Pentagon yardıma ihtiyacı olanlara ulaşma konusunda yeni önlemler almasına rağmen ölüm oranları hala artmaktadır.
ABD Kara Kuvvetleri bünyesinde çavuş rütbesiyle 1. Körfez Savaşı'nda tercüman olarak görev yapan Kayla Williams 2004 yılında eve geri döndü. Askerlik görevini tamamlamasının ardından sadece birkaç ay geçmişti. Başındaki ruhsal rahatsızlıklar onu banyoya elinde bir silahla girip intihar etmenin eşiğine getirdi.
Kayla’nın hikayesi acı sonla bitmeyenlerden bir tanesi: Bayan Williams rahatsızlıkların yardım alana kadar karşı koyabildi. Bunu, savaşın izlerini hala taşıyan eski bir askerle evli olmanın getirdiği zorlukların nasıl üstesinden gelineceğini ve kendi tecrübelerini anlatan iki kitap yazarken yaptı. Kendisi ile görüştüğümde bana “fena değilim” dedi. Williams şu anda “Yeni bir Amerikan Güvenliği Merkezi” bünyesindeki “Ordu, Eski Askerler ve Toplum” programının direktörlüğünü yapmaktadır.
Tıpkı birçok kişi gibi onun macerası da kolay geçmedi. İyileşme sürecinde bazen birden fazla terapi uzmanı ile çalışılması, alınan ilaçların değiştirilmesi ve aynı tedavilerin tekrar tekrar uygulanmasını gerektirebilmektedir. Devlet özellikle son dönemde intiharın tüm personeli gönüllülük esası üzerine görev yapan bir savaş gücüne karşı ne kadar tehlikeli olduğunu görmeye başladı ve bu duruma çözümler üretilmesi için bir milyar dolar yatırım yaptı.
İntihar oranları artıyor
Ancak bu hamlenin yeterli olmadığı görüldü. Hem eski hem de hala faal askerler arasındaki intihar oranları hala artmaktadır. Uzmanlara göre bunun öncelikli sebeplerinden birisi sert görünme ve kendi başının çaresine bakabilme üzerine kurulu ordu kültürü nedeniyle rahatsızlığı olan personelin ihtiyaç duyduğu yardımı almak için adım atamamasıdır. Bazı vakalarda yardım almak için girişimde bulunanların ordudan ihraç edildiğine dair dahi raporlar mevcuttur.
Geçtiğimiz altı yıl içinde 45.000’den fazla eski ve faal asker intihar etmiştir. Bu, günde ortalama 20 ölüm demektir. Afganistan ve Irak’ta ABD ordusunun verdiği toplam yıllık kayıplar bu istatistikten daha düşüktür.
Pentagon tarafından sağlanan en son verilere göre ordunun tüm kollarında görev yapan askerler arasındaki intihar oranı son beş yılda üçte bir oranında artarak, 2018 yılında her 100.000 faal asker için 24.8’e çıktı. Yapılan çalışmalar en büyük risk grubunu 30 yaş altı erkeklerin oluşturduğunu göstermektedir.
Veriler alarm veriyor
Eski askerler hakkındaki veriler de benzer şekilde alarm vermektedir. Denetim ve Reform Meclis Komitesi’nin verilerine göre 2016 yılında yapılan araştırmalarda eski askerlerin orduda hizmet vermemiş bireylere nazaran kendilerini öldürme eğilimlerinin 1,5 kat daha fazla olduğu saptanmıştır. 18-34 yaş aralığı hakkında elde edilen verilere göre intihar oranı 2005’ten 2016 yılına gelindiğinde %80 artmıştır. Uzmanlara göre eski bir askerin intihar etme riski görevden ayrılma tarihinden bir yıllık sürede iki kat fazladır.
Pentagon’un bu yılki raporlarında askerlerin ailelerine ait istatistiklere de yer verildi. Raporlara göre, 2017 yılında askerlerin eşleri veya bakmakla yükümlü olduğu 186 kişi yaşamına son verdi.
Askeri yetkililer, faal ve eski askerlere ait intihar oranı verilerinin ordu içindeki demografik yapının (genç ve erkek ağırlıklı nüfus) etkilerinden matematiksel olarak arındırılmasının ardından tüm ülke çapındaki intihar verileri ile karşılaştırılması gerektiğini ifade etmektedir. Ancak ABD ordusunun boyutu ve toplum üzerindeki nüfuzu göze alındığında bu köklü kurumun tüm Amerikan milletine intihara karşı mücadelede liderlik edebilecek kapasitesi ve sorumluluğu mevcuttur.
Askeri yetkililer ulusal verileri bahane etmenin dışında ordu içindeki intihar oranının niçin sürekli arttığına dair çok az sayıda izah sunmaktadır. Daha fazla cevaba erişilmesi için başlatılan çalışmalar hala devam etmektedir.
