Lübnan'da İran destekli Şii Hizbullah hareketinin lideri Hasan Nasrallah, Çin ile yakın ilişkiler tesis edilmesi gerektiğini söyledi.
İran destekli Filistin İslami Cihad Hareketi'nin geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden eski lideri Ramazan Şallah'a yönelik 17 Haziran tarihli taziye konuşmasında Nasrallah, Çin ile ilişkilere dair oldukça önemli açıklamalarda bulundu.
Lübnan'ın Çin ile yakınlaşması gerektiğini belirten Nasrallah, Çinli şirketlerin bölgeye para akışını sağlayacağını ve Lübnan'da yatırım yapmaya başlayacağını dile getirdi. Aynı zamanda Çin'in bölgedeki altyapı projelerinin önemine vurgu yaptı.
Nasrallah, Çin'in etkisinin artmasıyla bölgede Batı'nın ve ABD'nin etkinliğinin kırılacağını ifade ederek, Çin'in ağırlığını artırmasıyla ABD yaptırımlarının da etkisinin zayıflayacağını dile getirildi.
Hizbullah'ın imajının yükselişi ve düşüşü
Bir dönem İsrail karşıtı söylem nedeniyle İslam dünyasında farklı kesimlerden destekçi toplayan Hizbullah, 2011 yılında başlayan Suriye İç Savaşı'ndaki rolü nedeniyle eleştirilerin hedefi oldu.
İran destekli Şii hareket Suriye'de Beşar Esed rejimi saflarında Suriyeli muhaliflere karşı savaşırken, bölgeye gönderilen on binlerce Şii milisin eğitiminde ve koordinasyonunda rol oynadı.
Hizbullah, Esed rejimi güçleriyle birlikte Suriye'de sivillere yönelik çok sayıda katliam gerçekleştirmekle ve Sünni halka yönelik etnik temizlik uygulamakla suçlanıyor.
Çin'in yükselişi, Türkistan ve insan hakları kaygıları
Son yıllarda Çin, gittikçe artan iktisadi, siyasi ve askeri etkinliğiyle adından daha fazla söz ettirmeye başladı.
Özellikle ABD karşısındaki kutbun temsilcisi olarak addedilen Çin, ABD'nin gücünün azalmasıyla dünyanın yeni süper gücü olarak niteleniyor. Bu paralelde Çin'in başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere küresel çapta etkinliği de artıyor. Bu kapsamda Çin'in Ortadoğu'da yeni müttefikler edindiği, iktisadi hamleler ve yatırım projeleriyle gücünü bölge sathına yaydığı göze çarpıyor. Bölgede özellikle İran ve İran destekli grupların Çin ile olan ilişkisi dikkat çekiyor.
Öte yandan Çin, yaklaşık 80 yıldır Doğu Türkistan'da Müslüman Uygurlara ve diğer azınlıklara yönelik sistematik bir asimilasyon politikası icra etmekle suçlanıyor.
Bölgede İslam dinine büyük kısıtlamalar getiren Çin, özellikle son yıllarda tesettür, sakal, oruç ve namaz gibi birçok İslami mefhumu yasaklarken, cami ve medrese gibi tarihi yapıları da yıkmaya başladı. Aynı zamanda bölgede milyonlarca Müslüman Türkün toplama kamplarında tutulduğu biliniyor.
Çin'in Doğu Türkistan'daki politikalarına rağmen Ortadoğu'da Müslüman ülkelerle kurduğu ilişkiler büyük tepki topluyor.
Kaynak: Mepa News