Afrika ülkesi Sudan'da Devlet Başkanı Ömer el Beşir'in görevden uzaklaştırılması için başlayan protestolar üçüncü ayına girdi.
Birçok kişi Sudan meselesini, 'Arap Baharı' olarak adlandırılan toplumsal isyan hareketlerin gecikmeli bir bölümü olarak değerlendirse de Tunus, Mısır, Yemen, Suriye ve Libya'da olduğu gibi uluslararası kamuoyundan beklediği ilgiyi göremedi. Ömer el Beşir hükümeti feshedip, bir yıl süreyle olağanüstü hal ilan etti.
İlk kıvılcım
Mevcut karışıklığın ilk kıvılcımı, 19 Aralık'ta başkent Hartum'un 350 kilometre kuzeyindeki Atbara kentinde çıktı. Halk doların aşırı yükselmesi ve buna paralel olarak ekmek, yakıt, tüp gibi ürünlerde görülen aşırı fiyat artışı ve ekonomik krizi protesto etmek için sokaklara akın etti.
Uzun yıllardır "terörü destekleyen ülkeler" sınıfına konulan ve ABD başta olmak üzere uluslararası kamuoyunun yaptırımlarıyla karşı karşıya kalan Sudan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin el Beşir rejimini Darfur'da yaşanan soykırımdan suçlu bulmasıyla birlikte ikinci dalga yaptırımlarla yeniden sarsıldı.
İlaveten 2011'de zengin petrol yataklarının neredeyse tamamının yer aldığı ülkenin güney bölgesi, Güney Sudan Cumhuriyeti olarak bağımsızlığını ilan etti. Bu gelişme, ekonomik gidişatı daha da kötüleştirdi. Ancak Devlet Başkanı Ömer el Beşir, bu durumu ABD yaptırımlarına bağladı.
Gıda fiyatlarındaki yükselişin protesto edilmesiyle başlayan ve kısa sürede 30 yıllık Ömer el Beşir yönetiminin devrilmesini isteyen kitlesel halk hareketine evrilen protestolar, her ne kadar planlı ve organize olmasa da hızla ülke geneline yayıldı ve tüm yoğunluğuyla devam ediyor.
Hayat pahalılığını protesto amacıyla patlak veren gösteriler bir sonraki adımda rejim karşıtlığı, ardından da Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in görevden ayrılması taleplerine dönüştü.
Özellikle başkent Hartum'daki yürüyüşler, devlet başkanlığı sarayının yanı sıra ve bazı bakanlıklara yakın noktalarda, her hafta binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşiyor.
Muhaliflere sert müdahale
Eylemciler Sudan güvenlik güçlerinin çok sert müdahalesiyle karşılaşıyor. Muhaliflere göre polis, gösteriler sırasında eylemcileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz, ses bombası hatta gerçek mermi kullanıyor.
Yetkililer, 3'ü güvenlik görevlisi olmak üzere gösterilerde 32 kişinin öldüğünü belirtirken, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Sudanlı aktivistler, şu ana kadar en az 60 kişinin hayatını kaybettiğini ve yüzlerce protestocunun da cezaevlerine konulduğunu dile getiriyor.
Son olarak protestolar sırasında tutuklanan bir muhalif öğretmenin ölümü sonrası yaşandı. Polis, öğretmenin gözaltındayken gıda zehirlenmesi sonucu yaşamını yitirdiğini belirtti. Sudan Başsavcılığı ise gözaltında hayatını kaybeden öğretmen Ahmed el-Hayr'ın, "darp" sonucu öldüğünü duyurdu.
Başsavcı ve Protesto Kurbanlarını İnceleme Komisyonu Başkanı Amir Muhammed İbrahim, Kesala kentindeki bir karakolda, gözaltındayken ölen öğretmenin vefatından önce sırtından ve böbrek kısmından darp edildiğini açıkladı.
Ülkedeki muhalefet sorunu
Sudan'daki protestolarda hiçbir siyasi parti yer almıyor. Yerel kaynaklar, geçmiş deneyimlerinin kendilerine muhalefet dahil hiçbir siyasi partiye inanmamaları ve güvenmemeleri gerektiğini öğrettiğini dile getiriyor.
Ömer el Beşir'in başında bulunduğu Ulusal Kongre Partisi'nin çoğunluğu elinde bulundurduğu Sudan Meclisi'nde Demokratik Birlikçi Parti ile birkaç bağımsız milletvekili bulunuyor.
Yerel bir kaynak, "Sudan halkı, parlamentodaki muhalefet partilerinin, kendi çıkarlarını halkın çıkarlarının önünde tuttuğuna inanıyor." diyor.
Düzenlenecek protestolar ve eylemlerin merkezlerinin belirlenmesini siyasi partilerin yerine sendikalar organize ediyor. Hatta gösterilere tıbbi malzeme ve acil yardım ekiplerinin gönderilmesiyle de sendikalar ilgileniyor.
