Justin Salhani | Al Jazeera | Tercüme: Mepa News
İsrail ve Hizbullah arasındaki ateşkes anlaşması, her iki tarafın da diğerinin anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki iddialarına rağmen Cuma günü de geçerliliğini korudu.
ABD ve Fransa'nın arabuluculuğunda varılan 60 günlük ateşkes anlaşması, yaklaşık 14 ay süren sınır ötesi saldırıların ardından ve İsrail'in Lübnan'ın güneyi, Beka Vadisi'nin doğusu ve Beyrut'un Dahiye olarak bilinen güney banliyösünde geniş çaplı yıkıma yol açan saldırılarından iki aydan fazla bir süre sonra Çarşamba günü saat 04.00'te yürürlüğe girdi.
Ateşkes uyarınca güney Lübnan, Litani Nehri'nin kuzeyine çekilecek olan Hizbullah'tan ve Lübnan'dan Mavi Hat'ın güneyine çekilecek olan İsrail'den bölgesel olarak arındırılacak. Lübnan Silahlı Kuvvetleri (LAF), BM barış gücü UNIFIL ile birlikte güneyi denetlemek üzere bölgede konuşlanacak.
İhlal(ler)
Ateşkes anlaşmasının 2. Maddesi İsrail'in Lübnan toprakları içinde saldırı operasyonları düzenlemeyeceğini ve Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın ya da diğer silahlı grupların İsrail'e saldırmasını engelleyeceğini belirtiyor.
Ancak İsrail'in Lübnan içinde saldırıda bulunduğu birçok olay meydana geldi.
Atlantic Council araştırmacısı Nicholas Blanford Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada “Teknik olarak İsrailliler Lübnan içinde saldırı düzenleyerek 2. maddeyi çoktan ihlal etmiş gibi görünüyor” dedi.
Blanford ayrıca İsrail'in Lübnan'ın güneyinde insanların hareketlerini kısıtlamaya çalıştığını, kırmızı ile işaretlenmiş bir bölge içeren harita yayınlayarak buradaki insanların evlerine gitmemelerini talep ettiğini ve bunun “ateşkes anlaşmasının bir parçası olmadığını” söyledi.
Daha önce İsrail'in beyaz fosfor ve diğer saldırı yöntemleri kullanarak güney Lübnan'da bir tampon bölge oluşturmaya çalışıyor olabileceği ifade edilmişti.
Perşembe günü İsrail güçleri Lübnan'ın güneyinde bir arabanın içindeki kişilere “şüpheli” diyerek ateş açtı.
İsrail bu “şüphelilerin” ateşkesi ihlal ettiğini iddia ederken, Hizbullah İsrail'in evlerine gitmeye çalışan insanlara saldırdığını söyledi.
İsrail Perşembe günü yaptığı açıklamada güneyde sokağa çıkma yasağı uyguladığını ve ayrıca Litani'nin kuzeyindeki Sidon bölgesinde orta menzilli roketlerin bulunduğu bir “Hizbullah tesisine” saldırdığını açıkladı.
İsrail ayrıca Çarşamba günü Markaba'da üç kişiyi ve Hiyam'da iki gazeteciyi -biri silahla diğeri bombardıman sonucu- yaraladı.
Lübnan ordusu Perşembe akşamı yaptığı açıklamada İsrail'in “birkaç” ihlalini soruşturduğunu ve bir rapor hazırlayacağını söyledi.
Kırılgan bir ateşkes
İsrail'in rapor edilen ihlalleri Hizbullah'ın önde gelen isimleri tarafından kınanırken, grup herhangi bir askeri karşılık vermekten kaçındı.
Nitekim Cuma günü grup ateşkes anlaşmasına bağlılığını yineledi.
Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana televizyonda yaptığı ilk konuşmada Genel Sekreter Naim Kasım, ateşkesin uygulanması için Lübnan ordusuyla birlikte çalışacaklarını söyledi ve orduyla “sorun ya da anlaşmazlık” öngörmediğini sözlerine ekledi.
Kasım, “Direniş ve Lübnan ordusu arasındaki koordinasyon üst düzeyde olacak” dedi.
Gazze'ye yönelik savaşın başladığı Ekim 2023'ten bu yana Hizbullah ve İsrail güçlerinin neredeyse her gün karşılıklı ateş açtığı yaklaşık 14 aylık savaş, özellikle sınır köylerindeki insanlar üzerinde ağır bir etki yarattı.
Lübnan tarafında en az 3.961 kişi İsrail ateşiyle öldürüldü. Hizbullah'ın İsrail'e açtığı ateşte ise yaklaşık 140 asker ve sivil İsrailli öldü.
