Suriye'nin kuzeyindeki en etkin rejim karşıtı silahlı muhalif oluşum olan Tahrir el Şam Heyeti'nin (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el Cevlani Batı basınına röportaj verdi.
Amerikan PBS kanalında yayınlanan "Frontline" isimli programın muhabiri Martin Smith'e konuşan Cevlani önemli konularda kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.
Şubat ayında gerçekleştirilen görüşmenin uzun hali ilk kez 1 Haziran akşamı servis edildi.
PBS'ın aktardığı röportaja göre Cevlani'nin ifadelerinden satır başları şu şekilde:
Batı dünyasına mesajlar
- Cevlani, bu röportajla beraber ilk kez Amerikan basınına konuşmuş oldu. Böyle bir röportaj teklifini neden kabul ettiği sorusuna, Suriye devrimine dair gerçekçi bir imajı dünyaya sunabilme isteği şeklinde yanıt verdi.
ABD basınına konuşmayı neden seçtiği sorulduğunda, kendisinin böyle özel bir talebi olmadığını, yalnızca gelen teklifi kabul ettiğini ifade etti.
"Suriye'de 1 milyon insan öldü"
Cevlani, dünyanın Suriye devrimine adaletsiz davrandığını, halkını öldüren zalim ve mücrim bir lidere karşı savaştıklarını, savaşta bir milyondan fazla insanın öldüğünü ve 500 bine yakın insanın da cezaevlerinde tutulduğunu dillendirdi.
Cezaevlerinde kadınların işkence ve tecavüze uğradığını söyleyen Cevlani, milyonlarca ev, okul ve hastane gibi binanın da yıkıldığını belirtti. HTŞ lideri bu meselenin tüm dünyaya doğru bir şekilde ulaşması gerektiğini, devrimin imajını zedelemek isteyenlerin bulunduğunu söyledi.
"Avrupa ve Amerika'ya tehdit değiliz"
Batı dünyasına mesajının ne olduğu sorulduğunda Cevlani, ilk ve en önemli mesaj olarak, kendilerinin Avrupa ve Amerika'nın güvenliğine bir tehdit oluşturmadığı mesajını iletti. Cevlani, Suriye'nin dış saldırılar düzenlenecek bir basamak olmadığını vurguladı.
Dünyanın, Beşar Esed'i hala tanımak gibi birçok yanlış politika benimsediğini belirten Cevlani, bu politikanın değişmesi gerektiğini kaydetti. Cevlani, Suriye'de bir lider ve rejim değişikliği istediklerinin altını çizdi.
Terörist ilan edilmesi
- Röportajda Cevlani'ye ABD, Birleşmiş Milletler ve dünyadaki birçok yönetim tarafından terörist kabul edildiği ve Amerikalıların, bir teröristten lider olamayacağını düşündüğü hatırlatıldı.
"Lider gibi davranmıyoruz"
Cevlani, bölgede lider gibi davranmadıklarını, Suriye devriminin bir parçası olduklarını ve devrimin bir kişi ile sınırlanamayacağını ifade etti.
Terörist ilan edilmesinin adaletsiz bir karar olduğunu belirten Cevlani, bunun gerçeği yansıtmayan ve güvenilirliği olmayan siyasi bir yafta olduğunu savundu. 10 yıllık savaş süreci boyunca Batı'ya veya Avrupa toplumuna hiçbir tehdit oluşturmadıklarını dile getiren HTŞ lideri, bu ülkeleri kendilerine dair politikalarını gözden geçirmeye çağırdı.
"ABD'ye karşı savaşmak istediğimizi söylemedik"
Röportajı gerçekleştiren Martin Smith, Cevlani'ye, 2014 yılının Eylül ayında "ABD ve müttefiklerine karşı savaşacaklarını söylediklerini" öne sürdü ve "Değiştiniz mi?" sorusunu sordu. Cevlani, böyle bir söylemde bulunmadıklarını, ABD'ye ve Avrupalılara Suriye üzerinden saldırı düzenlemek gibi bir isteklerinin olmadığını, yine de bölgede Batı'nın bazı politikalarını eleştirdiklerini ifade etti.
ABD'nin düzenlediği birçok saldırıya maruz kaldıklarını belirten Cevlani, kendilerine bağlı birçok ismin vurulduğunu söyledi.
