Gazze'de ölüm ve kıtlık hüküm sürüyor

İsrail ablukası, aralıksız bombardımanla birleşince açlık ve enfeksiyonun kol gezdiği bir dünya ortaya çıktı.

Mohammed R Mhawish | Gazze

İsrail'in Gazze'ye yönelik dört aydan fazla süren savaşı bölgeyi tanınmaz hale getirdi.

Sokaklarda ölüm kokusu her an hissedilirken, kuşatma altındaki nüfusun neredeyse tamamı için açlık kaçınılmaz bir gerçek.

Tıbbi bakıma neredeyse hiçbir erişimi olmayan pek çok kişi hastalıktan muzdaripken, İsrail saldırıları nedeniyle yaralanan on binlerce erkek, kadın ve çocuğu da bulaşıcı hastalıklar bekliyor.

Kıtlık

Açlık herkesi ağır bir şekilde etkiledi. İşletmeler ve bankacılık hizmetleri ya yok edildi ya da çalışamaz hale geldi, nakit para yok, gelir yok ve açlık çeken ailelerini beslemek için gereken maliyeti karşılayacak çok az şey var.

Gazze'nin kendi gıdasını üretme kabiliyeti İsrail bombalarıyla yok edildiğinden, aç bir nüfus bölge dışından gıda arıyor ve İsrail'in devam eden ablukası nedeniyle gıda tedariği de gittikçe kısıtlanıyor.

Tarım sektörü harabeye dönmüş durumda. Beyt Hanun, Beyt Lahiye ve Cebaliye gibi verimli tarım alanları, çiftçiler için hayati önem taşıyan kış yağmurlarının yağmaması nedeniyle kaderine terk edilmiş durumda.

Doğrudan ya da dolaylı olarak İsrail bombalarının kurbanı olan kümes hayvanları ve çiftlik hayvanları da yok edildi.

Balık, kıyı bölgesinin nüfusu için kaybedilen bir lüks. İsrail 7 Ekim’den bu yana Filistinlilerin balıkçılık yapmasına da müsade etmiyor.

Kıtlık giderek büyüyen bir gerçek. Çok az erzak kaldı ve yetersiz beslenme giderek artıyor.

Gelen uluslararası yardımlar aç nüfusun ihtiyaçlarını ancak karşılayabiliyor ya da durumun daha da kötüye gitmesini önleyebiliyor.

İsrail'in kara saldırılarının başlamasından bu yana, Birleşmiş Milletler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) gibi pek çok insani yardım kuruluşu faaliyetlerini durdurdu, bu da yüz binlerce insanın hiçbir yardıma erişemediği anlamına geliyor.

Sonu gelmeyen bombardıman dalgaları Gazze'nin altyapısını tahrip etti, gıda üreten ve işleyen fabrikaları yerle bir etti ya da faaliyetlerini durdurdu.

Gazze nüfusunun yaklaşık yarısı şu anda günlük ekmek, temiz su ve yaşam için gerekli temel maddeler sıkıntısıyla karşı karşıya.

Gazze'nin doğusunda bir zamanlar konserve ürünler işlenirken ve her sokakta bir fırın bulunurken, şimdi bunlar açlık çeken nüfus için sadece birer anıdan ibaret.

Et ve süt ürünleri de öyle. Bulunabilen yiyecekler ya son derece pahalı ya da miktar olarak büyük ölçüde azalmış durumda, çoğu zaman her ikisi de.

Mücadele gıdanın ötesine uzanıyor. Su o kadar azaldı ki, kirli içme suyu normal bir durum haline geldi. Başta çocuklar olmak üzere daha fazla insan kirli su tükettikçe, ciddi bakteriyel hastalıklar da artıyor.

Hastalıklar

Pişmemiş yiyecekler yaygın olduğundan, açlıktan ölmek üzere olan çocuklarını doyurmak için çaresiz kalan ebeveynler, bunun sonuçlarına rağmen onlara çiğ yiyecek vermekten başka seçenekleri olmadığını düşünüyor.

Gazze Şeridi boyunca altyapı ve kanalizasyon sistemleri tahrip edildiğinden, açlıktan zayıf düşmüş bir nüfus nefes almaya devam ettikçe artan solunum sorunlarıortaya çıkıyor. Buna bir de sokaklara saçılmış ya da molozların altında yatan, havayı kirleten ve hastalık bulaşma riskini arttıran çürümüş insan ve hayvan cesetlerinin kokusu ekleniyor.

Gazze'deki tıbbi tesislerin neredeyse tamamının tahrip edilmiş olması, İsrail saldırıları nedeniyle yaralananların tecrit edilmesine ve doğum öncesi bakım ya da diyaliz gibi tedaviler gibi daha karmaşık ya da kronik ihtiyaçları olanların uygun bakımdan yoksun kalmasına neden oluyor.

Gazze Şehri ve çevresinde sadece iki hastane faaliyet gösteriyor: Şifa Hastanesi ve Ahli Arap (Mamedani) Hastanesi. Şeridin geri kalanıyla aynı koşullarla mücadele etmenin yanı sıra, yardım isteyen yüz binlerce yaralı ve hasta insanın talepleriyle de mücadele ediyorlar.

Sonuç son derece tahmin edilebilir. Binlerce kişi yavaş yavaş ölüyor.

Elektrik olmadan, çok sayıda yaralı, hasta, prematüre yeni doğan bebekler ve yoğun bakım ünitelerinde yatanların tümü, yakıt kaynağı belirsiz olan jeneratörlere bağlı makineler tarafından pompalanan oksijene bağlı durumda.

Herkes risk altında. Doğum öncesi bakım ünitelerinin hizmet dışı kalması, bebeklerin sağlık sorunları veya komplikasyonlarla doğma riskini artırıyor.

Bombardıman devam ettikçe de kaçınılmaz olarak, hastalıkların görülme sıklığı ve her zaman var olan uzuv kesme ihtiyacı nadiren azalıyor.

Tüm bunlar olurken soğuk herkesi etkiliyor.

Her gün, bir sona ulaşma mücadelesiyle başlıyor.

Gazze için bu kadarı yeterli.

Kaynak: Mepa News, Al Jazeera

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

Haberler Haberleri