Vanessa Ghanem | Al Arabiya | Tercüme: Mepa News
İran'ın İsrail'e yönelik füze saldırısı Orta Doğu'daki jeopolitik riskleri artırarak arz kesintisi korkusuyla küresel petrol fiyatlarının yükselmesine neden oldu.
ABD ham petrol fiyatları Perşembe günü yaklaşık yüzde 5 artarak üst üste üçüncü seansta da yükseliş kaydetti. Fiyatlar Cuma günü de yükselmeye devam etti.
Brent ham petrol vadeli işlemleri, bugün itibariyle 55 sent ya da yüzde 0,7 artışla varil başına 78,17 dolar oldu. ABD Batı Teksas Intermediate ham petrol vadeli işlemleri 50 sent veya yüzde 0,7 artışla varil başına 74,21 dolar oldu.
Salı günü İran, İsrail'e yaklaşık 200 balistik füze fırlatarak uzun süredir devam eden gergin süreci farklı bir boyuta taşıdı.
Bu saldırı, Temmuz ayında Tahran'da öldürülen Hamas'ın siyasi lideri İsmail Heniye'yi ve geçen hafta Beyrut'un güney banliyölerinde suikasta uğrayan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ile İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı Abbas Nilforuşan'ı hedef alan İsrail hava saldırılarına misilleme olarak gerçekleşti.
Bu saldırı, Nisan ayında İsrail'e yaklaşık 300 füze ve insansız hava aracı fırlatan İran'ın bu yıl İsrail'e yönelik ikinci saldırısı oldu. Ancak geçmiş saldırıya göre çok daha gelişmiş silah sistemleri kullanıldı.
İsrail ve ABD saldırıya misilleme sözü verirken, bölgeyi istikrarsızlaştırabilecek ve küresel petrol piyasalarını etkileyebilecek bir çatışmanın patlak verebileceğinin emarelerini de sergiledi.
Bir OPEC üyesi olan İran günde yaklaşık 3,2 milyon varil petrol üretiyor ve bu da küresel üretimin yaklaşık yüzde 3'üne tekabül ediyor. İsrail'in saldırıları İran'ın enerji altyapısı için doğrudan bir tehdit oluşturabilir.
ABD yaptırımlarına rağmen İran'ın petrol ihracatı bu yıl son yılların en yüksek seviyesi olan günlük 1.7 milyon varile yükseldi ve en büyük müşterisi ise ABD'nin tek taraflı yaptırımlarını tanımayan Çin oldu.
Petrol fiyatlarındaki dalgalanma ve piyasa dinamikleri
Tarihsel olarak, Orta Doğu krizlerinin petrol fiyatları üzerinde derin etkileri olmuştur. Bölge, küresel ham petrol üretiminin önemli bir bölümünü oluşturuyor.
Saxo Bank Emtia Stratejisi Başkanı Ole Hansen, jeopolitik gerilimler genellikle kısa vadeli fiyat artışlarına yol açarken, uzun vadeli zirvelerin çatışmanın şiddetine ve süresine bağlı olduğunu açıkladı.
Hansen, Al Arabiya İngilizce servisine verdiği demeçte, “Volatilitenin temel etkenleri arasında büyük üreticileri kapsayan daha geniş bir çatışma riski, petrol altyapısındaki potansiyel aksaklıklar ve OPEC+ müdahalesi yer alıyor.
Buna ek olarak, zayıf bir küresel talep görünümü fiyatların ne kadar yükselebileceğini sınırlayabilir. Önemli arz kesintileri veya uzun süreli belirsizliği tetikleyen jeopolitik bir olay olmadan, petrol fiyatlarının yeni uç noktalara fırlamak yerine daha yüksek bir aralıkta seyretmesi daha olasıdır.” dedi.
Petrol talebi küresel ekonomik yavaşlama nedeniyle zayıfladı, özellikle de dünyanın en büyük tüketicisi olan Çin'de, tüketici harcamalarını etkileyen emlak krizi nedeniyle faaliyeti artırma çabaları zora girdi. Avrupa sanayisi de düşüşte ve son veriler fabrika üretimlerinde keskin bir düşüş olduğunu gösteriyor.
Analistler, tüccarların ve spekülatörlerin kısa vadeli dalgalanmalardan kazanç sağlayacağını, ancak OPEC+ ülkelerinden gelen bol arzın ve Çin'in ekonomik zayıflığının fiyatları kontrol altında tuttuğunu savunuyor.
London College of Energy Economics Başkanı Yusuf M. El Şemmarı, “Bu, gerçek bir arz krizinden çok jeopolitikle ilgili” dedi.
Hürmüz Boğazı
Çatışmanın uzaması küresel petrol arzı açısından ciddi riskler doğurabilir. Böyle bir tırmanmanın İran'ı Hürmüz Boğazı'nı kapatmaya itebileceğine dair endişeler var.
Hürmüz Boğazı, günlük petrol arzının beşte birinin geçtiği kilit bir lojistik noktadır. İran, Irak, Suudi Arabistan, Kuveyt ve BAE'den yapılan petrol ihracatı için oldukça kritik bir arter.
