Harris'in Gazze'de Filistinlilerin çektiği acılara ilişkin zayıf 'endişe' ifadeleri, Tel Aviv'e verdiği 'sarsılmaz' desteğin yanında sönük kalıyor.
Başkan Joe Biden'ın büyük baskılar altında çekilerek görevi Başkan Yardımcısı Kamala Harris'e devretmesinden önce, ABD başkanlık yarışı, soykırıma aktif olarak katıldığını itiraf eden bir Siyonist ile adaylık için yarışan bir şarlatan, hüküm giymiş bir suçlu, fırsatçı ve faşistin karşı karşıya gelmesiyle gerçekten sefil bir görünüm sergiliyordu.
Bu, en ateşli Amerikan liberalleri için bile üzücü bir durumdu. Harris'in görevi devralması ve aksi takdirde kasvetli geçecek bir seçime biraz coşku katmasıyla nihayet rahat bir nefes aldılar.
Bir gecede başkanlık adaylığı için milyonlarca dolar aktı ve Oval Ofis'te Hint ve Karayip kökenli bir kadının oturma ihtimali ülkenin can çekişen siyasetine enerji verdi.
Yerel anlamda, liberal Amerikalılar için Harris, rakibi eski Başkan Donald Trump'tan fersah fersah önde. Trump'ın sunabileceği şey, geçmişteki hile, aldatma, ırkçılık ve yabancı düşmanı beyaz üstünlüğü sicilinden başka bir şey değil.
Derken İsrail Başbakanı savaş suçlusu Binyamin Netanyahu'nun ABD Kongresi'nde yaptığı rezil ve kaba konuşmalarından biriyle büyük sınav gerçekleşti. Çok sayıda Kongre üyesi bu şatafatlı gösteriyi izlemedi. AIPAC'ın milyonları bile bu adama saygın bir dinleyici kitlesi satın alamıyor.
Harris, Netanyahu bu gösteriyi sahnelediğinde ona ev sahipliği yapmayı tercih etmedi ve Washington'dan ayrılmak için bir bahane buldu. Ancak İsrailli savaş çığırtkanı ile görüşmekten tamamen kaçınamadı. Görüşmelerinin ardından, Gazze'de bir soykırım gerçekleştirirken bile ABD'nin İsrail'e verdiği desteğin ne kadar "sağlam" ve sonsuz olduğunu övdü.
Ardından Harris'in Filistinlilere sempatisini ifade eden ve onların topyekun katledilmesine sessiz kalmayacağına yemin eden kasvetli bir ton takındığı bir an geldi. Bu kasvetli ortamda böyle bir açıklama bir umut işareti olarak görülebilirdi. Ama öyle olmadı.
Hiç yoktan beter
Bunun tek nedeni Harris'in Demokrat Parti içindeki sol kanadın durumun tamamen farkında olması ve onlara hitap etmesi gerektiğinin bilincinde olması değil. Aynı zamanda çok daha sinsi bir şeyden kaynaklanıyor.
Harris Gazze'deki insani felaketten duyduğu endişeyi dile getirdi. İsrail'in Filistinlilere yönelik gece gündüz devam eden soykırımının üzerinden on ay geçmişken, bu pek de söylenecek bir şey değildi. Ancak yine de söylediklerinin ima ettiği şeyler daha da kötü.
İfadenin tamamı şu şekilde:
"Başbakan'a ayrıca, çok sayıda masum sivilin ölümü de dahil olmak üzere Gazze'de yaşanan insani acıların boyutuna ilişkin ciddi endişelerimi ifade ettim. Ayrıca 2 milyondan fazla insanın yüksek düzeyde gıda güvensizliği ve yarım milyon insanın da felaket düzeyinde şiddetli gıda güvensizliği ile karşı karşıya olduğu Gazze'deki vahim insani durumdan duyduğum ciddi endişeyi de açıkça ifade ettim."
Gazze'de son dokuz ayda yaşananlar, ölü çocukların ve güvenlik için kaçan, bazen ikinci, üçüncü veya dördüncü kez yerlerinden edilen çaresiz, aç insanların görüntüleri çok yıkıcı. Bu trajediler karşısında gözlerimizi kaçıramayız. Yaşanan acılara karşı hissizleşmemize izin veremeyiz. Ve ben sessiz kalmayacağım."
Kısacası, kendi gözetiminde Filistinlilere uygulanan soykırımın insani maliyeti konusunda "ciddi endişeleri" var. Bu endişe, Harris'in Filistinlilerin acımasız işgalcilerine karşı savaşmak ve vatanlarını geri almak için verdikleri mücadelede yaptıkları fedakarlıkları daha az önemseyebileceğini göstermez. Aksine, Harris'in ifadeleri Filistin ulusal kurtuluş hareketini insani yardım kuruluşları tarafından ele alınması gereken insani bir krize indirgiyor.
