Hindistan’ın tarım politikalarına yönelik Batılı müdahale, çiftçileri ülkedeki küçük ölçekli tarımı bitirmek ve onları perişan etmekle tehdit etmektedir.
Başbakan Narendra Modi, bir yıldan fazladır devam eden çiftçi protestolarının ardından 19 Kasım’da daha önce yürürlüğe giren tartışmalı üç tarım yasasını geri çekti. Bu yasal uygulamalar ile çiftçilerin aldığı devlet desteklerinin ve tarım ürünlerinin fiyatlarının düzenlenmesini sağlayan sistemlerin kaldırılması amaçlanmıştı.
Tarım sektörünü sözde “modernize etmek” üzere tasarlanan bu politikalar yürürlükte kalsaydı devletten gelen mali desteğe adeta hayatta kalmak için muhtaç olan milyonlarca insan, eşitsizliklerle dolu bir ortamda faaliyet gösteren özel sektör ve uluslararası şirketlerin insafına terk edilecekti.
Batılı ülkelerin istekleriyle hazırlanan yasalar
Bu habis yasalar, kendi kapitalist çıkarları için Hintli çiftçileri fakirliğe mahkûm etmeye dünden razı olan Batılı ülkelerin istekleri doğrultusunda hazırlanmıştır. Hindistan hükümeti bunun engellenmesi adına, çiftçilerin geçim kaynaklarını idame ettirecek politikaları benimsemeli ve Batıdan gelen bu uğursuz tasarımları reddetmelidir.
Şu anlık her ne kadar devletin eli gidişatı değiştirmeye zorlanmış olsa da Hindistan halihazırda aralarında fakirlik krizi ve insanları intihara sürükleyen borç batağı gibi meselelerinde bulunduğu birçok zorlukla karşı karşıyadır. Bugün hala bir çiftçinin asgari olarak ne kadar kazanacağı ile alakalı bir devlet düzenlemesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Verilmeye devam edilen devlet destekleri çiftçilerin kafalarını suyun üstünde tutmalarına yardım ediyor ancak hala ürünlerin satıldığı düşük fiyatlara nazaran çok yüksek olan üretim maliyetleri nedeniyle bu insanların kar elde etmesi çoğu zaman imkansızdır. Bu yüzden çiftçiler, devletin yasal düzenlemelerle tarım ürünlerinin gerçek maliyet meblağının altında satılmasını yasaklayarak kendilerine münasip miktarda bir kâr payı garanti edilmesini talep etmektedir.
Bu hususta uygulanabilecek çözüm yollarından birisi de Hindistan hükümetinin, halihazırda ülkenin bazı eyaletlerinde yürürlükte olan taban destek fiyatı uygulamasını tüm ülkede geçerli olacak şekilde yeniden düzenlemesi olabilir. Hintli çiftçiler de bu uygulamanın zorunlu hale getirilerek tarım ürünlerinin fiyatının belirlenmesinde kullanılacak formülün küçük çaplı çiftçilerin faaliyetlerinin devamını sağlayacak ve ürünlerin halka uygun fiyattan ulaşmasını mümkün kılacak nitelikte olmasını talep etmektedir.
Modi'nin tutumu
Peki Hindistan başbakanını gerekli adımları atarak taban destek fiyatı uygulamasını hayata geçirmekten alıkoyan nedir? Herkesin çok iyi bildiği üzere Hintli büyük şirketlere olan yakınlığı ve piyasalarda tekel oluşturulmasına verdiği desteğin haricinde Modi, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ile Kanada, ABD ve Avustralya gibi ülkelerden de baskı görmektedir.
Bu Batılı devletler uzun yıllardır tarım sektöründeki devlet yardımlarının DTÖ üzerinden yürürlüğe alınacak yeni önlemlerle kaldırılması için Hindistan’a baskı uygulamaktadır. ABD tarafından 2018’de yapılan açıklamada Hindistan, buğday ve çeltik için belirlenen taban destek fiyatını eksik beyan etmekle suçlandı. 2019’da ise hem Kanada hem de ABD saldırgan bir biçimde Hindistan’daki taban destek fiyatının yüksek olmasına itiraz ederken Avustralya da özellikle şeker kamışına verilen devlet desteğini eleştirerek bu konunda resmi bir şikâyette bulundu. Kanada ile ittifak eden Paraguay da yaklaşık iki sene önce Hindistan’ı devlet desteğini belirlenen seviyelerden yüksekte tutmakla suçladı.