İsrail'in Eylül ayında Lübnan'ı işgal etmesiyle hız kazanan saldırıları ülke genelinde evlerde ve altyapıda büyük çaplı tahribata yol açarken, Dünya Bankası sadece konutlarda 2,8 milyar dolarlık hasar olduğunu tahmin ediyor.
Lübnan'da tahminen 99.000 ev kısmen ya da tamamen yıkılmış durumda.
Çarşamba günü binlerce insan evlerine dönmeye başlarken, pek çok Lübnanlı saldırıların tam olarak durmadığından endişe ediyor.
Beyrut'un Hendek el Gamik mahallesinde, ateşkesten önceki son gün İsrail'in düzenlediği saldırı bir konut binasının birkaç katını yerle bir etti.
Hizbullah karşılık verebilir mi? 'Şimdi zamanı değil'
Ateşkesin yürürlüğe girmesiyle birlikte Hizbullah zafer ilan etme fırsatını yakaladı.
Perşembe günü yaptığı açıklamada “kararlılığını zayıflatamayan ya da iradesini kıramayan hayalperest düşmana karşı zafer kazandığını” söyledi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant sık sık Hizbullah'ın askeri kapasitesini yok etmek istediklerinden bahsederek İsrail'in bunu başarana kadar durmayacağını ima etmişti.
Yine de Hizbullah ateşkesten önceki son saatlere kadar İsrail'e saldırılar düzenledi.
Ancak görünen o ki her iki taraf da zemin kaybetmek zorunda kaldı. Hizbullah'ın hayatta kalmasına ve roket ve füze atmaya devam etmesine rağmen analistler “zaferin” Hizbullah için de taviz anlamına geldiğini söylüyor.
Hizbullah'ın eski lideri Hasan Nasrallah öldürülmeden önce savaşın sona ermesi için tek bir şart koşmuştu: İsrail'in Gazze'ye açtığı savaşın sona ermesi. Bu gerçekleşmedi ve nihayetinde Gazze ve Lübnan cepheleri arasındaki bağlantı bu ateşkesle kopmuş oldu.
Hizbullah'a yakınlığıyla tanınan siyasi yorumcu Kasım Kassir Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada “Parti sağlam durdu... Filistin ve Gazze için elindeki en önemli şeyi sundu” dedi.
İngiltere'de yaşayan yazar, araştırmacı ve Hauntologies siyasi bülteninin yazarı Eliya Eyub, “Bu savaşın Hizbullah için kötü geçtiğini inkâr etmek zor” diyerek Hizbullah'ın sayısız kayıp verdiğini açıkladı.
Ancak Eyub, İsrail'in Lübnan'a yönelik tavrının silahlı direnişe inananlar için daha fazla gerekçe sağlayacağını ifade etti.
Eyub, “İsraillilerin artık eskisi gibi Güney Lübnan'ı işgal edememesi, Hizbullah'ın Lübnan'ın Gazze ya da Batı Şeria'nın yolunu izlememesinin tek yolunun militarizasyon olduğu yönündeki söylemini güçlendiriyor” dedi.
Ancak analistler Hizbullah'ın, evlerini ve hayatlarını yeniden inşa etmekle uğraşan toplumuyla birlikte başka öncelikleri olduğunu ifade ediyor. Şu anda ateşkes ihlallerine karşı misilleme yapmanın zamanı olmadığını, bunun Lübnan'daki insanlara çok zarar vereceğini söylüyorlar.
Carnegie Ortadoğu Merkezi'nden Lübnan uzmanı Michael Young Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada “Hizbullah sahada istikrarsız bir konumdaydı ve tabii ki toplum da 1.2 milyon kişinin yerinden edildiği ve görünürde bir sonun olmadığı bir durumdaydı” dedi.
Young, Hizbullah'ın insanların güneydeki evlerine dönmesiyle İsrail'e karşı yeniden bir cephe açmayacağını söyledi ve ekledi: "Bu çılgınlık olur"
Blanford, “Hizbullah şu anda daha çok hırpalanmış Şii toplumunun refah ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanacaktır” dedi ve ekledi: “Askeri kapasitelerini yeniden inşa etmenin ötesinde öncelikleri bu olacak.”
Savaş sonrası gerçekler Hizbullah'ın geleceği konusunda büyük soru işaretleri yaratıyor. Blanford, “Büyük bir yeniden yapılanma sürecinden geçmeleri gerekecek” dedi ve ekledi:
"Üst düzey liderlerinin kellesi uçuruldu ve görevi devralabilecek pek çok kişi olsa da yeniden örgütlenmeleri ve temizlik yapmaları gerekiyor. Belli ki İsrailliler bu örgüte iyice sızmışlar ve bu da istedikleri zaman üst düzey komutanları öldürebilmelerini sağlamış. Neyin yanlış gittiğini ve bunu nasıl düzelteceklerini bulmaları gerekiyor."
Kaynak: Mepa News