İsrail'in Gazze'ye yönelik amansız bombardımanından önce, kuşatma altındaki bölgede Filistinlilerin temiz suya erişimi zaten kısıtlıydı. Durum daha da kötüleşmek üzere olabilir.
Çarşamba günü Wall Street Journal'da yer alan bir habere göre İsrail ordusu Gazze'de Hamas tarafından kullanılan tünellere deniz suyu pompalamaya başladı.
WSJ'nin ABD'li yetkililere dayandırdığı haberine göre İsrail geçen hafta Gazze'nin kuzeyindeki El Şati mülteci kampı yakınlarında en az beş büyük deniz suyu pompasının montajını tamamladı. Pompalar Akdeniz'den su çekebiliyor ve saatte binlerce metreküp su pompalayabiliyor.
Middle East Eye'dan Rayhan Uddin'in haberine göre, İsrailli yetkililerin, tünelleri birkaç hafta içinde sular altında bırakarak ağı dağıtmak ve Filistinli silahlı grupları zayıflatmak amacıyla bir plan üzerinde çalıştıkları bildiriliyor.
Su, diplomasi ve çatışma konularında uzman araştırmacılar Middle East Eye'a yaptıkları açıklamada tünellere su basmanın Gazze'nin zaten tahrip olmuş su kaynaklarının kirlenmesi ve ekinlerin zarar görmesi gibi ekolojik etkileri olacağını belirttiler.
Uzmanlardan birine göre bu etkiler uluslararası insancıl hukukun ihlali anlamına geliyor olabilir.
İsrail, gizli bilgi olarak nitelendirdiği sel planı hakkında resmi olarak herhangi bir ayrıntı vermedi. Bu nedenle denenen yöntemin süresi ve boyutu bilinmiyor.
Hollanda'daki Twente Üniversitesi'nden araştırmacı Juliane Schillinger MEE'ye yaptığı açıklamada, "Etkinin genel kapsamı ve büyüklüğü belirsiz olsa da, özellikle tünellerin daha önce hasar gördüğü bölgelerde, en azından bir miktar deniz suyunun toprağa sızmasını bekleyebiliriz" diyor.
Çatışma ve su yönetimi arasındaki etkileşim konusunda uzman olan Schillinger, sızıntının toprağın ve yeraltı sularının deniz suyuyla bölgesel olarak kirlenmesine yol açacağını söyledi.
Schillinger, "Burada sadece yüksek tuz içeriğine sahip sudan bahsetmediğimizi akılda tutmak önemlidir - Akdeniz kıyısı boyunca deniz suyu, Gazze'nin işlevsiz kanalizasyon sisteminden Akdeniz'e sürekli olarak boşaltılan arıtılmamış atık su ile de kirlenmektedir" dedi.
Tarıma verilen zarar
Kuşatma altındaki Gazze'nin tek su kaynağı olan kıyı akiferi, aşırı pompalama ve kanalizasyon nedeniyle halihazırda kirlenmiş durumda.
Su, İsrail tarafından kontrol edilen pompalar aracılığıyla bölgedeki Filistinlilere aralıklı olarak veriliyor. Ekim ayı başında mevcut çatışmanın başlamasıyla İsrail pompaları birkaç günlüğüne tamamen kapattı.
Gazze'deki evlerde kullanılan suyun yaklaşık yüzde 96'sı kirli ve insan tüketimine uygun değil. Sonuç olarak, şeritteki Filistinlilerin çoğu kontrolsüz özel su tankerlerine ve lisanssız tuzdan arındırma tesislerine güveniyor.
2021'de yapılan bir araştırmaya göre, bu tesislerden gelen su genellikle halen kirli. İsrail'in Gazze'ye açtığı savaş nedeniyle en az üç büyük tuzdan arındırma tesisi faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı.
