Dünya çapındaki Gazze protestolarında Filistin bayrağının göndere çekilmesi, İsrail yanlıları tarafından "Hamas'a destek gösterisi" olarak suçlanarak eleştirilmeye çalışılıyor.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana saldırıları altında olan Filistinlilere dünya çapında verilen destek dalgasına rağmen, karşıt fikirliler Filistinlilerin gösterilerini 2007'den bu yana Gazze Şeridi'ni yöneten Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas ile bir tutuyor.
Hamas'ın 7 Ekim saldırılarından önce Filistin bayrağına yapılan saldırılar da buna dahildir, ancak ABD'de ve dünya çapında patlak veren Gazze yanlısı öğrenci gösterileri dalgasıyla birlikte bu saldırılar daha da yoğunlaşmıştır.
28 Nisan'da Harvard Üniversitesi'nde Filistin yanlısı öğrenci protestocuların üniversitenin John Harvard heykeli üzerinde asılı Amerikan bayrağını Filistin bayrağıyla değiştirdiklerini gösteren videolar dolaşıma girdi.
İsrail destekçileri, Hamas ile doğrudan bir bağlantısı olmamasına rağmen Filistin bayrağının asılmasını "Hamas yanlısı bir hareket" olarak nitelendirdi.
Hamas bayrağı ve Filistin bayrağı
Filistin bayrağı, 1916-1918 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Arap İsyanı sırasında pan-Arabizmin sembolü olarak bir asır öncesine dayanıyor.
Birinci Dünya Savaşı sırasında bölgedeki Araplar, birleşik ve bağımsız bir Arap devletinin kurulacağı umuduyla yüzyıllardır Orta Doğu'nun büyük bölümünü yöneten Osmanlı Devleti'ne karşı bir araya geldi.
Filistin Uluslararası İlişkiler Akademik Topluluğu'na göre Araplar, Mekke hükümdarı ve isyanın lideri Hüseyin bin Ali tarafından tasarlanan bir bayrak etrafında toplandı.
Üçgen ve üç şeridin her birinin farklı Arap hanedanlarını temsil etmesi amaçlanmıştı.
Ancak şeritlerin sırası daha sonra 1948'de, kısa ömürlü "Tüm Filistin Hükümeti "nin kurulmasının ardından en son siyasi varlığı temsil edecek şekilde değiştirildi.
Siyah, beyaz ve yeşilden oluşan üç şeridin yanı sıra kırmızı bir üçgenin de kullanıldığı bu bayrak o zamandan beri Filistin bayrağı olarak bilinmekte ve 1964 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından kendi bayrağı olarak kabul edilmiştir.
Bu arada, İslami Sünni kimliğine referansla, Hamas bayrağı yeşil bir arka plan ve "Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah'ın elçisidir" şeklinde tercüme edilebilecek beyaz bir Kelime-i Tevhid yazısı içermektedir.
Ancak Hamas siyasi ofisinin bunun yerine beyaz üzerinde hareketin logosunun bulunduğu bir bayrak kullanıyor ve bu bayrak çoğunlukla Filistin bayrağı ile yan yana duruyor.
Son dönemde yaptığı açıklamalarla tüm dünyanın tanıdığı Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde'nin de bir kolunda Filistin bayrağının olduğu rahatlıkla görülebilir.
Hamas, İsrail, Avrupa Birliği, ABD ve İngiltere tarafından "terörist grup" olarak tanımlanırken, işgal altındaki Filistin topraklarında iki büyük siyasi partiden biridir.
Grup, kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde iki milyondan fazla Filistinliyi yönetirken, Filistin Yönetimi de işgal altındaki Batı Şeria'yı yönetiyor.
Hamas ve Filistin bayrağının karıştırılmasına yönelik eleştiriler
Irk İlişkileri Enstitüsü'ne göre, Gazze savaşının ilk ayında, örgüt Batı'da Filistin bayrağına ve Filistin yanlısı sloganlara yönelik baskıların arttığı "Filistin karşıtlığında" bir artış olduğunu açıkladı.
Örneğin İngiltere'de eski İçişleri Bakanı Suella Braverman Filistin bayrağı sallamanın suç sayılması çağrısında bulunurken, Başbakan Rishi Sunak Hamas destekçilerinin "hesap vereceği" uyarısında bulundu.
'Nehirden Denize' sloganı da İsrail yanlılarının hedefi olmuştur.
Uluslararası Af Örgütü gibi insan hakları örgütleri o zamandan bu yana ifade özgürlüğüne saygı gösterilmesi ve Filistin bayrağı ya da kefiye gibi yasallaşmış sembollerin yanı sıra protestolar sırasında Filistinlilerle dayanışma sloganlarına da saygı gösterilmesi çağrılarını yineledi.
Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Heba Morayef geçen yıl yaptığı açıklamada "Filistin halkının kimliğini silmeye yönelik bu korkunç girişim, yetkililerin Filistinlilere yönelik ırkçılık ve ayrımcılığı meşrulaştırmak için uygulamaya koyduğu bir dizi tedbirin sonuncusudur" dedi.
Açıklamada, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'ne taraf olan ülkelerin "herkes için ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma haklarını" taahhüt ettikleri vurgulandı.
Kaynak: Mepa News, The New Arab