Aynı kaynak, “Belli bir programa ve vizyona sahip örgütlü bir yapı var. Bundan dolayı protestolar bugüne kadar devam edebildi." diye konuştu.
Eylemleri organize eden sendikada doktorlardan işçilere birçok kesimden temsilciler bulunuyor. Söz konusu sendika, haftalık eylemleri ve yürüyüşleri planlıyor.
Sendika, el Beşir'in iktidarı bırakmayı reddetmesi halinde ülke genelinde sivil itaatsizlik ve greve gitmekle tehdit ediyor. Ancak uzmanlar, böylesi bir adımın beklenen neticeyi vermeyeceğini dile getiriyor.
Bir başka kaynak ise "İşçilerin çoğu gündelik işlerde çalışıyor. Eğer peş peşe birkaç gün iş bıraksalar bu onların daha çok sıkıntı çekmesine neden olur." ifadelerini kullandı.
Rejim ve ordu
Rejim ve 75 yaşındaki el Beşir, görevi bırakmak ve eylemcilerin taleplerine yanıt vermek bir yana protestoları 'dış güçlerin oyunu' ve 'Sudan halkının arasına sızan casusların' müdahalesi olarak nitelendiriyor. Yönetim ayrıca barışçıl protestoları şiddete yönlendiren sabotajcılar olduğunu öne sürüyor.
Ancak bununla birlikte son günlerde rejimin yumuşama eğilimi gösterdiği de gözlerden kaçmıyor. Hartum yönetimi, ekonomik krizi çözmenin yanı sıra reform ve siyasi tutsakları da salıverme gibi birtakım sözler vererek göstericilerin gönlünü kazanmaya çalışıyor.
Bu bağlamda Ömer el Beşir, daha çok halkla bir arada olduğu görüntüsü vermeye çalışıyor. Son olarak da merkezi hükümeti ve eyalet yönetimlerini feshetti.
Ancak eylemciler rejimin söz vermesine rağmen yüzlerce aktivistin hala gözaltında ya da sorguda olduğunu belirtiyor.
Belirleyici faktör ordu
Barışçıl gösteriler olarak başlayan ancak Libya, Suriye ve Yemen gibi ülkelerde iç savaşla sonuçlanan kitlesel hareketlerin gölgesinde, Ortadoğu coğrafyasının savaşla sonuçlanacak yeni bir krizi daha kaldıramayacağı belirtiliyor.
Ortadoğu'nun diğer birçok ülkesinde olduğu gibi Sudan'da da rejimin geleceğini belirleyici faktör olarak ordu görülüyor.
Sudan ordusu ve polisi gösterilerin başından beri Ömer el Beşir'e tam bağlılığını açıkladı.
Ancak son gelişmelerin ışığında Sudan ordusunun da kendi arasında bölünmeler yaşadığı öne sürülüyor.
Sudanlı bir askeri uzmana göre, yüksek rütbeli askerlerin büyük çoğunluğu el Beşir'in yanında saf tutuyor.
Protestocuların taleplerini haklı bulduğunu belirten genç subaylar ise artık onlara sempati duyduğunu dile getirmekten çekinmiyor.
Son günlerde protestoculara sempati duyduğunu söyleyen subaylardan bazılarının görevden alınma hatta hapse atılma haberleri de artmaya başladı.
Ordu bir bildiri yayımlayarak gösterilerin ülkenin itibarına zarar verdiğini ve "Sudan’ın çöküşüne" izin verilmeyeceği belirtildi.
Ömer el Beşir kimdir?
Sudan Devlet Başkanı, Mareşal Ömer Hasan Ahmed el-Beşir 1 Ocak 1944'te başkent Hartum'un kuzeyindeki Nil Nehri eyaletine bağlı Şendi kentinde doğdu.
Mısır, Malezya ve Pakistan'da askeri eğitimler aldı. 1973'te, Mısır'ın ve Suriye'nin İsrail ile yaptıkları savaşta Mısır ordusunda görev yaptı. 1975'te Birleşik Arap Emirlikleri'nde ataşe olarak çalıştı. 1981’de Sudan'a dönerek askeri görevlerini sürdürdü.
1989'da tuğgeneral rütbesiyle görev yaptığı Sudan ordusu bir darbeyle hükümeti devirdi.
Geçiş dönemi için kurulan yürütme ve yasama organı Ulusal Kurtuluş Devrimi Komutanlığı Konseyinin başkanı oldu. 16 Ekim 1993’te kendini cumhurbaşkanı olarak atadı.
Beşir, 1996, 2001, 2010 ve 2015’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 'zaferle' ayrıldı.
Aralık ayında mecliste yapılan oylamada Ömer el Beşir'in 5'inci kez adaylığının yolu açıldı.