Gazze'nin kuzeyi İsrail tarafından etnik temizliğe tabi tutuldu, okullar yakıldı ve erkekler kaçırıldı

Filistinliler, İsrail'in iki haftadan uzun bir süre önce gıda ve su kaynaklarını kestiği Gazze'nin kuzey kesimlerindeki durum hakkında dehşet verici hikayeler anlattılar.

Lubna Masarwa ve Maha Hussaini | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News

Görgü tanıklarının Middle East Eye'a (MEE) verdiği bilgiye göre, Gazze'nin kuzeyini etnik olarak temizlemeye yönelik İsrail operasyonları üçüncü haftasına yaklaşırken, İsrail askerleri Cebaliye ve civar bölgelerde okul okul dolaşarak silahsız, aç ve kuşatma altındaki Filistinli sivilleri sığındıkları yerlerden zorla çıkarıyor.

Ağır hava saldırıları ve topçu bombardımanı altında, İsrail kara kuvvetleri doğrudan ve sistematik olarak evlere ve yerinden edilmiş aileler tarafından sığınak olarak kullanılan binalara saldırıyor ve herkesi silah zoruyla dışarı atıyor.

BM okulları ve evleri de dahil olmak üzere binalar daha sonra İsrail askerleri tarafından insanların geri dönmesini engellemek için ya yerle bir ediliyor ya da yakılıyor.

Askerler daha sonra erkekleri kadınlardan ayırıyor, onları aşağılayıcı saha sorgulamalarına götürüyor ve daha sonra birçoğunu bilinmeyen yerlere kaçırıyor.

Kadınlar ve çocuklar Cebaliye mülteci kampının güneyine gitmeye zorlandı. Basında çıkan haberlere göre bazıları kaçarken bombalandı ve öldürüldü.

İsrail'in emirlerine uymayı reddedenlerin birçoğu Cebaliye'nin batısına Beyt Lahiye'ye giderken, diğerleri komşu Gazze şehir merkezine en yakın noktalara ulaştı.

Gazze'nin kuzeyinde yaşayan *Hasan, sivil savunma ekipleri ve sağlık görevlilerinin yaralıları kurtarması İsrail güçleri tarafından engellendiği için Cebaliye'de sokaklara saçılmış çok sayıda ceset gördüğünü söylüyor.

Hasan, “Bu bir soykırım. İnsanları aç bırakıyorlar, ablukaya alıyorlar. Cebaliye'de hala on binlerce insan var” diyor.

İsrail ordusu Gazze'nin kuzeyine yönelik son saldırısını 5 Ekim'de başlatmış ve burada yeniden yapılanan Hamas'ı "etkisizleştireceğini" iddia etmişti. O tarihten bu yana yüzlerce Filistinlinin öldürüldüğü ve on binlercesinin de yerlerinden edildiği bildiriliyor.

Yerel muhabirler, savaştan önce 1 milyondan fazla insanın yaşadığı kuzey Gazze'nin şu ana kadar neredeyse yarısının evlerinden çıkarıldığını tahmin ediyor ve geri kalanların da önümüzdeki günlerde benzer bir kaderle karşılaşabileceği uyarısında bulunuyor.

Saldırı, Gazze'yi ikiye bölen Netzarim Koridoru'nun kuzeyindeki bölgelerin, İsrail'in “kapalı askeri bölge” kurabilmesi için sakinlerinden boşaltılmasını öngören ve “Generallerin Planı” olarak adlandırılan tartışmalı bir önerinin İsrail hükümetine sunulmasının ardından başladı.

Önerinin öncülüğünü yapan emekli İsrailli general ve Ulusal Güvenlik Konseyi eski başkanı Giora Eiland, geçen ay planla ilgili olarak yayınlanan bir videoda “Bölgeyi terk edenlere yiyecek ve su verilecek” dedi.

Plana göre, kalmayı tercih eden herkes "Hamas mensubu" olarak kabul edilecek ve öldürülebilecek.

BM Filistinli mülteciler ajansı UNRWA, Gazze Şehri de dahil olmak üzere Gazze'nin kuzeyinde yaklaşık 400.000 kişinin kaldığını tahmin ediyor.

Öte yandan, kuşatma altındaki bölgeler zayıflatıcı bir kuşatma ve medya karartması altında kalmaya devam ederken, İsrail güçleri Filistinlileri etnik olarak temizleme planının bir parçası olarak açlık ve yetersiz beslenmeyi şiddetlendirmekle suçlanıyor.

