Margherita Stancati, Abeer Ayyoub | Wall Street Journal | Tercüme: Mepa News
Gazze'deki Filistinli sağlık yetkilileri artık tüm ölüleri sayamadıklarını açıkladı. Hastaneler, acil servisler ve iletişim güçlükle işliyor. Çok sayıda yıkılmış binadan ceset çıkarmak devasa bir görev ve savaş devam ederken öncelikli bir sırada yer almıyor.
Yaklaşık yedi aydır süren savaş Gazze'de yaşayanlar üzerinde yıkıcı bir etkiye sebep oldu. Sağlık yetkilileri şu ana kadar 34 binden fazla insanın öldüğünü, bunun da savaş öncesi toplam nüfusun yaklaşık yüzde 1.5'ine tekabül ettiğini söylüyor. Verdikleri rakamlarda ölenlerden kaçının savaşçı olduğu belirtilmiyor.
Savaşın başlarında şüpheyle yaklaşılan Filistinlilerin rakamlarının büyüklüğü artık Birleşmiş Milletler uzmanları, ABD yetkilileri ve bazı İsrailli askeri yetkililer tarafından genel olarak kabul ediliyor. Ancak Filistinli yetkililer, veri toplamanın zorluğu nedeniyle son aylarda rakamların daha az isabetli olduğunu vurguluyor.
Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı sözcüsü Mithat Abbas "Başlangıçta sistemlerimiz vardı, hastanelerimiz vardı. Sivil savunma ekipleri enkaz altında kalan insanları çıkarabiliyordu. Sonra tüm sistem çöktü." ifadelerini kullandı.
Abbas, ölü sayısını tahmin etmek için bakanlığın şu anda büyük ölçüde ölenlerin yakınlarının ifadeleri, saldırıların ardından çekilen videolar ve medya kuruluşlarının raporları gibi diğer bilgi kaynaklarına bel bağladığını söyledi.
Yerel sağlık yetkilileri, tanıklar ve Birleşmiş Milletler'e göre binlerce kişinin enkaz altında ve belirsiz mezarlarda gömülü olduğu tahmin edildiğinden, savaşın insan kaybına ilişkin gerçek tablonun ortaya çıkması uzun zaman alacak.
Bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentinde yaklaşmakta olan operasyon, ölü sayısını daha da artırma riski taşıyor.
Dünya Sağlık Örgütü Batı Şeria ve Gazze temsilcisi Rik Peeperkorn, bölgedeki sağlık yetkililerinin verdiği ölü sayısı için "Ne yazık ki güvenilir olduğunu düşünüyoruz. Ve nihayetinde bu rakamın olduğundan düşük çıkması da beni şaşırtmaz." dedi.
(...)
Savaşın ilk haftalarında Filistinli sağlık yetkilileri ölü sayılarını büyük ölçüde hastaneler tarafından derlenen ve elektronik ortamda paylaşılan verilere dayandırıyordu. Yıkım ve yerinden edilmenin boyutu o zamandan beri bunu çok daha zor hale getirdi.
Bölgedeki 36 hastaneden sadece 11'i yarı işlevsel durumda, altı sahra hastanesi de öyle. Çok az sayıda ambulans çalışır durumda ve yaralılara ulaşabiliyor. Sonuç olarak ölülerin, resmi kanallardan daha kolay rapor edilebilecekleri hastanelere götürülme olasılığı daha düşük.
Nisan ayı başında bakanlık, bölge sakinlerinin yakınlarının ölümünü resmi olarak bildirmelerine olanak tanıyan çevrimiçi bir form uygulamaya koydu. Bu ölümler savaşla ilgili bilinen ölümlerle karşılaştırılıyor.
Tüm ölümler bildirilemiyor. Gazze'de yaşayan 38 yaşındaki Mustafa Hamdan savaşta ailesinden beş kişiyi kaybetmiş, ancak hiçbirinin ölüm kaydı resmi olarak yapılmamış.
Acil durum hizmetlerinden sorumlu yerel bir otorite olan Filistin Sivil Savunması'nın bir çalışanı olan Hamdan, "Sağlık Bakanlığı'nın uygulamaya koyduğu formdan haberdarım, ancak aile üyelerimi ekleyebileceğim bir internet bağlantım yok." dedi.
Hamdan'ın görevi savaşın başlangıcından bu yana saldırılar sonrasında insanları enkaz altından çıkarmak. Aralık ayında bir hava saldırısı kurbanlarını kurtarma görevine katıldı. Oraya vardığında bunun kendi ailesinin evi olduğunu fark etti. Bina yanıyordu ama söndürmek için su bulunmuyordu. Hamdan'ın babası, iki erkek kardeşi ve bir baldızı hayatını kaybetti.
