Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) merkezi Erbil'de ABD'li think tank kuruluşu Center for Peace Communications (Barış İletişimi Merkezi) aracılığıyla İsrail lehine bir toplantı organize edildi.
"İbrahimi değerler ortaklığında İsrail ile ilişkilerin geliştirilmesi"
Erbil'de toplanan Iraklı Şii-Sünni Arap ve Kürt 312 isimin katıldığı konferansta "İbrahimi değerler ortaklığında İsrail ile ilişkilerin geliştirilmesi" talep edildi. Bu talebin "İbrahimi değerler ortaklığında" ifadesiyle 'dinlerarası diyalog' vurgusuyla yapılması dikkat çekti.
Toplantıya katılan isimlerden Iraklı Sünni Arap ve aşiret lideri Visam el-Hardani dikkat çekti. Visam el-Hardani geçmişte ABD'nin Irak'ın Sünni yoğunluklu illerinde Sünni cihat yanlılarına karşı korucu gücü olarak organize ettiği "Sahve" güçlerinin liderlerinden biriydi.
"İsrail ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz"
El Hardani, toplantıda yaptığı konuşmada, "İster Sünni cihat yanlıları, isterse İran destekli Şii milisler olsun her türden aşırılığa karşıyız. İsrail ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Bunun için İsrail'de yaşayan Iraklı Yahudiler ara bulucu olabilirler." ifadelerini kullandı.
Katılımcılardan Şii Tümgeneral Amir el-Ceburi de yaptığı konuşmada Visam el-Hardani'nin dediklerini tekrarlayarak İsrail ile ilişkilerin geliştirilmesi çağrısında bulundu.
İsrail karşıtlarından toplantıya tepki
Irak'taki İsrail karşıtı kesimler bu toplantıya büyük tepki gösterdi. Katılımcılarını toplantıda boy gösterme karşılığında ABD'den rüşvet almakla suçladılar. Ayrıca bu toplantının İsrail ile yakın ilişkileri olan Barzanilerin denetimindeki Erbil'de yapılmasının da çok anlamlı olduğunu ifade ettiler.
ABD Irak'a İsrail'i tanıması yönünde baskı yapıyor
ABD'nin Irak'a İsrail'i tanıması baskısı yaptığı biliniyor. Ayrıca ABD'nin İsrail'i tanıma baskısı yaptığı bir diğer ülke olan Suudi Arabistan'ın Şii siyasal hareketlerin Suudileri bu tanıma üzerinden eleştirememesi için önce Irak'ın İsrail'i tanıması şartını öne sürdüğü belirtiliyor.
ABD'nin Irak'ın en büyük aşiretlerinden biri ve hem Sünni, hem de Şii kolları olan Cebur aşiretini İsrail ile normalleşmede özellikle kullanmak istediği iddia ediliyor.
Trump döneminde başlayan Irak'a yönelik İsrail'i tanıma baskısının Biden döneminde de sürdüğü gözlemleniyor. ABD'nin ve İsrail'in planına göre bu tanımanın daha kökleştirilebilmesi için siyasi bir karardan ibaret kalmaması, Irak'ın İsrail ile kültürel etkileşime geçmesi ve özellikle de bu sürecin 'dinlerarası diyalog' vurgulu yapılması hedefleniyor.
Papa'nın Irak ziyareti dikkat çekmişti
Geçtiğimiz Mart ayında da Katoliklerin dini lideri Papa Papa Francis'in Irak'ta Şii lider Ayetullah Sistani'yi ziyaretindeki 'dinlerarası diyalog', 'İbrahimi dinler' ve Yahudilerin de sürece dahil edilmesi vurgusu dikkat çekmişti.
İsrail'in 1948'de kurulmasından, Irak sahip olduğu potansiyel zenginlikler ile İsrail ile doğrudan komşu olmamasına rağmen İsrail'i tehdit edebilecek başlıca güçlerden biri olarak görülüyor.
1991'deki Körfez Savaşı esnasında Irak'ın İsrail'e füzeli saldırılarda bulunması bu korkuyu İsrail'de oldukça körüklemiş, bu tarihten Saddam rejiminin devrileceği 2003'e kadar ABD ve Irak arasında yaşanan her gerginlik ve çatışmada İsrail'de Irak'tan gelebilecek saldırı korkusu yaşanmıştı.
Şubat 1998'de ABD Irak'ta rejim değişikliğini ve Saddam rejimi muhaliflerini desteklemeyi resmen devlet politikası olarak ilan etmişti. Desteklenecek ve rejim değişikliğinin ardından meşruiyeti tanınacak olan gruplarda "bölge ülkelerinin tümüne karşı dostça ilişkiler sürdürme taahhüdü" aranmış, o dönemde ağırlıklı olarak Şiilerden oluşan Iraklı rejim muhalifleri de bu şartı kabul etmişti.
Uzmanlar bu şarttan asıl kastın İsrail olduğunu, bu şartı kabullenenlerin de bunun farkında olduğunu ve ABD desteğine karşılık olarak İsrail ile normalleşmeyi 1990'lı yıllardan kabullendiklerini bildiriyorlar.
"Dinlerarası Diyalog ve İbrahimi Din" projeleri
'Dinlerarası Diyalog' ve 'İbrahimi Din' projeleriyle İsrail ile diğer Arap ve tüm İslam ülkeleriyle olduğu gibi Irak-İsrail arasında da sadece siyasi değil kültürel ve dini bir normalleşmenin de hedeflendiği belirtiliyor.
Bu normalleşme projesine göre, İsrail Mescid-i Aksa da dahil olmak üzere işgal ettiği topraklardan çekilmeden ve işgal ettiği toprak ve hakları hukuken de ilhak ederek Müslüman ülkelerle normalleşecek.
Bazı Arap ülkelerinin İsrail ile peş peşe normalleşme anlaşması imzalayıp diplomatik ilişkiler kurmasının ardından ABD Suudi Arabistan'dan da normalleşme antlaşması imzalamasını talep ediyor. Suudi Arabistan'ın ise bu anlaşmayı önce Irak'ın imzalamasını şart koştuğu belirtiliyor.
10 Ekim 2021'de yapılacağı açıklanan Irak seçimlerinin ardından belirlenecek başbakanın gündeminde ön sıralarda İsrail ile normalleşme antlaşmasının yer alacağı tahmin ediliyor. Bu sürecin olabildiğince az tepkiyle ilerleyebilmesi için 'Dinlerarası diyalog' projesi kapmasında Müslümanlar ve Yahudilerin dostluğunun bolca işleneceği tahmin ediliyor.
Kaynak: Mepa News