"Terörizm nedir?"
Cevabının devamında Cevlani, Smith'e "Terörizmin tanımı nedir?" sorusunu sordu ve günümüzde her devletin ayrı bir terör listesi olduğunu, kendisine muhalefet eden herkesi terör listesine eklediğini belirtti.
Terörist ilan etme uygulamasının artık bir siyasi politika halini aldığını ve genelgeçer bir terörizm tanımının bulunmadığını ifade etti.
Bölgenin "tağutlar tarafından demir yumrukla yönetilen bir bölge" olduğunu söyleyen Cevlani, sahada uzun yıllardır savaşların sürdüğünü, bu sebeple sahadaki kişileri itham etmeden önce objektif ve bilimsel analizler yapılması gerektiğini vurguladı.
"İnsanlar El Kaide'ye katılıyor, çünkü..."
Tarihin belirli bir kısmını ele alıp yargılama yaparak "şu kişi El Kaide'ye katıldı" gibi bir eleştiride bulunmanın yanlış olacağını savunan Cevlani, insanları El Kaide'ye katılmaya iten şeyin, ABD'nin bölgede devam eden saldırgan politikası olduğunu belirtti. Cevlani ABD ve Avrupa'nın Filistin'de Siyonistlere destek olduğunu, Irak ve Afganistan'da yaptıklarının halkın reaksiyon vermesine yol açtığını ifade etti.
Sivillerin öldürülmesine karşı olduklarını belirten Cevlani, bu konuda bir süre sonra IŞİD ile ayrışma yaşadıklarını, IŞİD'in sivil alanlarda savaş ve sivillerin öldürülmesi konusunda yanlış politikalar izlediğini söyledi.
Bombalı araçlar
Smith'in "intihar bombacıları kullandınız mı?" sorusuna Cevlani "şehadet eylemcilerini kullandık" şeklinde cevap verdi ve bunun bir silah olduğunu, savaş uçakları bulunmadığını, bu yöntemin de kalabalık düşman gruplarına karşı kullanıldığını ifade etti. Cevlani bu saldırı türünün kötü veya utanılacak bir şey olmadığını, onurlu bir eylem olduğunu savundu.
"Eğer kullanabileceğimiz savaş uçaklarımız ve bataryalarımız olsaydı şehadet eylemcilerini kullanmazdık" şeklinde konuşan HTŞ lideri, rejimin attığı varil bombalarının kınanmadığını ama bombalı araçların kınandığını kaydetti.
Smith'in bombalı araç saldırılarında sivillerin de öldüğünü belirtmesi üzerine Cevlani bunun gerçeği yansıtmadığını, saldırıları tamamıyla askeri hedeflere yönelttiklerini ve meskun mahallerde bombalı araç saldırısı yapmadıklarını dillendirdi.
El Kaide ile ilişkilerinin de geçmiş bir dönem olduğunu ifade eden Cevlani, El Kaide içerisindeyken de Suriye dışında saldırılar düzenlemediklerini ve buna karşı olduklarını söyledi.
Hayatının önceki yılları
- Cevlani, PBS röportajında ilk kez özel hayatının ilk yıllarına da değindi. Smith'in "Gerçek isminiz Ahmed el Şara" açıklamasına "Evet, doğru" şeklinde yanıt veren Cevlani, ailesinin aslen İsrail tarafından işgal edilmiş Golan (Colan) Tepeleri bölgesinde yaşadığını söyledi. Ailesinin 1967 yılında İsrail işgali sonrası bölgeden ayrılmak zorunda kaldığını söyleyen Cevlani, babasının 1946 doğumlu olduğunu ve gençliğinde bir Cemal Abdunnasır destekçisi olduğunu kaydetti.
"1982'de Riyad'da doğdu"
1960'lı yıllarda öğrenciyken babasının Baasçılara muhalefeti yüzünden hapsedildiğini ve ardından Irak'a sürgün edildiğini belirtti. Daha sonra Bağdat'a giden babası burada eğitimine devam etti, iktisat ve siyasal bilimler eğitimi aldı. Cevlani 1967 yılında ailesinin yaşadığı Golan bölgesi işgal edildiğinde babasının Ürdün'e giderek Filistinli gerillalara yardım ettiğini ifade etti. 1971 yılına kadar Irak'ta kalan babası daha sonra Suriye'ye döndü, tekrar hapsedilip serbest bırakıldı. Meclise vekil olarak girmek istedi ancak kabul edilmedi. Bunun üzerine 1980'li yıllarda Suudi Arabistan'a gitti, burada eğitimine devam etti ve petrol alanında da kendini geliştirdi. Suudi Arabistan Petrol Bakanlığı'nda çalıştı.