DTÖ, serbest pazar ekonomisini teşvik etmek ve ‘pazardaki dalgalanmaları’ engellemek için buna sebebiyet veren devlet desteği programlarını kısıtlamak amacıyla hem ülkelerdeki tarım üretimi miktarı hem de ülkeler arasındaki tarım ürünleri ticaretine yönelik düzenlemeler uygulamaktadır. Bu düzenlemeler, söz konusu tarım ürünlerine verilen devlet desteğinin gelişmiş ülkelerde üretim değerinin %5’i, gelişmekte olan ülkeler içinde ise %10’u kadar olmasına müsaade etmektedir.
Hindistan’daki ortalama bir çiftliğin 0.8 hektar büyüklüğünde olduğu göz önüne alındığında, DTÖ’nün izin verdiği %10’luk destek bir ailenin hayatta kalabilmesi için dahi yeterli değildir. Bu nedenle, Hindistan’daki birçok eyalet kendi sınırları içinde üretilen tarım ürünleri için taban destek fiyatını belirlerken üretim maliyetlerinin bazen %50’sini dahi kapsayacak şekilde hareket etmektedir. Ancak çiftçiler, eyalet yetkililerinin taban destek fiyatını belirlerken kullandığı formülün çoğu zaman gerçek maliyetleri yansıtmadığını dillendirmektedir.
İlaveten, Hindistan’a saldırmakta olan gelişmiş devletler, çiftçiler dahil tüm vatandaşları için devletin farklı gelir kaynakları sunduklarını göz ardı etmektedir. Bu tür devlet yardımları gelişmekte olan ülkelerde mevcut değildir. Mesela, ekonomik yavaşlama dönemlerinde, ABD zorluk çeken vatandaşlarına yiyecek kuponları, işsizlik ödeneği, fakirlik ödeneği, sosyal güvenlik ve belirli miktarda sağlık sigortası desteğinde bulunmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerin sahip olduğu altyapı bu tür sosyal devlet politikalarının oluşturmasına müsaade etmemektedir. Hintli bir vatandaş hayatta kalabilmek için sahip olduğu ana gelir kaynağından başka bir yardım mekanizmasına sahip değildir.
Kötü sonuçlar doğurabilir
Hindistan nüfusunun %60’ını oluşturan çiftçilerin, hiçbir sosyal veya ekonomik yardım olmaksızın küresel pazarın ve yerel spekülatörlerin merhametine bırakılması çok kötü sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden Hindistan, hayatlarını çiftçilikle idame ettiren insanlar arasındaki en yüksek ve şok edici intihar oranlarından birine sahiptir.
Garanti altına alınmış bir asgari gelirleri olmadan çiftçilerin hayatta kalması imkansızdır. Taban destek fiyatı uygulamasının kaldırılması halinde küçük ölçekli çiftlikler yok olup gitme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Eğer bu yaşanırsa yiyeceğimiz nerden gelecek? Tabi ki de devletin tarım ürünlerini ithal etmesi gerekecek ki işte burası ABD, Kanada ve Avustralya’nın çıkarlarının olduğu noktadır.
1,3 milyar nüfusa sahip bir Güney Asya ülkesi bu Batılı devletler için son derece karlı bir pazardır. Bu pazarı ele geçirmek için de DTÖ’nün yeni Doğu Hindistan Kumpanyası rolünü oynadığı neo-sömürgeci politikalar uygulamaktadırlar.
Tarım, Batı için sadece ekonomik bir sektör olabilir ancak Hindistan için çok daha fazla anlam taşımaktadır. Hintli çiftçiler sadece milletlerinin tükettiği yiyecekleri üretmekle kalmaz bununla beraber bu insanlar hem kültür hem de yaşantıları açısından topraklarıyla sıkı bir rabıta içindedir. Tarlalarını “anne” olarak adlandırır ve toprakla olan ilişkilerini siyaset eliyle kesilemeyecek türden bir akrabalık bağı olarak görürler.
Batı çiftçiliğin kültürel manasını anlamasa da Hindistan devleti bunu bilir. Devletin, vatandaşlarını emperyalist güçlerin ve şirketlerin açgözlülüğünün merhametine terk edecek iflas etmiş Batılı tarım politikalarını uygulaması için hiçbir sebep yeterli değildir.
Devletin görevi Hindistan’ın ulusal çıkarlarını muhafaza etmektir ki bunun yolu Hintli çiftçilerin refahını sağlamaktan geçer. Ulusal çapta bir taban destek fiyatı uygulamasına geçilmesi bu yönde atılacak önemli bir adım olacaktır.
Monica Gill tarafından kaleme alınan ve El Cezire'de yayınlanan bu yazı Mepa News okurları için tercüme edilmiştir. Yazıda yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.