Suudi Arabistan'ın Washington büyükelçiliği, İran'ın Husi milislerini desteklemeye devam etmesiyle alakalı geçtiğimiz hafta 9 sayfalık bir belge yayınladı. Bu belgede 3 Suudi Arabistan şehrine yapılan bir takım saldırı özetleniyordu.
Aynı belgede Suudi Arabistan İran'ı suçlarken kanıt olarak bir fotoğraf ortaya koyuyor: Husilere verilen Seyyad-2 adlı SAM (karadan havaya füze) görüntüsü.
Seyyad-2 hakkında ne biliyoruz?
Seyyad-2, 2013 Kasım'ında İran'da üretimine başlanan orta menzilli bir yerden havaya atılan bir füze. 5 metrenin hemen altında bir uzunlukta, tahminen 80-150 km menzile sahip, yüksek patlama etkisine sahip başlığıyla 20.000-30.000 metre yüksekliğe çıkabilen bir füze.
Çoğu İran silahında olduğu gibi Seyyad-2 füzelerinin kökeni de yabancı askeri donanıma dayanıyor. 1979 İran Devrimi'nden önce ABD'den alınan SM-1 (RIM-66) temelli bir füze. SM-1'ler demiryolu ile İran gemilerine taşınmak için çok uygundu. Yıllar içerisinde İran'ın Talaş olarak adlandırılan yerel bir iç hava savunma sistemine SM-1'in bir varyansını entegre ettiği düşünülüyor. 2012 yılında İran, gemilerdeki Seyyad füzelerinin yerini alması için kendi ürettiği Mehrap füzelerini test etti. 2013 yılında İranlı uzmanlar, S-200 füzelerinin Seyyad-2 ile birleşeceğini açıkladılar. O zamandan beri İran, Talaş sistemi için daha uzun menzilli bir Sayyad füzesi geliştirdi (Seyyad-3).
İran'ın füzeleri hakkında Suudların bildikleri ve bilmedikleri
Yukarıda bahsedilen belgenin dışında, 26 Mart'ta düzenlenen bir Suudi basın toplantısında Seyyad-2C füzesinin iskeleti sunulmuştu. Kanatları ve savaş başlığı eksik olan bu füzenin üzerinde Farsça "Seyyad füzesi", İngilizce "2C" kodu yazılıydı. Suudların yayınladığı belgede Seyyad füzesiyle ilgili 2 ifade bulunuyor. Birincisi, "Husiler Sana hava alanını kullanarak milislerine bu füzeyi kullanmayı öğretiyor ve eğitim düzenliyorlar." İkinci ifade ise şu şekilde: "Yemen'e kaçak olarak götürülmeye çalışılan bir İran füzesi, koalisyon güçleri tarafından yakalandı (Basın toplantısında gösterilen füze)."
Yukarıdaki ifadelerden hiç birisi Husilerin bu füzeleri Suudi Arabistan'a veya bir koalisyon uçağına karşı kullanıp kullanmadığını açıkça belirtmiyor. Ayrıca San'a hava limanında bir füze stoğu olup olmadığı da meçhul durumda. Son olarak Suudi Arabistan'ın geçişini engellediği füze sayısı da belli değil.
Tüm bu bilgiler İran füzesinin Arap Yarımadası'ndaki kullanımının ve yaygınlığının derecesi hakkında tam bir bilgi veremiyor.
İran Husilere neler verdi ve bu füzeler neden bu kadar önemli?
İran Husilere verdiği siyasi desteğe ek olarak AK-47, RPG'ler (roket atar), keskin nişancı tüfekleri, Amerikan ve Rus yapımı anti-tank silahlarının İran imitasyonları gibi hafif silahlarla milisleri adeta donattı. Ayrıca intihar botları, dronelar, mayınlar gibi patlayıcılarla da Husi harekatına lojistik destek sağladı. Bunlarla birlikte en çok dikkat çeken şeyse İran'ın Husiler üzerindeki füze desteği. Mesele ise İran'ın nükleer kapasiteli kısa mesafeli balistik füzesi Burhan-2H'nin Arap Yarımadası'nda yayılması.
Burhan-2H, Husilerin kara hedeflerine karşı füze gücünü kayda değer şekilde arttırdı. Seyyad füzeleri ise aynı etkiyi hava hedeflerine karşı yapabilir. Her iki füzenin de transferinin yapılması en az iki tane BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararını ihlal ediyor. Birincisi BMGK'nın 2216 sayılı Yemen'e silah ambargosu koyan kararının ihlali, ikincisi ise 2231 sayılı İran nükleer anlaşmasını kodlayan ve 2020'de sona erecek bir silah transferi yasağını içeren karar.
ABD için bir rol mü?
Bugüne kadar karadan havaya atılan füzelerle veya füzelerin potansiyel etkileriyle ilgili Washington'dan herhangi bir açıklama gelmedi. 26 Mart tarihinde ABD Dışişleri Bakanlığı Husileri kınayarak Husileri destekleyen İran'a atıfta bulunmuştu. Ertesi günkü basın toplantısında ABD Savunma Bakanı Jim Mattis İran'dan yalnızca iki defa bahsetti. Ancak bu sessizlik 31 Mart Cuma gününe kadar sürdü. ABD açıkça İran Devrim Muhafızları'nı eylemlerinden sorumlu tutacak bir açıklama yaptı.
ABD'nin bu karmaşa esnasında Yemen'de ve Arap Yarımadası'nda kontrolü ele almak için bazı hamlelerde bulunması da bekleniyor. Gerek İran'ın yasa dışı silah transferleri gerek füze transferleri ABD'nin ve BM'nin bu konuda elini güçlendiren etkenler. Ayrıca Suudi Arabistan'ın Yemen'e koalisyon güçleriyle birlikte müdahale ediyor olması da ABD için bir avantaj. ABD, İran'ın hem nükleer anlaşmayı ihlalini hem de Husileri füzeler ve silahlarla donatmasını sebep olarak göstererek bir hamlede bulunursa hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Ayrıca ABD'nin müttefiki Suudi Arabistan'ın güvenliğinin Husiler tarafından tehdit altında olması da ABD'nin elini bu konuda ciddi olarak güçlendirecektir.
İran'ın Husilere desteği arttı
Yemen'deki savaşın 4. yılına girilmesiyle beraber İran'ın Husilere olan desteği daha da artmış görünüyor. Bu çeşitli silah destekleri verimli geçmesi beklenen görüşmelerin önünü kesti ve Husilerin çatışmalara devam etmesine sebep oldu. Diplomatik bir çözüm işin en ideal çözümü olarak görülse de İran'ın her türlü silahla ve özellikle füzelerle Husileri desteklemesi, İran'ın diplomatik çözümden ziyade askeri bir çözümü desteklediğinin altını çiziyor.
Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın ülkesinde yaptığı reformlara karşılık, Husi sorununda ABD'den bir beklentisi olabilir. Husilerin füze kapasitesi ve yeteneklerindeki artışın, Mekke ve Medine gibi iki önemli şehri tehdit altına aldığı unutulmamalıdır.
Kaynak: Mepa News