Son haftalarda dünya, Heyetu Tahriru'ş Şam'ın (HTŞ) liderliğinde yürütülen askeri operasyonların Suriye'de oyunun kurallarını değiştiren bir unsur haline gelişine tanıklık ediyor. Bu beklenmedik gelişmeler, bölgedeki güç dengelerini dramatik bir şekilde yeniden şekillendirirken, tecrübeli analistleri bile hazırlıksız yakaladı.
Türkiye ve birçok Arap ülkesinin Esed rejimiyle normalleşme çabalarına giriştiği ve rejim karşıtı muhalefetin gözden çıkarılmış bir mesele olarak görüldüğü bir dönemde HTŞ'nin cesur ve stratejik askeri saldırısı, uluslararası toplumu şaşkına çevirdi. Birçok gözlemci tarafından imkânsız görülen bu zafer, artık dünya güçlerini Suriye konusunda yeniden hesap yapmaya zorluyor.
Sivillere zarar vermeyen bir strateji
HTŞ'nin ele geçirdiği bölgelerde sergilediği yaklaşım, halk desteğini kazanmasının en önemli unsurlarından biri oldu. Örgüt, sivil halkın güvenliğini en öncelikli mesele olarak ele alarak, operasyonlarında sivillere zarar vermemeye büyük özen gösterdi. Halkı korkutacak veya onların mal varlıklarına zarar verecek bir yöntem benimsemek yerine, HTŞ tüm dikkatini düşman hedeflerine yöneltti. Bu insancıl ve taktiksel yaklaşım, HTŞ'ye sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda halkın desteğini kazandıran önemli bir avantaj sağladı.
Yıllarca süren sessiz hazırlık
HTŞ'nin bu başarısı bir tesadüf değil. Grup, yıllarca süren izolasyon ve göz ardı edilme döneminde sessizce ama titizlikle hazırlık yaptı. Askeri, siyasi ve sosyal alanlarda çok yönlü bir strateji izleyerek, hem savaş meydanında hem de yönetimde kendisini geleceğe hazırladı.
HTŞ, askeri güçlerini modernize ederek, Esed rejiminin köklü askeri yapısına rakip olabilecek bir ordu kurdu. Geleneksel taktiklerin ötesine geçen grup, teknolojik yenilikleri benimsedi ve kendi silah sistemlerini geliştirdi. Ancak HTŞ'nin vizyonu sadece askeri alanla sınırlı değildi; grup, aynı zamanda siyasi ve sosyal yapılar kurmaya da odaklandı. Yönetişimde daha pragmatik bir yaklaşım benimseyen HTŞ, yerel halkın ihtiyaçlarını anlamak ve çözüm üretmek için araştırma merkezleri ve enstitüler kurdu.
Halka hizmet odaklı yaklaşım
HTŞ'nin en dikkat çekici yönlerinden biri, askeri zaferin uzun vadeli bir başarıyı garanti etmeyeceğinin farkında olarak İdlib bölgesinde halkın temel ihtiyaçlarını karşılama çabası oldu. Ekonomik fırsatlar yaratmak için çalışma alanları kurdular ve yerel girişimcilere iş teşvikleri sağladılar. Bu çabalar, kontrolleri altındaki bölgelerde normalliği ve istikrarı teşvik ederek, halkın güvenini kazanmalarına yardımcı oldu.
Esed rejiminin kontrolündeki bölgelerde yolsuzluk ve kötü yönetim halkın güvenini sarsarken, HTŞ kendi bölgelerinde güvenliği artırmayı ve kamu kurumlarına olan inancı yeniden tesis etmeyi başardı. Bu pragmatik yaklaşım, rejim tarafından uzun süredir ihmal edilen bir nüfusun desteğini kazanmasını sağladı.
Rejimin çöküşü ve HTŞ'nin yükselişi
Beşar Esed rejimi, yolsuzluk ve verimsizlikle kuşatılmış bir askeri aygıta dönüşmüş durumdaydı. Uyuşturucu kaçakçılığı, haraç ve yolsuzluk rejimin güç merkezlerini ele geçirmişken, halk en temel hizmetlere bile ulaşmakta zorlanıyordu. Suriye lirasının değer kaybı ve artan yoksulluk, rejimin halk üzerindeki kontrolünü daha da zayıflattı.
HTŞ ise bu zayıflıktan faydalanarak, hem askeri hem de siyasi arenada daha etkin bir oyuncu haline geldi. Esed rejiminin yetersizliklerini fırsata çeviren HTŞ, halka hizmet sunarak, güvenlik ve refah vaadiyle onların desteğini kazanmayı başardı.
Bölgesel dinamiklerden yararlanmak
HTŞ'nin başarısındaki bir diğer önemli faktör, bölgedeki değişen jeopolitik dinamikleri stratejik olarak değerlendirme becerisi oldu. İran ve Hizbullah'ın İsrail'le olan çatışmalar nedeniyle zayıflaması ve Rusya'nın Ukrayna'daki savaşa odaklanması, HTŞ'ye benzersiz fırsatlar sundu.
Hizbullah'ın Suriye'deki etkisinin azalması ve Rusya'nın askeri desteğinin düşmesi, HTŞ'ye kontrol alanlarını genişletme şansı tanıdı. Örgüt, bu fırsatları hızlıca değerlendirerek, bölgedeki etkisini artırmayı başardı.
HTŞ'nin geleceği ve uluslararası toplumun beklentileri
HTŞ'nin Suriye'de merkezi bir oyuncu olarak ortaya çıkışı, dünyanın dikkatini grubun gelecekteki adımlarına çevirmiş durumda. Grubun Suriye halkının beklentilerini karşılayıp karşılamayacağı ve siyasi reformlar konusundaki yaklaşımı, hem bölge içindeki meşruiyetini hem de uluslararası toplumla ilişkilerini belirleyecek.
HTŞ'nin, askeri başarıları kalıcı bir yönetime dönüştürme çabası ve dış güçlerle dengeli ilişkiler kurma becerisi, yalnızca Suriye'nin değil, tüm Ortadoğu'nun jeopolitiğini şekillendirecek. Dünyanın gözleri şimdi, HTŞ'nin hem savaş meydanında hem de yönetim sahasında sergileyeceği performansa çevrilmiş durumda.
Bu nedenle, HTŞ'nin askeri güç ile yönetişim, reform ile güvenlik ve egemenlik ile uluslararası diplomasi arasındaki dengeyi nasıl kuracağı, yalnızca Suriye'nin değil, tüm bölgenin geleceği üzerinde belirleyici bir rol oynayacak.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.