Uluslararası Af Örgütü Başkanı sekreteri David Griffiths, yayınlanan insan hakları raporunu değerlendirdi. 2016/17 yıllık raporu 36 ülkenin mültecileri zorla geri göndererek uluslararası hukuku ihlal ettiğini belgeliyor. Rapora göre, 2016’da: Mültecileri geri göndererek uluslararası hukuku ihlal eden ülke sayısı 36, savaş suçu işleyen ülke sayısı 26, barışçıl insan hakları aktivistlerinin öldürüldüğü ülke sayısı 22.
Euronews'e konuşan Griffiths sorulara şu şekilde cevap verdi.
Mark Davis, Euronews : “_Uluslararası Af Örgütü dünya genelinde insan haklarının ne durumda olduğunu gözlemlemek için hazırladığı yıllık raporunda insani örnek açısından lider bir ülke olmadığını ve “Avrupa’nın daha fazla parçalanmış ve tehlikeli bir yapıya dönüştüğüne” dikkat çekiyor.
Bu rapor hakkında daha detaylı bilgi için Af Örgütü’nden David Griffiths’e bağlanıyoruz. Sizin kurumunuz tarafından bakılınca Avrupa Birliği ve Birlik’teki hükümetler nerede yanlış yapıyor?_”
David Griffiths: “Dünya genelinde 36 ülke kendilerine sığınan göçmenleri şiddet ve zulme maruz kalacakları yerlere geri gönderdi.
Özellikle Avrupa, 5 binden fazla kişinin Akdeniz’de boğulduğu bir sene, sığınma hakkının temelini sarstı. Hepsi bununla da sınırlı değil.
ABD’de yeni başkan Donald Trump tarafından seçim kampanyaları boyunca kullanılan tehlikeli söylemlerin 2017’de eylemlere dönüştüğünü de fark ettik.
Filipinler’de Başkan Duterte tarafından başlatılan sözde uyuşturucuya karşı mücadelenin 7 bin kişinin ölümüyle sonuçlandığına da şahit olduk.”
“Söz konusu rapor 2016 yılını ilgilendiriyor. Uluslararası Af Örgütü’ne göre Avrupa ve dünyanın diğer yerlerindeki bu başarısız politikalar yeni mi yoksa daha eskiye mi dayanıyor?”
David Griffiths: “2016’da dünya genelinde adeta şeytanlaşmış bir siyasete şahit olduk. Bu yeni bir şey değil. Af Örgütü başta olmak üzere bir çok kurum 30’lu yıllarla bir benzerlik olduğu kanısında. Korkunç sonuçlara katlanmak zorunda olduğumuz durumları daha önce de yaşadık. Kabul etmemiz gerekiyor ki tehlikeli bir gidişat söz konusu. Şu anda dünyanın geleceğini berbat şekilde göstermek tehlikeli şekilde çok kolay, ve ayrıca bazı insanların diğerlerinden daha az insan göründüğü noktaya ulaşma tehlikesi içindeyiz.”
“Bir çok Avrupalıya göre göç politikasındaki esneklik sığınmacı haklarını yerle bir etti ve terör tehdidini doğurdu. Sizce bu korkular yerli mi?”
David Griffiths: “Avrupa’nın göçmenlere yönelik siyasetini hep birlikte gördük. Göçmenleri soğuk bir şekilde itti ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan göç kriziyle yürürlüğe giren sığınma haklarını yok saydı. İnsanların şunu kabul etmesi gerek: Bu sığınmacıları Avrupalı yetkililerin onları geri gönderdikleri gerekçeyle, tehditle karşı karşıya bırakıyorlar. Zira asıl mağdur olan onlar.
“Farklı bir açıdan bakarsak ve olaylara olumlu bir yön vermeye çalışırsak, insan haklarını savunma konusunda örnek alınması gereken ülke hangisi olur?”
David Griffiths : “2016 yılında dünyanın farklı yerlerinden güzel haberler de aldık. Yetkililer hayal kırıklığına uğratınca, başarısız olunca, halk ayaklanıyor. Akdeniz kıyılarında halkın cömertliğine şahit olduk. Mültecileri sudan çıkarttıklarını, evlerini açtıklarını, yardım ellerini uzattıklarını ve Avrupa genelinde seyahat ederek gönüllü olarak çalıştıklarını gördük. Halk yetkililerin bu baskıcı politikalarını istemiyor. Bu açıdan halkın ayaklanması, yetkililerinden hesap sorması ve şeytani politikalarının önünü kesmesi çok önemli. Ancak her zaman göründüğü kadar kolay değil.”