Hansen, “Hürmüz Boğazı'nın kapatılması ya da geçici bir kesinti bile küresel enerji piyasalarında şok dalgaları yaratarak fiyatları arttıracak ve arz darboğazları yaratacaktır” diye vurguladı.
“Ancak, kilit üreticiler de dahil olmak üzere OPEC+'nın vereceği yanıt, arzın istikrara kavuşturulmasında çok önemli olacak ve kısa vadeli kesintileri yönetmek için stratejik rezervlere başvurulabilir. Yine de, Orta Doğu'nun küresel enerjideki merkezi rolü nedeniyle, devam eden jeopolitik riskler petrol piyasasını daha fazla fiyat dalgalanmasına karşı oldukça hassas hale getirmekte ve yatırımcıları tedirgin etmektedir.”
OPEC, İsrail'in saldırısı sonucu İran'ın petrol tesislerinin tamamen devre dışı kalması halinde bu kaybı telafi edebilecek yeterli yedek petrol kapasitesine sahip. Ancak İran'ın Körfez'deki komşularının tesislerini vurarak misilleme yapması halinde üretici grup zorluklarla karşılaşacaktır.
Üç kaynağın Perşembe günü Reuters'e verdiği bilgiye göre Körfez Arap ülkeleri ve İran'dan bakanlar, İsrail ve İran arasındaki gerilimin azaltılmasını görüşmek üzere Katar'ın ev sahipliğinde Asya ülkelerinin katıldığı bir toplantıya katıldı.
Kaynaklardan ikisi, Körfez ülkelerinin, daha fazla şiddetin Körfez petrol tesislerini tehdit edebileceği endişesiyle İran'a çatışmada tarafsız oldukları konusunda güvence vermeye çalıştıklarını söyledi.
El Şemmari, “Uzun süreli bir çatışmanın özellikle Hürmüz Boğazı üzerinden geçen kilit petrol tedarik yollarını istikrarsızlaştırma potansiyeli endişe verici, ancak İran'ın çıkarına değil” dedi ve ekledi:
“Geçmişte Suudi-Husi çatışması sırasında petrol tankerlerine yönelik saldırılar gördük ancak Suudi Arabistan ve İran arasındaki yakınlaşma bölgeyi istikrara kavuşturdu. Boğazın kesintiye uğraması tüm bölgenin ekonomik güvenliğine zarar verir ki İran da ilişkilerin istikrarlı kalmasını istediği için bundan kaçınmak istiyor.”
“İsrail ve İran arasındaki gerilim piyasalarda dalgalanmaya yol açabilir, ancak doğrudan bir askeri çatışma olasılığı düşük olsa da İran'ın petrol ve nükleer tesislerine yönelik riskler öngörülemez olmaya devam ediyor.”
Jeopolitik baskı ve stratejik hesaplar
İsrailli yetkililer İran'ın saldırısının etkisini küçümsüyor olabilir. Sadece bir kişinin öldüğü bildirilse de bu saldırı İran'ın Nisan ayında gerçekleştirdiği saldırıdan daha fazla hasara yol açtı.
Analistler İsrail'in misilleme için dört seçeneği olduğunu belirtiyor: İran'ın petrol üretim tesislerini hedef almak, rejimin sembollerini vurmak, üst düzey İranlı hükümet yetkililerine suikast ya da nükleer altyapıyı vurmak.
Tahran, özellikle de başkanlık seçimlerine sadece bir ay kalmışken ABD'nin petrol fiyatlarının çok yükselmesini istemeyeceğini düşünüyor olabilir.
İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'un Orta Doğu ve Kuzey Afrika Programı'nda yardımcı araştırmacı olan Neil Quilliam, bu durumun İsrail'in hedef seçimini sınırlayabileceğini ancak İran'ın kritik varlıklarını vurma kararlılığından caydırmayacağını söyledi.
Quilliam, Al Arabiya İngilizce'ye verdiği demeçte “İsrail'in oluşabilecek küresel etki nedeniyle İran'ın kilit petrol altyapısını doğrudan hedef alması pek olası değil” dedi ve ekledi: “İsrail bunun yerine askeri ve istihbarat varlıklarının yanı sıra İran'ın enerji ve iletişim altyapısına odaklanması daha muhtemeldir ve Hizbullah'ınkine benzer şekilde üst düzey İranlı liderler de hedefte olabilir.”
Perşembe günü kendisine İsrail'in İran'ın petrol tesislerini vurmasını destekleyip desteklemeyeceği sorulan ABD Başkanı Joe Biden gazetecilere “bunu tartışıyoruz” dedi.
Quilliam, “İran, Bab el Mendeb Boğazı'ndan geçen petrol tankerlerine yönelik saldırıları yoğunlaştırmak için Husiler gibi vekil güçleri kullanarak risk primini yükseltebilir” dedi ve ekledi:
“Ayrıca Husileri Körfez ülkelerinin enerji altyapısını tehdit etmeye teşvik ederek Hizbullah'ın zayıflamasıyla birlikte grubun profilini yükseltmeyi sağlamayı amaçlayabilir.”
Kaynak: Mepa News, Ajanslar