Enkazları kaldırmak için yeterli ağır makine bulunmuyor ve mevcut makineleri çalıştırmak için de yeterli yakıt da yok. Kurtarma görevlileri insanları çıkarmak için genellikle ellerini ya da balta ve kürek gibi basit aletleri kullanmak zorunda kalıyor. Hamdan, birini canlı kurtarma şansı olmadığında, cesetlerin genellikle geride bırakıldığını söyledi.
O ve meslektaşları enkaz altından kimliğini belirleyemedikleri onlarca ceset çıkardılar. "Savaştan sonra kimliklerinin tespit edilebilmesi için bu insanların yüzlerinin fotoğraflarını çektikten sonra gömmeyi tercih ettik." dedi.
New York Şehir Üniversitesi ve Oregon Eyalet Üniversitesi'nden uzaktan algılama uzmanlarının uydu verileri üzerinde yaptığı analize göre, savaşın başlamasından bu yana Gazze'deki binaların yaklaşık yüzde 57'si hasar gördü ya da yıkıldı.
Yıkım seviyesi özellikle yerleşim bölgesinin kuzey kesiminde yüksek. BM, şu ana kadar biriken molozların taşınmasının uzun yıllar ve yüz milyonlarca dolar alacağını söylüyor.
Sağlık Bakanlığı'nın resmi ölü sayısına dahil olan yaklaşık 10 bin 000 kişinin kimliği henüz tespit edilemedi. Kimliği tespit edilenlerin yaklaşık yüzde 40'ının yetişkin erkek, yüzde 20'sinin yetişkin kadın ve yüzde 32'sinin çocuk olduğu Gazze sağlık yetkilileri tarafından geçen hafta açıklandı. Geri kalanlar ise yaşlı erkek ve kadınlardan oluşuyor.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, ölü sayısını doğrulamak ve belgelemek için çalışıyor. Her bir ölümün teyit edilmesi için iki bilgi kaynağına ihtiyaç duyuluyor. Bunlar genellikle hastane ya da morgdan alınan bir belge ve aile üyelerinin ifadeleri.
OHCHR'nin Filistin topraklarındaki ofisinin başında bulunan Ajith Sunghay, özellikle savaş devam ettiği ve nüfusun çoğu yerinden edilmiş durumda olduğu için bu sürecin tamamlanmasının uzun zaman alacağını söylüyor.
Ölümlerin boyutu Gazze Şeridi'nin daha önce yaşadığı hiçbir şeye benzemiyor.
Sunghay bölgede 2008-2009 ve 2014 yıllarında yaşanan önceki çatışmalarda "rakamlar bugün gördüğümüzün yakınından bile geçmiyordu" dedi. BM, bu çatışmalarda Filistinlilerin resmi ölü sayılarını, doğruladıkları rakamlarla uyumlu ve bazen de daha düşük bulmuştu.
Sunghay, "Bu savaşın doğası gereği, rakamlar ne yazık ki bizi şaşırtmamalı" dedi.
Chicago'da yaşayan yoğun bakım doktoru Zaher Sahloul, Ocak ayında güneydeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi'nde iki hafta geçirdi. Bu İsrail'in kara harekatının en yoğun olduğu dönemdi.
Çatışmaların yoğunluğu nedeniyle acil müdahale ekipleri çoğu zaman şehirdeki yaralılara ulaşmaya bile çalışmıyordu. Çatışma bölgelerine tıp uzmanları gönderen ABD merkezli kâr amacı gütmeyen bir grup olan MedGlobal'in de başkanı olan Sahloul, savaşta yaralananların hastaneye sıklıkla yürüyerek, eşeklerin çektiği arabalarla ya da yakınları tarafından taşınarak geldiğini söyledi.
Sahloul, "Han Yunus'ta aktif çatışmalar olduğunda, insanlar kendilerini yıkıntılardan çıkarmak zorunda kalıyordu. Makine yoktu ve ortam molozları kaldırmak isteyen hiç kimse için güvenli değildi." dedi.
Sağlık çalışanlarının ölüleri kurtarmaya ve belgelemeye odaklanmak için çok az zamanı vardı:
"Öncelik yaralıları tedavi etmek ve yaşayanların yaşama şansı olduğundan emin olmaktı. Ölüler en son öncelikti."