London School of Economics'te çevre coğrafyası profesörü olan Michael Mason MEE'ye yaptığı açıklamada, "Gazze'deki suyun kalitesinin çok düşük olması, Filistinlilerin kendi su yönetimlerine karar vermeleri için anlamlı bir ortamın bulunmadığı bir durumun sonucudur" dedi.
Mason, bu yönetim eksikliğini "İsrail ablukasının, ekonomik kalkınmanın ve tekrarlayan silahlı çatışmaların sürekli ve engelleyici etkilerine" bağladı.
Mason, savaş sonrası su altyapısının yeniden inşası ihtimalinin akifere erişime bağlı olduğunu ve bunun da taşkın planlarıyla daha da tuzlanıp kirleneceğini sözlerine ekledi.
Mason, "Atık su altyapısına verilen zarar ve ayrım gözetmeksizin yapılan mühimmat kullanımından kaynaklanan ağır metal sızıntısı nedeniyle savaş akiferi şimdiden daha da bozdu" dedi.
Schillinger, Hamas'ın tünellerde zehirli maddeler depolaması durumunda, bu maddelerin toprağa ve yeraltı sularına karışmasıyla kirliliğin daha da artabileceğini belirtti.
Tünellere deniz suyu basmak, İsrail'in eylemleri nedeniyle uzun süredir tahrip olan Gazze tarımına da uzun vadeli zarar verecektir.
Mason, "Arazinin tarımsal kullanımı askeri saldırılar, işgal ve nüfusun yerinden edilmesinden ciddi şekilde etkilendi" dedi.
"Tarım sektörünün gelecekte bir şekilde yeniden canlandırılabileceğini varsayarsak, tuz yüklü yeraltı suyu ürün seçeneklerini büyük ölçüde kısıtlayacaktır."
Çevresel etkilere ek olarak, su basma planı, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenlediği saldırılar sırasında kaçırılan ve tünellerde tutuluyor olabilecek İsrailli esirlerin güvenliği konusunda da endişelere yol açtı.
Geçtiğimiz ay Hamas tarafından serbest bırakılan esirlerden bazıları yeraltı tünellerinde ya da saklandıkları yerlerde tutulduklarına dair ifadeler paylaşmıştı.
Uluslararası hukuk ihlali
Hamas'ı zayıflatmak için tünellere ilk kez su basılmıyor. Mısır 2013'te tünelleri lağım suyuyla, iki yıl sonra da deniz suyuyla doldurmuştu.
Kahire bunu Gazze'nin güneyi ile Sina yarımadası arasında yapıldığı iddia edilen silah, malzeme ve savaşçı kaçakçılığını önlemek için yaptığını öne sürmüştü.
Sekiz yıl önce tünellere su basılması, Gazze'de sivillerin ev ve işyerlerinin sular altında kalmasına, su kaynaklarının ve tarım arazilerinin zarar görmesine yol açmıştı.
İsrail, tünellerin Filistinli savaşçılar tarafından kullanılması nedeniyle tünellere su basmanın uluslararası hukuka göre askeri bir hedef olarak "orantılı" olduğunu savunacaktır.
Ancak Mason, çevreye uzun vadeli zarar veren eylemlerin hukuka aykırı olduğunu belirtti.
Mason, "Tünel ağının sürekli ve kapsamlı bir şekilde sular altında kalması, doğal çevreye yaygın, uzun vadeli ve ciddi zarar vermesi amaçlanan veya beklenen savaş araçlarını yasaklayan uluslararası insancıl hukuk normlarını ihlal edecektir" dedi.
Ayrıca Mason, "Akiferin sivil halkın su ihtiyacı için elzem olduğu ve halihazırda uzun vadeli çöküşün eşiğinde bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda, uluslararası insancıl hukukun böylesi bir ihlali daha da olası hale gelmektedir.” ifadelerini kullandı.
Middle East Eye, tünellere su basılmasının etkileri konusunda İsrail ordu yetkililerine ulaştı ancak haberin yayınlandığı tarihe kadar hiçbir yanıt alamadı.
Kaynak: Mepa News, Middle East Eye