sürmüştü.
“IŞİD'den yargılanabilirler ama haklarında dosya olması lazım”
Uluslararası ceza hukuku uzmanı Prof.Dr. Ersan Şen, 10 Ekim 2019 tarihli “Yurtdışı Terör Faaliyetleri’nde Türkiye’nin Yargılama Yetkisi” konulu yazısında bu kişilerin hangi yollarla yargılanabileceğine dikkat çekmişti.
Independent Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Şen, Türkiye’ye getirilecek 150 IŞİD’linin yargılanmasında yaşanabilecek sorunlara dikkat çekti.
Her şeyden önce bu kişilerin Türkiye’ye karşı birebir eylemleri olmasa dahi IŞİD üyesi olmak suçlamasıyla yargılanabileceğini belirten Şen sözlerini devam ettirdi:
"Öncelikle yargılanabilmeleri için haklarında arama kararı olması ve bir dosyalarının olması lazım. Dosyası olmadan keyfi tutamazsın. Serbest bırakman lazım. Sonuçta bunlar esir değil, mülteci değil. Bir yerde kalmaya zorlayamazsın. İsnat edilen bir suçlama olması gerek."
“Haklarında yeterli delil yoksa serbest kalma riskleri var”
Şen, hakkında arama kararı olmasa dahi gelecek kişiler hakkında önce gözaltı kararı verilerek ardından bir dosyanın açılabileceğini belirtse bile yargılama aşamasında yaşanacak bir başka soruna dikkat çekiyor:
"Ancak asıl mesele bu kişilerin IŞİD üyesi olduğu iddia edilse bile bunun ispatı. IŞİD üyesi dendikten sonra örgüt içerisinde bulunduklarının, örgüt hiyerarşi içerisindeki konumlarının ve hangi eylemlere katıldıklarının belirlenmesi ve bunlarla ilgili delil toplanması lazım. İşte bu delilleri kim toplayacak? Suriye mi yoksa Irak mı? Sonuçta suçu işledikleri iddia edilen yerler Türkiye sınırlarının dışında. Bulundukları bölgelerde bir otorite sorunu olduğundan delil toplamak da zor."
“MİT raporları casusluk suçu dışında delil teşkil etmez”
Şen, getirilecek kişilerle ilgili MİT başta olmak üzere istihbarat birimlerince verilecek IŞİD üyesi oldukları ya da eylemlere katıldıklarına dair raporların da yargılama aşamasında fayda getirmeyeceğini söylüyor:
"MİT raporları ancak casusluk dosyalarında delil olabilir onun dışındakilerde delil olamaz. Dolayısıyla IŞİD içinde olduğu ve eylem yaptığı delillerle ispatlanmadığı sürece sadece IŞİD’ci diyerek bu kişileri tutamazsın. Bu kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna girer."
“Bizi anormal hukuk sorunları bekliyor”
Şen’in Türk IŞİD’lilerin Türkiye’ye getirilmesinin ardından Türkiye’yi anormal hukuk sorunlarının beklediğini belirterek bunlardan birinin de bu kişilerin hangi mahkemede yargılanacağı sorunu olduğuna dikkat çekiyor.
Şen, 10 Ekim tarihli yazısında bu soruna da dikkat çekerek ve şöyle bir öneride bulundu:
“IŞİD’liler sınırda kurulacak mahkemelerde yargılanabilir”
"Türkiye Cumhuriyeti kendi güvenliği ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak için girdiği topraklarda mahkeme kurmamalı veya Suriye’nin izni ile kurmalıdır, çünkü egemenlik tartışması yaşanabilir, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti bu toprakları işgal de etmemektedir. Bu nedenle; Suriye’nin izni dışında mahkemeler Suriye sınırında bulunan il ve ilçelerimizin mahkemeleri olmalı, ancak gerektiği kadar ve güvenlik sebebiyle il ve ilçelerimizin adliyelerinin ek binaları sınırlarımız içinde yerlere de kurulabilir."
Türk ceza yasalarında yabancı ülkelerde savaşmak diye bir suç yok
Bazı Avrupa ve kimi İslam ülkeleri “cihad” adı altında farklı ülkelere savaşmaya gidenlerin önünü kesmek için yabancı ülkelerdeki çatışmalara katılmayı suç sayan düzenlemelere gitmiş, ülkelerine dönen bazı kişiler bu suçtan yargılanmıştı.
Şen, Türk Ceza Kanunu’nda bu konuda bir düzenleme bulunmadığını sadece Türkiye’ye düşman olan ülke veya gruplara katılarak savaşa katılmanın suç sayıldığını kaydetti.