Bölge sakinleri ve görgü tanıkları, Filistinlilerin yiyecek ve suya erişiminin engellendiğini ve İsrail güçlerinin evlerinden dışarı çıkmaya cesaret eden herkesi ayrım gözetmeksizin öldürdüğünü söylüyor.

Hasan, MEE'ye Cebaliye'deki birçok Filistinlinin hala evlerinde mahsur kaldığını, savaştan zarar gören kampın büyük bir kısmının önceki saldırılarda yerle bir edilmesinin ardından birden fazla ailenin aynı evde yaşamak zorunda kaldığını söyledi.

İsrail güçlerinin bölgedeki kuşatma taktiklerini yoğunlaştırdığını ve insanların evlerinin veya yerleşim alanlarının önüne özel olarak patlayıcı dolu variller yerleştirdiğini söyledi.

Hasan, “İsrail güçlerinin yaptığı şey, varili bir bölgeye yerleştirmek ve sonra geri çekilip daha sonra patlatmak” dedi.

"Patlamalar deprem benzeri sarsıntılara neden oluyor."

"Tüm bunlar [İsrail'in] bölge sakinlerini tahliye etme ve yerlerinden etme, bölgeyi temizleme planının bir parçası."

Cebaliye mülteci kampında mahsur kalan bir başka bölge sakini Yahya da MEE'ye insanların bitkin düştüğünü ve koşulların dayanılmaz olduğunu söyledi.

"Etrafımdaki tüm alan yıkılmış durumda. Evler, arabalar ve hatta insanlar. Çoğu yaralı. Her birinin kolunda, bacağında, kafasında ya da gözünde bir yara var"

Ancak o ve diğer binlerce bölge sakini durumu kabullenerek bölgeyi terk emeyeceklerini ifade ediyorlar.

Arka planda top sesleri yükselirken telefonda "Cebaliye'den sadece ölü bir beden olarak ayrılacağım, başka yolu yok" dedi.

"Ölümün her türlüsü"

Okullara ve evlere yönelik saldırıların yanı sıra İsrail güçleri Gazze'nin kuzeyinde kısmen faaliyette olan az sayıdaki hastaneyi de kuşatmış durumda.

Gazze Şehri sakinlerinden Ahmed Ebu Kamer, MEE'ye İsrail güçlerinin savaştan önce Gazze Şeridi'ndeki en büyük hastanelerden biri olan Endonezya Hastanesi'nin hemen yanına bir askeri üs ve bir sorgulama merkezi kurduğunu söyledi.

Bir haftadan uzun bir süre önce elektrik ve yakıt da dahil olmak üzere malzemelerin kesilmesinin ardından sağlık tesisinin şu anda tamamen hizmet dışı olduğunu da sözlerine ekledi.

İsrail güçleri ayrıca El Avde Hastanesi yakınlarında konuşlanmış durumda ve bu durum ambulansların giriş çıkışını engelliyor.

Ebu Kamer, “Hastane sadece içeride mahsur kalan vakalarla ilgileniyor” dedi.

Ancak en “kritik durum” Kemal Udvan Hastanesi'nde yaşanıyor.

Ebu Kamer, “[İçerideki arkadaşım] bana hastanenin çok kalabalık olduğunu ve şu anda iki ana binada 2.000'den fazla kişinin bulunduğunu söyledi” diye ekledi.

"Kimse dışarı çıkamıyor ya da içeri giremiyor. Hastane çevresindeki yaralılar yardım talep ettiğinde sağlık ekipleri büyük riskler alıyor, hatta artık şehitlerin cesetlerini yerde bırakıp sadece yaralıları kurtarmaya çalışıyorlar. Birkaç saatte bir İsrail'e ait bir insansız hava aracı hastanenin üzerinde uçarak herkese bölgeyi terk etmeleri için anons yapıyor ama durum felaket ve hastane çevresindeki bombardıman durmaksızın devam ediyor."

Kemal Udvan hastanesinde görev yapan Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) ortopedi cerrahı Dr. Muhammed Ubeyd, hastane içindeki durumu “felaket” olarak tanımladı.

Dr. Muhammed MSF'ye gönderdiği mesajında, sağlık ekiplerinin ölenlerin cesetlerine ulaşamadığını ve yaralıları kurtaramadığını söyledi.

