İran 1 Nisan'da Şam'daki konsolosluk binasının İsrail tarafından bombalanarak yerle bir edilmesi ve üst düzey İranlı generallerin saldırıda ölmesinin ardından saldırının cevapsız kalmayacağı yönünde oldukça fazla sayıda tehditte bulunmuştu.
Benim de aralarında olduğum birçok uzman ve analist İran'ın İsrail'e vereceği cevabın vekil güçleri üzerinden olmasını beklerken İran hem vekil güçleri vasıtasıyla hem de kendi topraklarından dün gece İsrail'e yönelik bir saldırı gerçekleştirdi.
Burada özellikle şunu belirtmek gerekiyor, İran'ın bu saldırıya yalnızca Lübnan, Yemen gibi bölgelerden değil de kendi topraklarında dahil olması, vekil güçlerine karşı zayıf görünmemek için de oldukça önemli.
Saldırıda İran topraklarından İsrail'e 300'den fazla insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesi fırlatıldı. Ancak İran'ın günlerdir devam eden tehditleri nedeniyle İsrail ve müttefikleri bu saldırıya aşırı şekilde hazırlık yapmış ve tam teyakkuz durumuna geçmişti.
İran'dan fırlatılan insansız hava araçları ve diğer füzelerin bir çoğu henüz İsrail hava sahasına giremeden, ABD, İngiltere, Fransa, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi İsrail'in müttefikleri tarafından engellendi. İran'ın Birleşmiş Milletler Misyonu henüz insansız hava araçları İsrail'e ulaşmadan yaptığı açıklamada saldırının sonlandığını ve "meselenin sonuçlanmış sayılabileceğini" belirtti
Süreci yakından takip eden askeri kaynaklar İran'dan İsrail'e fırlatılan insansız hava araçları ve füzelerin yüzde 99'unun engellendiğini ifade ediyor.
Eğer İran dün geceki misillemesini tam kapasite ve güçle yaptıysa bu gerçekten Tahran rejimi için ciddi bir askeri prestij kaybı. Tahran rejiminin böylesi bir engelleme oranını hesap edemeyerek bu işe girişmiş olması da beraberinde farklı soru işaretlerini getiriyor. Mesela İsrail'in vereceği yanıt gibi.
Bu iki ülke arasında arka planda kamuoyunu rahatlatmak için bir anlaşma yapılmadıysa tanıdığımız İsrail sadece doğal refleksleriyle İran'ın bu saldırısına oldukça sert bir karşılık verecektir. Bu saldırının gerçekleşmesi de İran'ın bu misillemeyi yalnızca iç kamuoyu ile dışarıdaki destekçilerini tatmin etmek amacıyla mı gerçekleştirdiği sorusunu akıllara getirebilir. Zira İran dün gece aldığı riskle sosyal medyadaki İran yanlısı hesapların attığı sloganlar dışında İsrail karşısında hiçbir askeri başarı kaydedemedi.
Saldırının detaylı bir askeri takip ve incelemesi yapıldığında ise İran'ın İsrail'e yönelik misillemesinin gerilimi kontrolde tutacak şekilde dikkatlice ayarlanmış olduğu görülüyor.
Şimdi ne olacak?
Hiç şüphesiz bundan sonraki süreci İsrail'in İran'a vereceği yanıt belirleyecektir.
Daha önce de ifade ettiğim gibi:
"İran'ın İsrail'e bir misilleme yaptığını varsayarsak bunun gerçek bir hamle mi yoksa göz boyama mı olduğunu test etmenin kolay bir yolu var: Şayet İran saldırısı İsrail'in güçlü bir karşılığına ve bölgede yıkıcı bir savaşa yol açarsa bu İran'ın gemileri yaktığı ve bağımsız bir inisiyatif aldığı anlamına gelir. Eğer İsrail ciddi bir karşılık vermez ve durum sakinleşirse bu da demek olur ki ABD-İran-İsrail üçgeninde İran'ın bir misilleme yaparak "gaz alması" için gizli bir uzlaşma sağlanmıştır."
Bu nedenle İran'ın saldırısının olası yanıtlarını görmeden sürecin hangi paralelde ilerleyeceği konusunda bir yorum yapmak pek doğru olmaz.
İran her ne kadar misilleme saldırısındaki hedeflerin ulaştıklarını hatta "beklentilerinin üzerinde bir başarı sağladıklarını" öne sürse de saha raporları ve uzman görüşleri İran'ın bu açıklamalarını doğrulamıyor.
Tüm bu spekülasyonların ötesinde İsrail'in vereceği karşılık ve bunun yeni bir İran misillemesini bize gösterip göstermeyeceği gibi konular sürecin geri kalanını çok daha sağlıklı şekilde yorumlamamıza imkan sağlayacaktır.
Bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.