1850 yılında Osmanlı yönetimi tarafından kurulan Halepçe, 30 yıl öncesine kadar kadar sadece bilmek zorunda olanların bildiği bir sınır kasabasıydı. 1988 yılında geride sayısı bugün bile tam olarak bilinmeyen ama en az 5 bin olduğu tahmin edilen ölü, binlerce yaralı ve kapanması mümkün olmayan yaralar açtı. Katliamdan sonra viraneye dönen kasaba, yıllar içinde toparlanmaya başladı.
Halepçe katliamının ardından kasabayı terk edenler için, Saddam yönetimi tarafından 'Saddam'ın Halepçesi' adıyla yeni bir kasaba kuruldu. Kasaba varlığını koruyor. Halk arasında bu isim yerine 'yeni Halepçe' adı kullanılyor. Ancak yönetim merkezi ve hareketlilik 'Şehit Halepçe' adını verdikleri eski kasabada.
Nüfus azaldı
Başka yerlere göç edenlerden 42 bini geri geldi. Ancak toplam nüfus hiçbir zaman eski sayıya ulaşamadı. Olaydan sonra İran’a göç eden 20 bin Halepçeli geri dönmedi. Saldırıdan önce sadece kasaba merkezinde 76 bin kişi yaşıyordu. Şimdi ise kent nüfusu 62 bin. Kırsal nüfusla beraber 1988'de Halepçe'de 170 bin kişi vardı, şu anda nüfus yaklaşık 117 bin. Nüfus 53 bin daha az. 70’i çocuk 200 kişi hâlâ kayıp.
Geçen 30 yılda yapılan düzenlemelerle kasaba alanı 14 kilometrekareden, 32 kilometrekareye çıktı. Daha çok memur kenti haline gelen Halepçe'nin ekonomisi canlandı. Kasabanın önemli gelir kaynakları arasında memur maaşları önemli yere sahip. Tarım ve hayvancılık, eskisi gibi olmasa da canlanmış. Kent merkezinde de canlı bir ticari hayat görmek mümkün. Halepçelilerin en önemli ticaret kapısı İran.Yeni model araçları, teknoloji mağazaları, geniş yollarıyla Halepçe yeni bir çehreye kavuşmuş. Dışarıdan güzel görünse de, 30 yıl önce yaşananların acısı taze. Katliamdan yaralı kurtulanlardan hâlâ tedavisi devam edenler var ve bazen ölüm haberleri geliyor. Katliamın tüm izlerini Halepçe anıtı ve müzesinde görmek mümkün. Kentin bir yanında katliamın sessiz tanıkları olan binlerce kişinin gömüldüğü toplu mezarlar, diğer yanında ise her şeye rağmen hayata tutunmaya çalışan Halepçeliler.
Irak risk altında
“Kimyasal silahın atom bombasından ya da radyasyondan farkı yok.”
Bu tespit, daha önce Süleymaniye Üniversitesi’nde görev yapan Kürdistan Özerk Bölgesi eski milletvekili Doç. Dr. Fuad Ahmed Baban’a ait. Halepçe ile ilgili 3 büyük araştırmada görev alan Baban, hastalıklarda artış olduğunu söylüyor.
Halepçe’de ve çevresindeki 281 köyde yapılan ilk araştırmada, özürlü doğum, göz ve deri hastalıkları, solunum yolu hastalığı ve nörolojik hastalıklarda artış gözlendi. Baban’a göre olaydan 10 yıl sonra, daha önce bölgede görülmeyen kolon kanserinden ölümler yaşandı. 2005 yılında bölgedeki 1310 aile üzerinde yapılan son araştırmanın sonuçlarında da bazı hastalıkların oranı yüzde 73’e kadar çıktı. Araştırmanın sonunda hazırlanan raporda, evlerin bile risk taşıdığı vurgulandı.
Baban’a göre ise risk sadece Halepçe’yle sınırlı değil. En büyük riskin, saldırının meydana geldiği dönemde ölenlerin elbiseleriyle gömülmesi olduğuna dikkat çeken Baban, "Bana göre onlar şimdi kimyasal bombaya dönüştü. Bu bölgelerde kimyasal silahların etkileriyle ilgili araştırmalar yapılmalı, araştırmalar yapılıyor ama yerüstünde yapılıyor, yeraltında yapılmıyor. Toprağın derinliklerinden örnekler alınarak incelenmeli" dedi.
Kirlenen yeraltı suları nedeniyle Irak’ın diğer bölgelerinin de risk altında olduğunu savunan Baban, "Kimyasal artıklar parçalandı, Irak’ın başka bölgelerinde de, nehirlerle taşınan bu kimyasalları görürsek şaşırmayız" diye konuştu.
Baban, Baas rejimine kimyasal madde satan 200’e yakın firma tespit edildiğini belirterek, bu firmaların araştırmaları engellediğini belirtti.