İran Devrim Muhafızları, Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani'nin öldürülmesine misilleme olarak ABD güçlerinin bulunduğu Irak üslerine düzenlenen balistik füze saldırılarının sorumluluğunu üstlenmekte gecikmedi. Uzmanlara göre, sorumluluktan kaçmak için daha önce Ortadoğu'daki vekil güçlerini kullanan İran'ın bu seferki saldırıları bizzat kendisinin düzenlemesi, Tahran'ın farklı bir pozisyon alması anlamına geliyor.
Ulusal güvenlik
Devrim Muhafızları'na bağlı seçkin birim Kudüs Gücü'nün komutanı Süleymani gibi üst düzey bir askeri liderinin hedef alınması, uzmanlara göre İranlı liderleri ABD'ye benzer seviyede yanıt vermeye sevk etti.
Atlantik Konseyi bünyesindeki İran'ın Geleceği Girişimi'nin direktörü Barbara Slavin, ”İran'ın güvenliği söz konusu olduğunda dizginleri eline Devrim Muhafızları Ordusu alıyor” dedi.
Slavin, ”Devrim Muhafızları Ordusu İran'ın ulusal güvenlik sisteminin bir parçası. İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin bir temsilcisi, ordu güçlerinin başındakiler, cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanı da Devrim Muhafızları Ordusu bünyesinde yer alıyor” şeklinde konuştu.
Slavin ayrıca İranlı liderlerin kararları ortak aldıklarını, uygun adımın ne olacağı konusunda uzlaşıya vardıklarını kaydetti.
İran uzmanı Cyrus Saify ise Devrim Muhafızları’nın kamuoyunu sakinleştirmek ve gerçekten de misilleme yaptığını kanıtlamak için Irak'taki ABD askeri yapılarına taktiksel saldırıda bulunma seçeneğini tercih ettiğini söyledi.
Saify, Devrim Muhafızları’nın bu saldırısının bir başka amacının İran hükümeti içindeki aşırılık yanlılarına hitap etmek olduğunu belirtti.
Önceki saldırılar
İran yıllar içinde Irak, Suriye, Lübnan, Yemen ve Ortadoğu'nun birçok bilgesinde çoğu Şii milislerden oluşan büyük bir ağ inşa etti.
Devrim Muhafızları’nın hava gücünü yöneten Emir Ali Hacızade’nin, Irak'taki ABD üslerine yapılan saldırıyı, Hizbullah, Haşdi Şabi ve Hamas gibi İran'ın vekil güçlerini temsil eden bayrakların önünde basın toplantısı düzenlemesi de bunun bir örneğiydi.
Kasım Süleymani, özellikle Arap Baharı ayaklanmalarından ve IŞİD'in Suriye ve Irak'ta yükselişe geçmesinden sonra bu silahlı örgütlerin kurulmasına bizzat katkıda bulunmuştu. Bu milis güçler, İran'ın nüfuzunun ve bölgedeki erişim alanının kapsamının genişletilmesinde kilit rol oynamıştı.
Uzmanlar, İran'ın son yıllarda Ortadoğu'daki ABD çıkarlarını hedef almak için vekil güçlerinden dayanak aldığını kaydediyor.
Ekim ayından bu yana Irak'ta ABD askerlerini barındıran askeri üslere en az on saldırı düzenlenmesi, buna bir örnek.
Geçen ay Kerkük'teki bir askeri üsse düzenlenen saldırıda bir ABD'li çalışan ölmüş, birkaç ABD askeri ve Iraklı askeri personel yaralanmıştı. ABD buna karşılık olarak İran yanlısı Şii milis örgüt Hizbullah Tugayları'na (Kataib Hizbullah) ait Irak ve Suriye'deki beş noktayı vurmuştu.
ABD'nin düzenlediği saldırıda Süleymani'yle birlikte ölen Ebu Mehdi El Mühendis, bu örgütün liderlerindi. Kataib Hizbullah, ABD'nin Bağdat Büyükelçiliği'ne kısa süre önce düzenlenen saldırının arkasındaki İran destekli Şii milis örgütlerden biriydi.
Yemen'de İran'ın eksenindeki Husi isyancıları, 2019 Eylül ayında Suudi Arabistan devlet petrol firması Aramco'nun tesislerine düzenlenen İHA saldırısının sorumluluğunu üstlenmişti.
Uzmanlar, bu saldırıların, İran'ın vekil güçlerinin Washington ve Tahran arasında devam eden gerginlik üzerinde ciddi tehditler oluşturabileceğine işaret ettiğini söylüyor.
İlave yanıtlar
İran uzmanı Jason Brodsky, İran'ın ABD güçlerine yönelik füzeli yanıtının aşama aşama ölçülmesi gerektiğini söyledi.
Brodsky, ”İlk aşama doğrudan misillemeydi. İkinci aşamanın geniş kapsamlı Direniş Ekseni içinde yer alan vekil güçler aracılığıyla yapılacak dolaylı misilleme olması ihtimali yüksek” dedi.
İran ve bölge kapsamındaki vekil güçleri, bu ittifaka ”Direniş Ekseni” olarak atıfta bulunuyor.
Brodsky, ”İran'in dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in İran'ın Irak'taki hava üslerine düzenlediği saldırıya ilişkin verdiği mesaja dikkat etmek önemli. Hamaney, 'Böyle askeri eylemler yeterli değil,' demişti. Bu, bir sonraki saldırının İran'ın Silahlı Kuvvetleri değil, İran destekli milislerden geleceğine ilişkin bir sinyal olabilir” diyor.
'İnkar edebilme imkanı'
İran'ın füze saldırıları sonrasında Washington ve Tahran arasında belirsiz bir sükunetin yaşandığına dikkat çeken Stanford Üniversitesi İran Çalışmaları Bölümü Direktörü Abbas Milani, İran'ın gelecekte ABD askeri hedeflerine saldırmaya karar vermesi durumunda bunu vekili konumundaki milislere yaptırması olasılığını yüksek görüyor.
Milani, ”İranlılar bir kez daha saldırırsa tahminimce bu sefer Irak'taki ABD üslerini kendi ordusuyla hedef almak yerine vekil güçleri kullanmayı tercih edip böylelikle saldırılarda sorumluluğu olduğu iddialarını inkar etme yoluna gidebilir. İran'ın Irak'taki vekil güçleri ABD'ye karşı yürütülen eylemlere son verdiklerini açıklamasına rağmen bölge halen sıcaklığını koruyor” dedi.