"Yaralıları tedavi edecek imkanımız yok. Tıbbi personelimiz ya da cerrahi ekipmanımız yok"

"Kemal Udvan hastanesinde her tür ve çeşitte ölüm var. Topçu ateşi durmadı. Uçaklar durmadı. İnsansız hava araçları durmadı. Sağlık personeli tükenmiş durumda. Çok yorgunlar, birçoğu yaralı. Ailelerinden de çok sayıda yaralı var. Ne diyeceğimi bilemiyorum."

Bu arada sivil savunma ekipleri Gazze'nin kuzeyinden yardım isteyen telefonlar almaya devam ettiklerini ancak ambulansların yaralılara ulaşamadığını söylüyor.

MEE'ye konuşan sivil savunma sağlık görevlisi Mutaz Eyüb, “Her an yaralılarımız ve şehitlerimiz oluyor” dedi ve ekledi: “Yaralanan herkes ölene kadar kan kaybetmeye devam ediyor.”

Eyüb, Kemal Udvan Hastanesi dışında diğer tüm hastanelerin hizmet dışı olduğunu söyledi.

"Her an, her saniye ölü ve yaralılarla ilgilenmek zorunda kalıyoruz. İnsanlar ölülerini gömmek için mezarlıklara bile ulaşamıyor. Bu yüzden bazıları sokaklara ve yollara gömülüyor. Kuzeydeki durum çok ama çok feci."

"Ölüm kokusu her yerde"

Hasan MEE'ye İsrail güçlerinin saldırı sırasında BM depolarına da baskın düzenleyerek yiyecek çaldığını ve vahim durumu daha da kötüleştirmek amacıyla su ve kanalizasyon şebekelerini kasıtlı olarak hedef aldığını söyledi.

"Onlar [İsrail güçleri] özellikle su kaynaklarını veya sağlam kalmış su borularını hedef alıyorlar. Yani insanlar artık sadece açlıktan değil susuzluktan da ölüyor."

UNRWA Şefi Philippe Lazzarini, ajans çalışanlarının yerleşim bölgesinin kuzey kesimlerinde yiyecek, su ya da tıbbi ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını söyledi.

Lazzarini sosyal medya platformu X'te "Cesetler yollarda ya da enkaz yığınlarının altında kalmışken her yerde ölüm kokusu var" diye yazdı.

"İnsanlar sadece ölmeyi bekliyor. Kendilerini terk edilmiş, umutsuz ve yalnız hissediyorlar."

Geçtiğimiz hafta BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) girişimi tarafından hazırlanan bir raporda Gazze Şeridi'nin tamamında kıtlık riski bulunduğu uyarısında bulunulmuş ve “en kötü senaryonun gerçekleşebileceği” belirtilmişti.

IPC, insani yardımların ulaştırılmasının kısıtlanmaya devam etmesi halinde, gıda güvensizliği ve yetersiz beslenmeye ilişkin kaygı verici düzeylerin daha da artacağını belirtti.

İsrail hükümeti Gazze'de yetersiz beslenmeye yol açan koşulların var olduğunu reddederek gerekli yardımın İsrail'den Gazze'ye geçmesini sağlamak için uluslararası kuruluşlarla birlikte çalıştığını iddia ediyor.

Ancak İsrail'in kendi bakanlıklarının açıklamalarına göre, geçen ay Gazze'ye girmesine izin verilen gıda yardımının beşte birinden daha azı Ekim ayında Gazze'ye girdi.

IPC'ye göre Gazze Şeridi'nin tamamı 4. Aşama olarak sınıflandırılmıştır ve önemli bir müdahale yapılmadığı takdirde Eylül 2024 ile Ağustos 2025 arasında altı aylıktan beş yaşına kadar olan çocuklarda yaklaşık 60.000 akut yetersiz beslenme vakasının görülmesi bekleniyor.

Aç bırakma ve etnik temizlik planının uygulanması, ABD'nin İsrail'e desteğini arttırdığı bir döneme denk geliyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail'in geçtiğimiz Ekim ayında başlattığı savaştan bu yana bölgeye yaptığı 11. ziyaret için Pazartesi günü İsrail'e ayak basmıştı.

*İsrail güçlerinin saldırılarından korkulduğu için isim değiştirildi.

Kaynak: Mepa News

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.

Hak İhlalleri Haberleri