Suriye rejimi devam etmekte olan savaşın getirdiği kaostan yararlanarak büyüyen bir uyuşturucu imparatorluğu inşa ediyor.
Yunan yetkililer 2018’in aralık ayında Suriye’nin Lazkiye limanından Libya’nın doğusuna gitmek üzere hareket eden Noka isimli bir kargo gemisini müdahale ederek durdurdu. Gemide yapılan aramada toplam değeri 100 milyon dolar olan Hindistan’da işlendiği anlaşılan altı ton kenevir ve üç milyon adet süper-kuvvetli captagon hapı ele geçirildi. Esed rejiminin milyar dolarlık uyuşturucu operasyonunun amiral gemisi ile gerçekleştirilen bu nakliye, bölgedeki birçok ülkede ayağı bulunan yasa dışı ihracat ağının sadece tek bir örneğiydi.
Captagon ilk olarak 60’lı yıllarda dikkat dağınıklığı, narkolepsi ve depresyon tedavisinde kullanılmak üzere Batı Almanya’da üretilen ve fenetilin hidroklorit bileşeni içeren ilacın marka adıdır. İlaç daha sonra aşırı bağımlılık yaptığı gerekçesiyle 80’li yıllarda yasaklansa da kısa süre içinde Orta Doğu’daki birçok ülkede captagon taklitleri çıkmaya başladı.
Bir kaçakçılık seli
Suriye rejiminin kontrolü altındaki bölgelerdeki captagon üretimi ve trafiğinde son yıllarda muazzam bir artış yaşandı. Özel amaçlı makinalar getirip düzinelerce laboratuvar kuran rejim, savaşın mahvettiği Suriye’yi dünyanın en geniş çaplı narkotik operasyonlarından birinin merkezine çevirdi. Uyuşturucu nakliyatında kullanılan Akdeniz’deki nakliye koridorlarına erişimi olan limanlara ilaveten Ürdün, Lübnan ve Irak’a uzanan kara güzergahları rejimin güvenlik unsurları tarafından korunmaktadır. Meşhur medya kuruluşları tarafından yapılan haberlerde Esed rejiminin kontrolü altında bölgelere “uyuşturucu devleti” ve “haşhaş cumhuriyeti” gibi takma isimler verilmeye dahi başlandı.
Gerek yabancı medya gerek de Arap medyası ve uyuşturucu konusunda uzman izleme merkezleri tarafından son iki yıldır yürütülen araştırmalar neticesinde Suriye’deki uyuşturucu endüstrisinin, hapların tahıl ürünlerinin ihracat için geldiği merkezlerde hazırlanması, saklanması ve paketlenmesi ve daha sonra da satılmak üzere kurulan ağlar üzerinden yabancı pazarlara sokulması dahil tüm üretim ve dağıtım süreçlerinin nasıl işlediğini ortaya çıkardı. Yıllardır İran menşeili silahların taşınması ve ithal edilmesi için gerçekleştirilen şüpheli nakliyatların adresi olarak bilinen Lazkiye Limanı, Suriye dışına gönderilen uyuşturucuların çıktığı yolculuğun başlangıcı noktasıdır.
Her seferinde Suriye’den ülkeye sokulmak istenen binlerce hapın Ürdün sınır güvenliği yetkilileri tarafından ele geçirildiği operasyonların görüntüleri bölgedeki televizyon kanallarında gösterile gösterile artık sıradanlaştı. Suriye rejimi inatla bu yolda devam ederek Körfez devletleri ile arasındaki tek kara bağlantısı olan Ürdün ile ilişkilerini kendi eliyle sabotaj etmektedir. Ürdün’ün en azından ekonomik cephede yeni bir sayfa açmak adına hazır olduğunun işaretini vermek amacıyla Suriye’ye karşı tavrını yumuşattığı şu dönemde dahi Esed rejiminin bu yaptıklarına devam etmesi ilginçtir. Şam yönetiminin Ürdün haricinde birçok diğer ülkede de illegal faaliyetler yürütme çabaları bu devletler ve Batılı ortaklarının ilgisini gerektiren bölgesel bir sorun teşkil etmektedir.
Geniş çaplı katılım
Uluslararası yaptırımlar Suriye rejiminin mali kaynaklarının kuruması ve devletin yabancı paraya erişmek için gittikçe daha çaresiz hallere düşmesinde büyük rol oynadı. İçinde bulunduğu bu ekonomik vaziyeti yumuşatmak isteyen Beşar Esed, akrabaları, yakın dostları ve askeri kuvvetlerini seferber ederek uyuşturucu kaçakçılığı ağlarına ortak olmaya karar verdi. Bu karar, rekor seviyede hızlı bir biçimde Suriye’yi dünyadaki uyuşturucu ihraç eden ülkeler listesinde en üst sıraya taşıdı.