Cevlani, 1982 yılında Riyad'da doğduğunu, 1989 yılında ise Suriye'ye döndüklerini ifade etti.
Babasının kendisi üzerinde büyük etkisi olduğunu belirten Cevlani, yine de ideolojik konularda ihtilaf ettiklerini söyledi.
Şam'ın Mezze bölgesinde büyüdüğünü söyleyen Cevlani, orta sınıf bir aile olduklarını, bölgedeki insanların İslami konularda zayıf olduklarını ifade etti. Gençliğinde Filistin intifadasından etkilendiğini, bu düşüncelerin kendisini neler yapabileceğini düşünmeye ittiğini dile getirdi.
Bu dönemde camilere sık sık gittiğini ve düşünmeye devam ettiğini söyleyen HTŞ lideri, arayışları sonucunda İslam dinine yöneldiğini ve dini konularda çalışmalar yaptığını ifade etti.
11 Eylül sonrası
- 11 Eylül sonrası tüm İslam dünyasında ve Arap dünyasında yaşayanların, 11 Eylül saldırılarından mutluluk duyduğunu söyleyen Cevlani, insanların "Siyonistlere destek veren ABD'nin" saldırıya uğradığı için mutlu olduğunu, ancak masum insanların ölmesine de üzüldüğünü kaydetti.
Geçmişte yaşanan olayların bugünü bu haline getirdiğini ifade eden Cevlani, bahsettiği sevinme durumunun bir durum analizi olduğunu, bu saldırıyı teşvik etmediğini ifade etti.
Irak'a gidişi
Irak'a ilk kez savaş başlamadan 2-3 hafta önce gittiğini belirten Cevlani, savaş başladığında da Bağdat'ta olduğunu, bir süre sonra Suriye'ye döndüğünü, yeniden Irak'a gittiğini ve vaktinin çoğunu Musul'da geçirdiğini söyledi.
Bir süre sonra tutuklandığını, önce Ebu Gureyb, sonra Bucca ve daha sonra Bağdat Havalimanı'ndaki Cropper cezaevlerinde mahkum tutulduğunu ifade etti. Daha sonra Amerikalıların kendisini Iraklılara verdiğini, Taci hapishanesine konulduğunu ve cezaevlerinde 5 yıl geçirdikten sonra serbest bırakıldığını dile getirdi.
Smith, Wikipedia'da Cevlani'nin Irak El Kaidesi lideri Ebu Musab ez Zerkavi'ye yakın olduğunun yazdığını hatırlattı. Bunun üzerine Cevlani internetteki birçok bilginin gerçeği yansıtmadığını ve hiçbir zaman Zerkavi ile tanışmadığını söyledi. Cevlani, Zerkavi'nin daha çok Felluce ve Ramadi çevresinde bulunduğunu, kendisinin ise sıradan bir asker olduğunu, büyük operasyonlara katılmadığını ve Zerkavi ile de tanışmadığını kaydetti.
"Amerikan işgali olmasa direniş olmayacaktı"
Zerkavi'nin genel komutan olduğunu söyleyen HTŞ lideri, Zerkavi El Kaide'ye biat ettikten sonra birçok Iraklı grubun ona katıldığını, kendisinin de bunlar arasında olduğunu ifade etti.
Irak'taki Sünni-Şii çatışmaları sırasında kendisinin cezaevinde olduğunu söyleyen Cevlani, yine de her türlü sivilin öldürülmesine karşı olduklarını, bunun kabul edilemez ve meşrulaştırılamaz bir eylem olduğunu savundu.
Irak'ta sivilleri hedef alan saldırılar sırasında birçok kez kendi kendilerine sorular sorduklarını, sivilleri hedef alan eylemlerin neden düzenlendiğini sorguladıklarını belirtti. Cevlani, bu sorulara karşılık olarak "saldırıları yapanların bulunacağı ve cezalandırılacağı" cevabını aldıklarını dile getirdi.
