Irak'ta IŞİD mensuplarının aileleri oldukları iddiasıyla 6 yılı aşkın süredir cezaevlerinde kötü koşullarda tutulan kadınlar açlık grevi başlattı.
Büyük bir kısmının Türk vatandaşı olduğu ifade edilen kadınlar arasında Azerbaycan ve diğer Türki cumhuriyetlerden kadınların da bulunduğu ifade ediliyor.
Irak'ın başkenti Bağdat'ta bulunan Rusafa Cezaevi'nde tutulduğu belirtilen kadınlar çocuklarının alıkonulduğunu ve uzun süredir kendilerinden ayrı tutulduğunu belirtti.
Kadın mahkumlar herhangi bir suçları olmadığını ifade ederek Türkiye'den yardım talep etti ve koşullarında düzelme oluncaya dek açlık grevi yapacaklarını dile getirdi.
Irak ve Suriye'de IŞİD'in elindeki bölgelerin ele geçirilmesinin ardından bu bölgelerde yaşayan on binlerce kadın ve çocuk, IŞİD mensuplarının aileleri oldukları iddiasıyla cezaevlerine ve toplama kamplarına atıldı. Bunlar arasında yüzlerce Türk vatandaşının da bulunduğu belirtiliyor.
"Çocuklar annesiz uyuyor"
Irak'ta cezaevlerinde tutulan kadınların serbest kalması için sosyal medyada da kampanya başlatıldı. "Çocuklar annesiz uyuyor" başlığı altında yürütülen kampanya paralelinde binlerce tweet atıldı.
Irak'taki kamplarda tecavüz ve cinsel istismar
Irak'ta IŞİD sonrası kamplarda tutulan kadın ve çocukların sistematik tecavüze ve cinsel istismara maruz bırakıldığı öne sürülüyor.
Sünni nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde kurulan mülteci kamplarında yaşamaya çalışan on binlerce sivil, halen devam eden insan hakları ihlalleriyle yüz yüze. Bunlardan en yaygını, kadınlara yönelik sistematik tecavüz ve cinsel istismarlar.
Mülteci kamplarında yaşamına devam etmeye çalışan kadın ve çocuklar, IŞİD mensuplarının aileleri oldukları ifadesiyle birer suçlu, yahut potansiyel suçlu muamelesiyle karşı karşıya kalıyor. Yerel aktivistlere göre bölgedeki kamplarda toplam 100 bini aşkın insan var, bunların çoğu kadın ve çocuklar. "IŞİD aileleri" olarak suçlanan ve sıfıra yakın imkanla hayatta kalmaya çalışan bu siviller, IŞİD sonrası Irak'ta en büyük insani krize maruz kalmış durumda.
Açlık ve susuzluk hayatı zorlaştırıyor
Uluslararası Af Örgütü, kadın ve çocukların evlerine dönmelerine izin verilmediğini, kamplarda zorla tutulduklarını, yiyecek ve su ihtiyaçlarının karşılanmadığını rapor ediyor. Af Örgütü'ne göre kamplarda yaygın olan en büyük trajedilerden birisi de cinsel şiddet. IŞİD'in elindeki Musul'a yönelik saldırı sırasında da İran destekli Şii milislerin, şehirdeki kadınlara yönelik sistematik tecavüzler gerçekleştirdiği bildirilmişti. Söz konusu kamplarda kalan birçok kadın, Bağdat hükümeti güçleri tarafından sistematik bir şekilde cinsel şiddete maruz kalıyor.
Yerel kaynaklar, kamplardaki kadınların tecavüze uğrama korkusuyla yaşadığını, günlük hayatlarına normal bir biçimde devam edemediğini belirtiyor. Tecavüz mağduru kadınlar, saldırganların Bağdat hükümeti güvenlik güçleri ve Haşdi Şabi milisleri olduğunu, kendilerini IŞİD mensubu olmakla suçladıklarını aktarıyor. Kamplardaki kadın ve çocukların güvenliğini sağlamak için ise ne Bağdat hükümetinden ne de uluslararası kamuoyundan bir talep ortaya konulmuş durumda. Yerel kaynaklar kamplardaki erkeklerin tamamına yakınının IŞİD üyesi olmakla suçlanarak öldürüldüğünü yahut tutuklandığını aktarıyor.
Kadınlar ilişkiye mecbur bırakılıyor
İnsan hakları kuruluşları ve yerel aktivistler, kamplardaki cinsel şiddetin bir diğer ayağının da kadınların cinsel ilişkiye mecbur bırakılması olduğunu belirtiyor. Çoğunluğu yerleşim yerlerinden uzak ve izole çöl bölgelerinde bulunan kamplara gerekli yaşam malzemelerinin girmesi oldukça zor durumda. Kamplara açılan yollar ise Bağdat hükümeti güçlerinin ve Şii Haşdi Şabi milislerinin kontrolünde.
Bu doğrultuda, kamplarda kısılmış durumda olan kadınların, çocuklarının açlık ve susuzluktan ölmemesi için, insani yardım karşılığında cinsel ilişkiye mecbur bırakıldığı rapor ediliyor. Daha önce de Suriye'de birçok mülteci kampında kadınların, gerekli yaşam malzemelerine erişim için cinsel ilişkiye mecbur bırakıldığı bildirilmişti. İnsan hakları kuruluşları söz konusu durumu da bir tür cinsel saldırı olarak kabul ediyor. Söz konusu kamplardaki kadınların önemli bir kısmının, ailelerini hayatta tutabilmek için başka bir alternatifi bulunmuyor. Özellikle oldukça küçük yaştaki çocuklara sahip olan kadınlar Bağdat hükümeti yetkilileri ve Şii milislerin hedefinde. İnsani yardım görevlilerinin de, kamplarda tutulan kadınların hayatla ölüm arasındaki çaresiz durumunu istismar ettiği ifade ediliyor.
"Yeni bir IŞİD'in tohumları atılıyor"
Yerel kaynaklar, "IŞİD mensuplarının aileleri" olmakla itham edilen kadın ve çocukların cinsel amaçla istismarının korkunç boyutlara ulaştığını söylüyor. Bağdat hükümeti güvenlik güçleri ve Şii milislerin istismar ve saldırıları, kampların tamamında yaygın bir durum halini almış vaziyette.
Bölgede tecavüzler ve istismarlar neticesinde çok sayıda kadının hamile kaldığı, bazı kadınların ilkel şartlarda kürtajla bu bebekleri aldırmaya çalıştığı belirtiliyor. Birer toplama kampı halini almış kamplardaki durumu, The New Yorker'a konuşan bir uluslararası sivil toplum kuruluşunun yöneticisi, şu ifadelerle özetliyor: "Eğer şu an 10 yaşındaysanız, yiyeceğiniz yoksa, yardım eden yoksa ve anneniz hayatta kalmak için cinsel istismara uğruyorsa ve tüm Irak toplumu IŞİD'e yakın olduğunuz bahanesiyle sizi suçluyorsa, iki, üç, dört sene sonra ne yaparsınız? Bu açık. Gelecek savaşın tohumları burada atılıyor."
Kaynak: Mepa News