Harris'in İsrail konusundaki tutumu Biden'ın, ondan önce Trump'ın ve ondan önce de Barack Obama'nınkiyle aynı: "Sağlam destek" ve İsrail'e "sarsılmaz bir bağlılık".
Bu ne anlama geliyor? Soykırımcı Siyonizm'e kesintisiz askeri yardım ve kesintisiz diplomatik destek Gazze'de ve Filistin'in başka yerlerinde artık tam anlamıyla yürürlükte. Filistinlilerin, vatanlarının katilce gasp edilmesine karşı direnişlerinin meşruiyetinin bir santimini bile kabul etmeyi reddeden Harris, iki devletli kuruntunun faydasız sloganını tekrarlamaktadır.
Harris ile selefleri arasında zerre kadar fark yoktur. Filistinlilerin çektiği acılara yönelik zayıf sempati ifadeleri hiçbir şey söylememekten bile daha kötüdür.
Kötüye gidiş
Biden yönetimi 10 ay boyunca İsrail'e Filistinlileri katletmesi için ölümcül silahlar sağlamak üzere Kongre'yi bile bypass etti. Harris bu kararlara taraf değil miydi? Nasıl olur da Filistin'deki soykırıma yardım eder ve kolaylaştırır ve sonra da seçim kampanyası sırasında, en başta kendisinin sebep olduğu acılar konusunda "ciddi endişeleri" olduğunu söyler?
Samimiyetini sorgulamıyorum, sadece ulusal kurtuluş hareketini depolitize etmenin bir aracı olarak "insani" kaygılara yapılan sinsi dönüşe dikkat çekiyorum.
Harris, baş savaş suçlusuyla görüştükten sonra bu suçlar karşısında dehşete düştüğünü söylüyor. Ne olmuş yani? Bu, ülkesinin soykırımcı Siyonizm'e olan "demir gibi" bağlılığını bir nebze olsun gözden geçirmesi anlamına nasıl geliyor?
Ayrıca şunu söyledi: İsrail devletinin varlığına sarsılmaz bir bağlılık duydum.
Bunu bu gezegenin herhangi bir yerindeki başka bir devlet için söylediğini hayal edebiliyor musunuz? Arjantin, Meksika, Fas, Hindistan, İran, Mısır, Türkiye, Fransa ya da Finlandiya hakkında mesela?
Neden tüm bu ABD yetkilileri İsrail'in "varlığına" olan bağlılıklarını vurgulayıp duruyorlar? Çünkü İsrail'in başka bir halkın çalınmış vatanı üzerine kurulduğunu biliyorlar. Dolayısıyla Batı'da, yerleşimci kolonisine yönelik tüm bu destek ifadeleriyle açıkça çelişen bir endişe var.
Bu arada New York Times, Harris'in uslu durmasını ve Filistinlilerin çektiği acılara yönelik sempati ifadelerinde aşırıya kaçmamasını sağlamak için harekete geçti. Aslında liberal emperyalizmin tüm rejimi Filistin sorununu insani bir krize dönüştürmek için aktif olarak çalışıyor, ancak bu tuzağa asla düşmemeliyiz. "İki devletli çözüm" de benzer şekilde, Siyonistlerin Filistin'i parça parça çalmaya devam ederken bir serap olarak tasarladıkları uğursuz bir yanılsamadır.
Amerikan siyasi ortamı, bir yanda yurt dışında haydut emperyalizm ve yurt içinde militan faşizm, diğer yanda ise yurt dışında liberal emperyalizm ve yurt içinde yarı aklı başında iç politikalar arasında sıkışmış durumda. Milyonlarca Amerikalı, rakibi ırkçı şarlatan Trump'ın yeniden göreve gelmesini engellemek için gidip Harris'e oy vermeye hazır.
Ancak konu şu anda birçok cephede savaş halinde olan yerleşimci kolonisine geldiğinde Harris farklı hiçbir şey yapmayacaktır. Kesinlikle sıfır, sıfır. İsrail'i sonuna kadar silahlandırmaya ve zulmünü kolaylaştırmaya devam edecektir. Bu arada dünyanın geri kalanı uyanık kalmalı ve Filistin halkının nehirden denize vatanlarını özgürleştirmek için verdikleri kahramanca mücadelelere ve muazzam fedakarlıklara odaklanmalıdır.
Middle East Eye'da yayınlanan bu değerlendirme Mepa News okurları için Türkçeleştirilmiştir. Değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.