Smith'in "sizler direnmeseniz kan dökülmeyecekti" ifadesine ise "Amerikan varlığı bulunmasaydı direniş de olmayacaktı." sözleriyle yanıt verdi.
Suriye'ye dönüş
- Cevlani röportajda cezaevi içerisindeki durumu ve buradan çıkışını da anlattı. Cezaevi içerisinde birçok önemli gelişme yaşandığını ve bu sürecin IŞİD'in entelektüel gelişimi için önemli rol oynadığını söyleyen Cevlani, kendisinin de cezaevinde insanlara doğru ideolojiyi anlattığını belirtti. İslam'ın, savunmanın, cihadın anlamına dair anlatımlar yaptığını söyleyen Cevlani, zamanla cezaevinde mahkumlar arasında bir tanınırlık kazandığını kaydetti. Cevlani bu süreçte kendi menhecinin, eski polis subaylarıyken El Kaide emiri olan diğer kişilerden tamamen farklılaştığını söyledi.
Cevlani, hapisten çıkma sürecinde o dönem üst düzey bir "Irak İslam Devleti" (IİD) lideriyle ilişkisinin olduğunu, kendisine Suriye'ye gitme planlarından bahsettiğini ifade etti. HTŞ lideri, cezaevinden çıktıktan sonra bu liderle buluştuğunu, planlarını netleştirdiğini belirtti. Cevlani o dönemde insanların kendisini Iraklı sandığını, bu lider gibi birkaç kişinin aslen Suriye olduğunu bildiğini ifade etti.
"Bağdadi'ye 50 sayfalık mektup yazdım"
Cevlani, bu liderle görüşmesinin ardından, IİD lideri Ebubekir Bağdadi'ye Irak'a gitme konusunda bir mektup yazdığını, mektubun yaklaşık 50 sayfalık bir mektup olduğunu ve bir araştırma makalesi gibi hazırlandığını söyledi. Cevlani, Irak'ta bulunanların ambargolar, savaşlar, hapis ve komşularla ilişkilerin az olması gibi sebeplerle dış dünyaya dair bilgilerinin kısıtlı olduğunu, bu sebeple mektupta Suriye'ye dair tüm ayrıntılara yer verdiğini, Suriye'de Irak tecrübesinin tekrarlanmaması gerektiğinden bahsettiğini söyledi.
Bunun ardından Bağdadi ile yüz yüze görüştüğünü belirten Cevlani, Bağdadi'nin meseleleri analiz etmeye dair yeteneğinin çok fazla olmadığını ve güçlü bir kişiliğinin de bulunmadığını savundu. Bunun sebebinin ise Irak'taki savaştan uzun yıllar uzak kalması, Bucca cezaevinde kalması ve çıktıktan sonra da 3-4 yıl süre Suriye'de kalması olduğunu belirtti. Cevlani'ye göre Bağdadi o dönemde El Kaide'nin ve IİD'nin liderleri arasında yer almıyordu.
Cevlani ilk etapta adama ve silaha ihtiyaç duyduğunu, ayrıca bu yapıya bağlı olduğunu, bu yüzden izin almasının gerektiğini kaydetti. HTŞ lideri o dönemde 100 adam istediğini ancak sadece 6 kişinin kendisiyle geldiğini, IİD'nin aylık elde ettiği paranın bir dönem kendisine verildiğini söyledi. Cevlani'ye göre bu miktar aylık yaklaşık 50-60 bin dolardı ve bu parayı 6-7 ay almaya devam etti. Cevlani Suriye'de ilk olarak bazı silahlar satın aldıklarını ve çalışmalara başladıklarını söyledi.
El Kaide bağlantısı
- Smith'in soruları arasında, bugün yaşanılan sorunlar sebebiyle, geçmişte El Kaide'ye katılmaktan pişman olunup olunmadığı da vardı. Cevlani, geçmişte o zaman ve mekana özel olan şartlarda tercihler yaptığını, bunların doğal ve mantıklı tercihler olduğunu ifade ederek, seçim ve kararlarından pişmanlık duymadığını belirtti.
