Yeni Şafak gazetesinde bugün yer verilen bir haberde son günlerde İdlib’de çatışmaya dönüşen Heyetu’l Tahriru’ş-Şam ile Ahraru’ş-Şam arasındaki ihtilaflar ABD’ye bağlandı. Haberdeki kurguya göre Türkiye-Rusya bloğu İdlib’i selamete kavuşturacak planda anlaşmışken şimdi ABD bu iki grup eliyle kargaşa çıkarmak suretiyle bu plana çomak sokuyormuş! Gruplardan Tahrir zaten Nusra imiş ve Nusra ise “terör örgütü” olup ABD onu kullanarak Fırat’ın batısına geçmeyi planlıyormuş! Ayrıca Tahrir’e destek veren Türkistanlılar da Rusya’nın müdahalesinin önünü açabilecekmiş!
Direnişin İdlib’e sıkıştığı ve ek olarak İdlib’in kaderinin de bir Halep, Rakka veya Musul olup olmayacağının belirsizliğini koruduğu bir vasatta adı geçen hareketler arasında öteden beri var olan bazı ihtilafların çatışmaya dönüşmesinin kesinlikle Suriye davasına bir faydası yok. Ne sahada ne de Suriye davasına gönül vermiş insanlar nezdinde bu gelişmenin hayırlı olarak algılanmadığı, tam tersine oldukça moral bozucu olduğu ortada. Müslüman kanının hele de Müslüman eliyle dökülmesinin ise hiçbir haklı izahı olamaz!
Ama tüm bunlarla birlikte iki grup arasında baş gösteren sorunların tam olarak mahiyetine vakıf olmanın zorlukları da ortada. Gerek direnişin maslahatını gözetme gerekse de olayların mahiyetine dair söylentilerin doğruluk derecesinin tam olarak saptanmasının zorluğu meseleyi yakından takip eden, sahayla irtibatlı olan insanları bile bin düşünüp bir konuşmaya iterken kalkıp söylentilerin peşine düşmenin, o da yetmedi komplo teorilerine yaslanmanın bir hayrı yok. Suriye davasının en önemli iki aktörü hakkında konuşmak bu kadar kolay olmamalı. Tahrir ile Ahrar arasındaki sorunları Suriye bağlamında ana meseleye dönüştürmenin bu davaya bir faydasının dokunmayacağı da bilinmeli. Hele de tarafgirlik psikolojisi içinde hareket edip taraflardan birini günah keçisi olarak göstermek ve ABD ile ilintilendirmek, buradan da yola çıkarak Türkiye-Rusya bloğunun ne idüğü belirsiz “İdlib planı”nı yüceltmek fazlasıyla sübjektif ve zorlama bir okuma olacaktır.
*
Yeni Şafak’ta Kiymet Sezer imzası taşıyan ve “haber”den çok “yorum” nitelikli olan metin şöyle:
Amerika'nın İdlib oyunu başladı
Türkiye ve Rusya tarafından güvenli bölge olarak işaret edilen İdlib son birkaç gündür çeşitli grupların çatışmalarına sahne oluyor.
Heyet’ül Tahrir Şam ve Ahrar-üş Şam arasındaki çatışmalar son 15 gündür sürekli büyüyor. Muhaliflerin en güçlü olduğu ve sivil halkın yerleştirildiği kenti çatışma ortamına sürüklemeyi amaçlayan girişimlerde Amerika perde arkasında gizli hazırlayıcı güç olarak görülüyor. DEAŞ terör örgütü sayesinde Fırat’ın doğusunda hakimiyetini pekiştiren Amerika’nın, Fırat’ın batısına geçmek için de El Nusra’yı kullandığı değerlendiriliyor.
ANCAK TÜRKİYE DURDURABİLİR
Terörist örgüt listesindeki Nusra’ya bölgedeki grupların destek verip vermeyecekleri belirsizliğini koruyor. Bu gruplar arasında Rusya’nın müdahalesinin önünü açabilecek olan Türkistanlılar ile Özgür Suriye Ordusu bulunuyor. Halen Türkiye’nin ÖSO’yu çatışmalara dahil olmaması için tuttuğu belirtiliyor. Suriye Türkmen Milli Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Tarık Sülo Cevizci, İdlib’te yaşananların Türkiye’yi çok yakından ilgilendirdiğini dile getirirken, bölge kaynakları, bölgenin bir ateş topuna dönüşmesini ancak Türkiye’nin engelleyebileceğini, Türkiye’nin bölgedeki muhalif grupları toparlamak suretiyle bu çatışmaları durdurması gerektiğini belirtiyorlar. Halen İdlib bölgesi hem Esed rejiminin hem de Amerika’nın iştahını kabartıyor.
Kaynak: Haksöz Haber