Uzmanlar, intiharların karmaşık birer vaka olduğunu ve birçok sebepten kaynaklanabileceğini ancak en yaygın nedenin daha önceden belirlenmesi çok zor ani karar olduğunu belirtmektedir. Pentagon yetkilileri intihar ederek ölen askerlerinin çoğunun ruhsal bir rahatsızlıktan mustarip olmadığını söylemektedir. Savaş ortamının beraberinde yüksek stresi de getirdiği reddedilemez bir gerçek ancak askerlerin faal olarak görev yapmasının intihar riskini arttırıp arttırmadığı hususunda birbiriyle çelişen raporlar mevcuttur.
Tüm tarafların mutabık olduğu hususlar ise yüksek kaliteli sağlık sistemi ve sorunlar yaşayan bireylerin silahlara olan erişiminin engellenmesinin olumlu manada bir fark yarattığıdır.
RAND bünyesinde bir araştırmacı olarak çalışan Terri Tanielian’a göre, yapılan çalışmalar Eski Asker İşleri Departmanı tarafından yüksek kaliteli tedavi sağlandığını ve kurum bünyesindeki Eski Asker Kriz Hattının günümüzde hizmet veren diğer tüm kriz hatlarından daha başarılı olduğunu göstermektedir.
"Askerler profesyonel yardım istemiyor"
Ancak Eski Asker İşleri Departmanı çoğu zaman yardıma ihtiyacı olan tüm bireylere yetişemediği için bazı hastalar askerler ile çalışmak için gerekli eğitimlere tabi tutulmamış sivillere yönelik akıl sağlığı uzmanlarına gönderilmektedir.
Amerikan Deniz Piyadeleri bünyesinde 75 ayrı görevde uçan ve madalyalar kazanan Kobra pilotu John Ruocco da eve sağlığı bozulup gelenler arasındaydı. Ancak kendisi mustarip olduğu depresyon ve savaş travması için yardım almadı. 2005 yılında Irak’ta ikinci turuna çıkmaya hazırlanırken kendini öldürdü. John’un eşi Kim’in de yönetim kurulunda yer aldığı bir STO olan Geride Kalanlar için Trajedi Yardım Programı intihar eden askerlerin aileleri ve arkadaşlarına yardım etmekte ve intihar riskine karşı bilinirliği arttırmak için çalışmaktadır. Bayan Roucco, rahatsız askerlerin yardım edebilecek kaynakları bilmelerine rağmen çoğu vakada yardım almamak için direndiğini söylemektedir.
“Bizim en büyük mücadelelerimizden birisi de ordu kültürüne karşı yürüttüğümüz savaştır. Akıl sağlığı hususunda yardım talep etmek askerlere eğitim kamplarında öğretilen her dersle çakışmaktadır. Bu kamplarda askerlere, acıya rağmen devam etmeleri, kendinden önce diğerlerini düşünmeleri ve bir sorunu çözmek için gerekirse ölümcül güç kullanmaları gerektiği öğretilmektedir.”
Kim, deniz piyadelerinin fiziksel idmanı ihmal etmeyi akıllarından dahi geçirmediği söylüyor ve ancak “görevlerini yapma kabiliyetlerini engelleyene kadar hiçbirisinin kendilerine bakmak için zaman ve fırsat oluşturmadığını” ekliyor. Kim, eğer deniz piyadelerinin eğitim programlarında akıl ve ruh sağlığına dair dersler olsaydı kocasının mustarip olduğu dertlerle başa çıkmak için daha emniyetli bir yol bulabileceğinden emin olduğunu söylemektedir.
İntiharlar sadece aileleri yıkmakla kalmamakta aynı zamanda bir üyesini kaybeden birliğin geride kalan bireylerinin moral ve birliktelik duygusunu zedelemektedir. Birliğe yeni katılacak adayların intiharlar nedeniyle geri adım atması ise gönüllülük esasına dayalı ordunun etkinliğini direkt olarak tehdit etmektedir.
Daha fazla dikkat edilmesi gereken diğer husus ta ateşli silahlara (intiharlarda en fazla tercih edilen metot) kolayca erişilmesinin önüne geçilmesidir. Silah kilitlerinin dağıtılması, güvenli muhafaza şekilleri hususunda eğitimler verilmesi ve komutanların gerekli görüldüğü hallerde emri altındaki askerlerin silahına el koyması gibi önlemler alınabilir. Eski ve faal askerleri tedavi eden sağlık personeli hastalarıyla yapacakları seanslarda bu gibi önlemleri, araba kullanırken emniyet kemeri takmak veya bisiklet sürerken kask takmak kadar önemli meseleler olarak yansıtmalıdır.
Zor günler geçiren sevdiklerimizin, dertlerini dinlemek, alkol ve uyuşturucu kullanımını azaltmak ve profesyonel yardım almasını sağlamak hususlarında herkesin oynaması gereken bir rol vardır.
Deniz Piyadeleri komutanlarında General David Berger’ın da dediği gibi; “Denizcilerin yardım talep etmesinin normal ve önemli bir karar olarak kabul edildiği bir ortam yaratmalıyız.”