Cevlani, o dönemde IİD'den gelen paradan kat be kat fazlasını elde edip bölgedeki savaş için harcadıklarını, bu paranın kendileri için temel teşkil eden bir para olmadığını savundu. Cevlani, bir sene içerisinde 5 bin kişiye ulaştıklarını belirtti. Kendisiyle gelen 6 kişiden 3'ünün kendisi ile kaldığını, diğer üçünün ise IŞİD'e katıldığını belirten Cevlani, bu isimlerin çoğunun şu an hayatta olmadığını söyledi.
Smith'ın "İslam şeriatı" ile ilgili sorusuna da, İslam şeriatına inandıklarını, onun öngördüğü çözümlere de inandıklarını vurgulayarak yanıt veren Cevlani, şeriat hukuku sayesinde 1400 senedir İslam coğrafyasında Hıristiyanların ve diğer din mensuplarının yaşadığını belirtti.
IŞİD ve El Kaide
IŞİD ile ayrışma sebeplerinin, IŞİD'in Cevlani'nin ilk dönemde Bağdadi'ye yazdığı mektupta bahsettiği ilkelerden sapması olduğunu söyledi.
Cevlani kendileri Suriye'ye geldikten, bazı zaferler elde edip tanınırlık kazandıktan sonra, bölgenin bazı IŞİD liderlerinin ilgisini çektiğini ve bu isimlerin Suriye'ye geldiğini belirtti. HTŞ lideri, bu liderlerin diğer gruplara savaş açılması için kendilerine baskı yaptığını, ancak kendilerinin bunu kabul etmediğini ve onlara karşı durduklarını ifade etti. Daha sonra IŞİD'in, Nusret Cephesi'nin kendilerine bağlı olduğunu ifade ettiği kaydın yayınlandığını, kendilerinin bunu kabul etmediğini ve meselenin hakem olarak El Kaide lideri Eymen ez Zevahiri'ye götürüldüğünü belirtti. Cevlani, iki oluşum arasındaki ayrılığın böyle başladığını ifade ediyor.
HTŞ lideri Cevlani, El Kaide'den ayrılma konusunu Suriye halkının maslahatına gördüklerini, bu sebeple ayrıldıklarını, bu konuda kimseden bir baskı veya talep de gelmediğini dile getirdi.
Nusret Cephesi liderliği
Cevlani, Zevahiri'ye gitme sebeplerinin, Zevahiri'nin sembol bir isim olması olduğunu vurguladı. İki büyük grup arasındaki ihtilafın böyle önemli bir şahsiyet tarafından çözülmesi gerektiğini söyledi.
Cevlani, ülkedeki Nusayrilere yönelik mezhepçi saldırılar düzenlemediklerini ifade ederken, 2013 yılında Nusret Cephesi tarafından öldürüldüğü açıklanan Esed rejimi yanlısı Nusayri dini lider Bedir Gazal'in öldürülmesi emrini kendisinin vermediğini belirtti.
Bağdadi'nin, Nusret Cephesi genişledikten sonra, ilk etapta üzerinde uzlaşılan ilkeleri değiştirdiğini ve bölgeyi etki altına almak için bazı liderler gönderdiğini söyleyen Cevlani, kendileri buna karşı çıktıktan sonra Bağdadi'nin grubun liderliğini değiştirmeye çalıştığını ifade etti.
"2015 yılında rejim tükenmişti"
Cevlani, Suriye'deki çatışma ortamının farklı ülkelerin kendi çıkarları için dahil olduğu bir çatışma halini aldığını savundu. Cevlani Rusya'nın rejimi önemsemediğini, sadece Akdeniz'deki üsler, fosfat ve doğal gaz konusuna odaklandıklarını, ayrıca uluslararası bir imaj elde etmek istediklerini ifade etti.
İran'ın ise bölgede geçmişe uzanan büyük çıkarları olduğunu, bunların antik Pers devletlerine kadar uzandığını ve İran rejiminin Pers imparatorluğunu diriltme isteğinde olduğunu söyleyen Cevlani, İran'ın da Akdeniz'e uzanmak, fosfat ve doğal gaz yataklarını elde etmek istediğini vurguladı. İran'ın aynı zamanda Şii ideolojisini de kullandığını belirtti.
