Pazar akşamı, Başkan Trump iki günlük başarılı Suudi Arabistan ziyaretini tamamlarken, Beyaz Saray çok nadir görülen bir basın açıklaması yayınladı. Açıklama doğrudan Trump'ın damadı ve baş müşaviri Jared Kushner'a atıf vardı:
"Başkanımız bizden, dünyanın hoşgörüsüzlük ve terörizme karşı birleşmesine yardım edecek bir seyahat planlamamızı istedi. Suudi Arabistan'da bu hedefe matuf büyük bir aşama kaydettik." Devamında da Trump'ın malum seyahatten sağladığı kazançları listelendi: "Başkan tarafından pazarlıkları yürütülen büyük çaplı bir savunma antlaşmasının imzalanması, radikalizmle mücadelede yeni bir zemin tesis edilmesine yardım etmek ve bölge ülkeleriyle terörle mücadelede iş birliğini temin etmek."
Basın bildirisinin muhteviyatı, dış seyahatlerden sonra üst kademedeki Beyaz Saray personelinin hazırladığı bildik şablondan çok farklı değildi. Son açıklamayı farklı kılansa üzerinde Kushner'in isminin olmasıydı. Geçen Ocak ayında Trump'ın baş danışmanı olduktan sonra çoğunlukla medyadan kaçındı. Mülakatlar vermedi, kalabalıklar önünde konuşmaktan da yine ekseriyetle uzak durdu.
Trump'ın ilki geçtiğimiz hafta sonu başlayıp bu hafta içi de devam edecek diplomatik gezilerinin organizasyonunda mevzuubahis deklarasyon Kushner'in oynadığı merkezi rolün bir deliliydi. Kushner, seyahatin Arabistan ayağına hususiyetle dahil olup iki ülke arasında imzalanan yüzlerce milyar dolarlık savunma antlaşmasının müzakerelerinde de yer aldı.
Trump, başkanlığının şimdiye kadar muhtemelen en kötü iki haftasından sonra Suudi Arabistan'a yıpranmış olarak geldi. Haberlerin akışını Washington'daki ahvalden Riyad'da terörizme karşı yaptığı konuşmaya çevirdiği için bu sabah Arabistan'ı daha iyi bir halde terk ediyor. Bu manevra sebebiyle övgülerin çoğu ihtimal ki Kushner'e gidecektir, her ne kadar bu süksede kendisi yalnız olmasa da... Trump'ın konuşmasında Ulusal Güvenlik danışmanı H.R. McMaster ve ekibinin de kayda değer tesiri vardı.
Seyahatin bir sonraki durağı İsrail ve Filistin ise Kushner'in bir diğer imtihanı olacak. Trump Beyaz Saray'da iş başı yapmadan hemen evvel, Ocak ayında damadını İsrail ve Filistin arasındaki "nihai anlaşmayı" pişirip kotarması için vazifelendireceğini bir kaç vesileyle beyan etmişti. Ne var ki Kushner Beyaz Saray'da mesaiye başladıktan sonu gelmeyen başka işlerle meşgul oldu ve malum "barış görüşmelerine" henüz bir türlü vakit ayırmadı.
Haaretz'e konuşan Beyaz Saray'daki kaynaklar, İsrail ve Filistin meselesi üzerinde mesai harcayan personelin ama bilhassa Kushner'in bazen bilgi veya analiz ricasında bulunan mektuplar aldığını söylüyor. "Bu ricalarda tutarlılık yok. Bir gün ekonomik bir mevzuyla alakalıyken bir kaç gün sonra geçmişteki müzakereler hakkında olabiliyor," diyor bir kaynak.
Kushner kamuoyu önünde İsrail-Filistin ihtilafına dair henüz ne bir beyanat verdi ne de bu yönde bir görüşmesi oldu. Hükümet içindemezkur mesele hususunda dizginler Trump'ın güvenilir ve sadık avukatı Jason Greenblatt'ın elinde. Kushner, Trump'ın Ortadoğulu liderlerle —Netanyahu ve Abbas dahil— gerçekleştirdiği zirvelere katıldı katılmasına lakin bu görüşmelerde bariz bir rol oynadığına dair gözle görülür bir delil belirmedi.
Trump hükümetinin mensuplarına tavsiyelerde bulunan ve isminin yazılmaması şartıyla Haaretz'e konuşan evvelki Ortadoğu müzakerecilerinden biri, "Jared'i bu kadar erken bir merhalede mahsus işe dahil etmemek anlaşılır bir şey. Jared bir yerden işe bir kere dahil olsun, herkese meselenin ciddileştiğini gösterecek," diyor. Bunun bir tahmin olup olmaması bir yana, Kushner'in daha faal olarak işe dahil olması, sırf başkanla olan şahsi yakınlığı yüzünden, Trump'ın barışa görüşmelerine ehemmiyet gösterdiği şeklinde değerlendirilecektir.
İsrail-Filistin anlaşmazlığında Kushner'in alacağı vaziyet ise gizemini koruyor. Ailesine ait vakıf İsrail'in uluslararası olarak tanınan sınırlarının dışında yer alan iskanlardaki projelere ve yardım kuruluşlarına bağışta bulunmuştu. Kushner'in babasının da geçmişte başbakan Netanyahu'ya yakın olduğu söyleniyor. Kushner, Trump'ın Amerikan-İsrail Halka İlişkiler Komitesi'nin 2016'daki konferansında yaptığı konuşmayı hazırlamasında yardımcı olmuştu. Konuşma, İsrail iskanlarına açıktan bir destek yahut bir Filistin devletinin kurulmasına da muhalefet içermemişti.
İsrail ve Filistin'e ziyaretleri, Kushner'in vitrine çıkıp mevzuubahis mesele hususundaki rolünü pekiştirmesi için harika bir fırsat olabilir. Ama bunun olması için, Trump'ın tartışmasız en yakın müşavirinin çok sıkışık bir programda zaman bulması gerekecek: ki Trump'ın Rusya'yla olan münasebetleri hakkındaki soruşturmaya kendisini de bitiştiren en son şayialar ve iddialar doğru çıkarsa daha da sıkışacak bir programdan bahsediyoruz.
Bir diğer merak edilen husus Netanyahu'nun Kushner'e nasıl muamele edeceği. Geçen Şubat'taki Beyaz Saray ziyaretinde Netanyahu gazeteciler ve kameralarla dolu bir salonda Kushner'e şaka yollu birbirlerini ne kadar uzun zamandır tanıdıklarını söylemesinin problem olup olmayacağını sordu. Arkadaşça bir takılmaydı ama muhtemelen Netanyahu emektar, tecrübeli ve muteber bir barış müzakerecisiyle ayın şekilde konuşmazdı. Bu sahne Kushner'in genç yaşını (1981 doğumlu) ve diplomatik tecrübesizliğini vurgulamış oldu.
Kushner, nadiren gördüğümüz Pazar günkü basın açıklamasını Suudi tarafına, gösterdikleri misafirperverlik için teşekkür ederek ve "başkan Trump'ın bu gezideki tutkulu hedeflerini" neticelendirmeyi dört gözle beklediğini belirterek tamamladı. Air Force One İsrail'e yol aldığı şu dakikalarda, malum hedeflerin gerçekleştirilmesinde Kushner'in şahsi rolü ne olacak öğreneceğiz.
Kaynak: haaretz.com
Dünya Bülteni için tercüme eden: Mustafa Doğan
“Fikir-Yorum” kategorisinde yayımlanan makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.