Suriye’deki uyuşturucu endüstrisinin Esed rejimi emrindeki güçlü insanlar tarafından yönetildiği ve rejimin hem ülke içinde hem de ülke dışındaki captagon üretimi ve dağıtımının en ufak detaylarını dahi denetlediği artık bir sır olmaktan çıktı. Rejimin ülkede yaygınlaşan uyuşturucu kullanımı, üretimi ve kaçakçılığını kontrol alma hususunda uzun zamandır gösterdiği ilgisizliğinin aslında doğrudan Esed’e bağlı üst düzey aktörler tarafından koordine edilen bir plan olduğu netleşti.
Suriye topraklarındaki captagon ticaretini muhafaza etmek için faaliyet yürüten gruplar arasında Hizbullah da bulunmaktadır. Haber kaynaklarından gelen bilgiler, başta Lübnan-Suriye sınırındaki köyler olmak üzere Hizbullah’ın nüfuzunun geçtiği bazı bölgelerin kaçakçılık operasyonlarında anahtar bir rol oynadığını doğrulamaktadır. Anlaşılana göre Suriye rejimi kendi captagon endüstrisini büyütmek için Hizbullah’ın Lübnan’ın güneyindeki Beka Vadisi’ni kullanarak yaptığı uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığından edindiği tecrübeden istifade etmeye karar verdi.
Medya kuruluşları tarafından yürütülen araştırmalar, Suriye’deki uyuşturucu üretimi ve dağıtımının, Suriye’deki en güçlü adamlardan bir tanesi olan, Esed’in küçük kardeşi Mahir Esed’in komuta ettiği 4. Zırhlı Tümen tarafından yönetildiğini ortaya çıkardı. Newlines Strateji ve Politika Enstitüsü bünyesinde üst düzey araştırmacı olarak görev yapan Caroline Rose’a göre “Suriye yönetimi, captagon üretimi ve nakliyesi için gerekli teknik ve lojistik desteği Hizbullah benzeri silahlı gruplar ile kendine bağlı yerel ittifak yapıları arasındaki işbirliği üzerinden sağlamaktadır.”
Gelirler ne kadar?
Ekonomiyi yasal kanallar veya meşru ticaret ile kurtarmaktan aciz haldeki Esed rejiminin en değerli ihracat ürünü haline gelen captagon gelinen noktada Esed emrindeki anahtar nitelikte bir gelir kaynağı haline geldi. 2019’dan bu yana sert Amerikan yaptırımlarına maruz kalan Suriye yönetimi için uyuşturucu ticareti artık devletin sorumluluklarını yerine getirebilmesi ve devam eden savaşı finanse edebilmesi için alternatif bir gelir kaynağıdır. Rejim, düşük kalite captagon haplarının tanesini Suriye içinde 1 dolara satarken yüksek kaliteli haplar ise tanesi yaklaşık 14 dolardan satılmak üzere yabancı pazarlara ihraç edilmektedir.
Alman dergisi Der Spiegel’in haberine göre Esed rejimi tarafından 2021 yılında gerçekleştirilen uyuşturucu teslimatlarından toplamda 5.7 milyar dolar ciro elde edildi. Ticaret ve ekonomi alanlarında uzmanlığı ile tanınan Syria Report internet sitesindeki bilgelere göre ise bir yandan rejimin meşru ticaret faaliyetlerinin gittikçe azalması diğer yandan da uyuşturucu ihracatı hacminin artması nedeniyle 2020 yılında Suriye’deki en önemli döviz kaynağı uyuşturucu ticareti oldu. Farklı devletlerin sınır yetkilileri tarafından ele geçirilen Suriye menşeili uyuşturucu miktarı, son yıllarda devasa şekilde genişleyen uyuşturucu ticaretinin hacmi hakkında ipucu sağlamaktadır.
Suriye’deki uyuşturucu faaliyetlerinin artması neticesinde alarma geçen sınır komşularının güvenlik unsurları nedeniyle Esed rejimi uyuşturucuları saklamak ve nakliye etmek için son derece yaratıcı yöntemlere başvurmaya başladı. Yapılan operasyonlarda süt kutularına, karton rulolarına ve yumurta kutularına saklanmış hatta çay, süt ve taze meyve kargolarının içine gömülmüş captagon hapları ve kenevir yaprakları yakalandı.
Sonuç
Açlık ve savaşın ezdiği Suriyeli halk rejim kontrolündeki bölgelerde yıllardır adeta cehennemi yaşarken bir de Esed ve dostlarını zenginleştiren captagon üretiminde kullanılan rejime ait makinelerin zehirli maddeleri ezerek kirlettiği havayı solumak zorundadır.
Ne yazık ki kendi halkını bağımlılık yapan uyuşturucularla zehirlerken bir an olsun dahi tereddüt etmeyen Esed şimdi de İran destekli militanların yardımını da arkasına alarak dünyayı Suriye'de üretilen uyuşturucuya boğmayı hedeflemektedir.
Bu karlı uyuşturucu ticaretini bırakması için Esed rejimini ikna etmeye çalışmak artık işe yaraması imkansız bir seçenektir. Bu sorun ile mücadele edilmesi ve çok geç olmadan durdurulması maalesef uyuşturunun zarar verdiklerinin vazifesi olarak kalmaya devam etmektedir.
Carnegie Endowment için kaleme alınan bu görüş yazısı Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Yazıdaki ifadeler Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.