Devrimin 2015 yılında rejimi devirme ve oldukça hassas noktaları ele geçirmenin eşiğinde olduğunu dile getiren Cevlani, İran'ın bile rejimi kurtaramadığını ifade etti. Bunun ardından İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin bizzat Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e gittiğini ve sonraki süreçte Rusya'nın da savaşa dahil olduğunu söyledi.
İçerisinde bulunulan mevcut durumda semptomlara değil sebeplere odaklanmak gerektiğini ifade eden Cevlani, odak noktasının rejimi devirmek olmasının lüzumu üzerinde durdu. Rejimin varlığının Suriye'ye, bölgeye ve tüm dünyaya sıkıntı teşkil ettiğini söyledi.
Amerikalılara mesaj
ABD'den çok bir şey beklemediğini, mesele ABD olduğunda iyimser olunamayacağını ifade eden Cevlani, yine de Amerikan kamuoyuna durumun açıklanması gerektiğini savundu. Cevlani ABD'nin politikalarını eleştirdiğini, rejimin davranışını ıslah etme mantığının kabul edilemez olduğunu, bunun imkansız olduğunu ve rejimin devrilmesi gerektiğini kaydetti. ABD'nin istediği takdirde Rusya'yı Suriye'den çıkarmak ve Esed'i devirmek için gerekli imkanlara sahip olduğunu ancak bunu yapmadığını belirtti.
"Kimseye bel bağlamadık"
Kendilerinin ve Suriye halkının Amerikalılara da, komşu ülkelere de bel bağlamadığını, 10 senedir bu devrimin yalnız doğduğunu, yalnız kalıp zafere de yalnız ulaşacağını bildiklerini dile getirdi.
Smith'in "Amerikalılar eski bir düşmanlarını ve El Kaide liderini neden dinlesin?" sorusuna ise Cevlani, kimseyi kendisini dinlemeleri için zorlamadığını, ABD'nin politikalarını eleştirdiğini ve kendisinin, Suriye devriminin çok büyük bir kısmını temsil ettiğini kaydetti. ABD'den ise herhangi bir beklenti veya talep içerisinde ise olmadığının altını çizdi.
Cevlani sadece devrimin maslahatı için çabaladıklarını, kendisini Batı'ya da Amerika'ya da sunmak gibi bir derdinin olmadığını vurguladı. Gelinen noktaya savaşçıların çabasıyla geldiklerini, ABD'li siyasetçilere değil, Batı kamuoyuna seslendiklerini ifade etti.
Cevlani, bölgeyle ilgilnene birçok kişinin yanlış yaklaşımlara sahip olduğunu ifade ederken, ülkedeki felaketin sebebinin Esed rejimi olduğunu ve bunun bilinmesi için çaba sarf ettiklerini dile getirdi.
İnsan hakları meselesi
Smith'in gündeme getirdiği konular arasında, HTŞ'ye yönelik insan hakları ihlalleri suçlamaları da bulunuyordu. Cevlani Suriye devrimi içerisinde doğal olarak birçok meselenin bulunduğunu, devrim içerisinde de yanlış ve hatalı insanların bulunduğunu söyleyerek yanıtına başladı.
Cevlani, IŞİD bölgedeki cami, mahkeme, dükkan gibi noktalarda bombalı saldırılar düzenlediğinde güvenlik operasyonlarına başladıklarını ifade etti.
ABD'li Theo Padnos'un HTŞ cezaevlerindeki işkence iddialarına yanıt olarak, böyle bir kişiyi tanımadığını, Nusret Cephesi zamanından beri hiçbir zaman ABD'li bir mahkumun ellerine geçmediğini dile getirdi.
Cevlani'ye yöneltilen sorular arasında İngiliz vatandaşı yardım gönüllüsü Tauqir Sharif'in tutuklanması ve işkence gördüğü iddiaları da vardı. Aynı zamanda Smith, "gazeteci ve aktivist" olduğunu söylediği Nur Şalo isimli bir kişinin de hapsedildiğini belirtti.
İşkence iddiaları
Cevlani, Sharif'in bölgedeki genel sistemi reddetmekte olan bir grupla çalıştığını ve bu grubun "aşırıcı" bir grup olduğunu, uygun olmayan zamanlarda savaş başlatmak ve Türk ordusuyla çatışmak istediğini, bölgedeki emniyet ile dalaşmak istediklerini öne sürdü. Sharif'in bu gruba finansman sağladığını, bu sebeple tutuklandığını, yargılandığını ve yargılanmasından sonra serbest bırakıldığını söyledi.
