1980'li yıllarda döviz alım satımının dönemin Turgut Özal hükümetince serbest bırakılmasından bu yana dolar, yatırımcıların Türkiye'deki enflasyon karşısında birikimlerinin erimemesi amacıyla paralarını yatırmayı tercih ettiği seçeneklerden biri olarak ön plana çıkıyor.
Genellikle doların reel değerinin git gide arttığı zannedilse de aslında dolar ABD'deki enflasyon oranlarına bağlı olarak reel değerini yıldan yıla yavaş ama devamlı bir süreçte yitiriyor.
Dolardaki değer kaybını hesaplama amacıyla oluşturulan "dolar deflator" programları ile yapılan hesaplar geçmiş yıllardan bugüne dolardaki reel değer kaybını ortaya koyuyor.
Örneğin bu hesaplamalara göre 2021'deki 100 doların değeri:
2015'teki 90,52 doların,
2010'daki 83,16 doların,
2000'deki 67,56 doların,
1987'deki 49,36 doların,
1970'deki 18,76 doların,
1950'deki 11,33 doların,
1930'daki 7,86 doların değerine eşit.
Türkiye'de doların yükselmesinin, değer kazanıyor zannedilmesinin ana nedeni ise Türkiye'deki enflasyonun ABD'deki enflasyondan çok daha yüksek olmasından kaynaklı bağıl hız formülünden.
ABD'de yıllardır yıllık enflasyon oranı yaklaşık %2 seviyelerinde seyrederken Türkiye'de çok daha yüksek olması, aslında reel değerini yıldan yıla kaybeden doların Türk lirası karşısında değer kazandığından değerleniyor gibi görünmesine yol açıyor.
ABD'de 2021'de birden yükselerek %5'in üzerine çıkan yıllık enflasyonun doların reel değer kaybını daha hızlandıracağı belirtiliyor.
Kaynak: Mepa News