Şalo'nun meselesinin ise suç bağlantılı olduğunu, bir kadına saldırdığını, gazeteci olmasının da suç işleyebileceği anlamına gelmediğini dillendirdi.
Cevlani işkenceye dair iddiaları tamamen reddederken, buna ek olarak yargı meselesinin kendilerine bağlı olmadığını ve yargıya bağlı birliklerin tamamen bağımsız olduğunu savundu. Sharif'in media gösterisi yaptığını iddia etti. Konuya dair insan hakları örgütlerini bölgeye gelip cezaevlerini ve tüm bu süreçleri incelemeye çağırdı.
Sivil yönetim
ABD'ye mesajlarının kısa olduğunu ifade eden Cevlani, bu ülkeye bir tehdit oluşturmadıklarını ve terör listesinden çıkarılmaları gerektiğini, bunun Suriye devrimini olumsuz etkilediğini belirterek, Amerikan politikalarının tüm bölgeyi olumsuz etkilediğini de ekledi. Aynı zamanda mülteciler konusunda da sivillere destek olunması gerektiğini kaydetti.
Geçmişten bugüne Suriye'de birçok muhalif grup olduğunu ve bunlar arasında ihtilafların da yaşandığını kaydeden Cevlani, kendilerinin de bunun içerisinde zaman zaman yer aldığını belirtti. Cevlani IŞİD'in saldırgan bir politika izlemesinin ardından IŞİD ile savaştıklarını, ardından hücreler halinde faaliyet gösteren IŞİD yapılarıyla mücadele ettiklerini söyledi. Özgür Suriye Ordusu grupları içerisinde yer alan bazı "mafya, hırsız ve haydut" gruplarla da savaştıklarını belirtti. Çatışmalara girme sebeplerinin acil gereklilik olduğunu belirterek, tüm grupların bir çatı altında birleşmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bölgede Kurtuluş Hükümeti'nin kuruluş sürecine de değinen Cevlani, hükümetin bölgedeki akademisyenler, siviller ve diğerleri tarafından kurulduğunu, kendilerinin de bu sürece destek olduğunu belirtti. HTŞ lideri, İslami hareket denilince insanların sadece savaşan bir yapı düşündüğünü, ancak İslam'ın tabiatının tamamen farklı olduğunu, İslami yapıların inşa ve imar faaliyetleri ile diğer faaliyetlere de odaklandığını dile getirdi.
HTŞ'nin "cihatçı" ve "selefi" olarak nitelenmesine dair yorum yapmayacağını ve bunun üzerinde çok fazla çalışma gerektiren bir konu olduğunu belirten Cevlani, İslam'ı esas alarak hareket ettiklerini ifade etti. Bölgede tüm zorluklara, Rusya ve İran saldırılarına ve imkansızlıklara rağmen İslami bir yönetim olduğunu ve bunun büyük bir önemi olduğunu söyledi.
İdlib genelinde eğitimin devam ettiğini, üçte ikisi kadınlardan oluşmak üzere 450-500 bini aşkın öğrencinin eğitim aldığını ve çalışmaların sürdüğünü dillendirdi.
Bağdadi'nin öldürülmesi
Kontrollerinde bulunan Hıristiyan köylerinde de hayatın doğal akışında sürdüğünü belirten Cevlani, İslam hukukuna göre azınlıkların korunduğunu belirtti. Dinlere ve mezheplere karşı değil, mücrim bir rejime karşı savaştıklarının altını çizdi.
2019 yılında IŞİD lideri Bağdadi'nin öldürüldüğü saldırıya dair soruya da yanıt veren Cevlani, Bağdadi'nin İdlib'de olduğunu bilmediklerine ve IŞİD hücrelerine karşı faaliyette bulundıklarına değindi.
HTŞ lideri Cevlani, Bağdadi'nin Amerikalıların elinde öldürülmesine sevinmediğini söyledi. Cevlani, kendilerinin Bağdadi'yi yakalayıp yargılamayı arzuladıklarını da kaydetti.
Kaynak: Mepa News Akademi