Mersiha Gadzo | Al Jazeera | Tercüme: Mepa News
İran ile İsrail arasında kapsamlı bir savaş çıkmasından korkulurken, ABD'nin uzun süredir müttefiki olan İsrail'i desteklediği açık. Ancak İran'ın bölgesel müttefikleri iki ülke arasında çıkacak bir savaşta ne kadar etkili olabilir?
Geçtiğimiz yıl boyunca Yemen'deki Husiler, İsrail'in Gazze'deki katliamlarına karşı Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Bab al Mendeb Boğazı'nda İsrail bağlantılı gemilere saldırılar düzenledi.
İsrail'in geçen hafta Beyrut'un bir güneyinde düzenlediği hava saldırısında Hizbullah'ın uzun süredir liderliğini yapan Hasan Nasrallah'ı öldürmesinden bu yana bölge genelinde tehditler havada uçuştu.
Nasrallah'ın Cuma günü öldürülmesinin ardından -Hizbullah bunu ertesi gün doğrulandı- Husilerin askeri sözcüsü Yahya Seri televizyonda yayınlanan açıklamasında İsrail Lübnan ve Gazze Şeridi'ne saldırmayı durdurana kadar saldırılarına devam edecekleri uyarısında bulundu.
Yahya Seri, grubun Tel Aviv ve Kızıldeniz'deki liman kenti Eilat'taki İsrail askeri tesislerini insansız hava araçlarıyla hedef aldığını söyledi.
O tarihten bu yana Irak'taki Şii gruplar ve Yemen'deki Husiler İsrail'i füze ve insansız hava araçlarıyla hedef almaya devam ediyor.
Ancak İsrail ordusu defalarca, ABD, Ürdün ve diğer ülkelerin desteğiyle hava savunma sistemlerinin çoğunlukla İran ve müttefikleri tarafından başlatılan saldırıları önlediğini belirtti. Salı günü İsrail'i hedef alan İran füzeleri de dahil olmak üzere saldırıların şimdiye kadar çok az hasara yol açtığı konusunda ısrar ediyorlar.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Center for International Policy'de araştırmacı olan Sina Toossi, İsrail'in İran'ın saldırılarından kaynaklanan hasarı küçümsediğine inandığını, ancak bunun yine de “olumlu bir işaret” olduğunu, çünkü İsrail ve ABD üzerindeki karşı misilleme için siyasi baskıyı azalttığını ve büyük bir şekilde saldırmak zorunda kalmayacakları bir senaryo kurduğunu ifade etti ve ekledi:
"Bu ateşkes ihtiyacını güçlendiriyor. Biden yönetimi tüm bunları aylar önce durdurabilseydi, burada olmazdık ama bu yönde ilerliyoruz ki bu korkutucu. Bence hiçbir taraf savaş istemiyor ama iş o noktaya gelirse, [İran ve müttefikleri] bunun olmasını engellemekle tehdit ediyor."
Petrol - 'en önemli baskı noktası'
Toossi, İran ve müttefikleri için “önemli bir baskı noktasının” bölgedeki petrol tesisleri olduğunu söyledi.
Al Jazeera'ye konuşan Toossi, “Irak'taki silahlı gruplar, İsrail'in şu anda büyük bir saldırı başlatması halinde bölgedeki petrol tesisleri de dahil olmak üzere karşılık verecekleri tehdidinde bulunuyorlar” dedi. (İsrail de Irak'a saldırmakla tehdit etti)
"Basra Körfezi üzerinden gerçekleşen enerji ihracatı önemli ölçüde sekteye uğrarsa, bunun küresel petrol piyasası, küresel ekonomi ve Avrupa için sonuçları olacaktır."
Petrol tesisleri uzun zamandır tüm tarafların hedefinde ve bu tesislere yönelik saldırılar büyük aksamalara yol açabilir. Eylül 2019'da Husiler, Suudi Arabistan devletine ait petrol devi Saudi Aramco'ya ait iki büyük petrol tesisine insansız hava araçlarıyla saldırı düzenlediğini iddia etmiş ve ABD bu saldırıdan İran'ı sorumlu tutmuştu.
Sadece bir saldırıda, Suudi Arabistan'ın üretiminin yaklaşık olarak yarısı ya da küresel petrol arzının yüzde 5'i olan günlük 5 milyon varil ham petrol üretiminin etkilendiği bildirildi.
Toossi, “Husileri Suudi Arabistan'la ateşkes yapmadan önce gördük, Suudi Arabistan'ın derinliklerini vuruyorlardı” dedi.
Iraklı silahlı gruplar Salı günü ABD'nin İran'a karşı herhangi bir misillemeye katılması ya da İsrail'in Tahran'a karşı Irak hava sahasını kullanması halinde Irak ve bölgedeki ABD üslerinin hedef olacağı tehdidinde bulundu.
Toossi, benzer şekilde Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn ve İran hava sahasının kullanımı da dâhil olmak üzere bölgedeki ABD üsleri söz konusu olduğunda, İran'ın bu devletleri İran'a karşı bir saldırıda suç ortağı olarak kabul edileceği ve kritik altyapılarının da hedef olacağı konusunda uyardığını söyledi.
Silahlı gruplar İsrail'i vurabilir mi?
Jeopolitik risk analisti ve King's College London Güvenlik Çalışmaları Okulu'nda doçent olan Andreas Krieg, Iraklı silahlı grupların İsrail'i uzaktan vurma kapasitesine sahip olmadığını ve Hizbullah ve Husiler gibi diğer grupların sahip olduğu silah sistemlerinden de yoksun olduğunu söyledi.
Al Jazeera'ye konuşan Krieg, Irak savaşı sırasında öncelikle ABD koalisyon güçlerini dağıtmak üzere tasarlanan bu grupların “öncelikle gerilla ve asimetrik savaş alanında yer aldıklarını ve İsrail için büyük bir tehdit oluşturmayacaklarını” söyledi.
Öte yandan Hizbullah'ın Suudi Arabistan ve Batı Afrika da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki yan üsleriyle faaliyet gösterdiği küresel bir ağa sahip olması, onları “İsrail için çok daha tehlikeli kılıyor çünkü İsrail'in denizaşırı hedeflerini vurabiliyorlar” dedi.
Krieg, Irak'tan ateşlenen füzelerin ya da insansız hava araçlarının muhtemelen Iraklı milisler yerine Irak'taki İranlılar tarafından kullanıldığını da sözlerine ekledi.
“İsrail'i şu anda Yemen'den ya da Lübnan'dan vurmaktansa Irak'tan vurmak daha kolay. Irak'ı bir hazırlık sahası olarak kullanabilirsiniz ama altyapı inşa edilmesi gerekiyor” dedi.
Husiler geçtiğimiz ay Yafa'daki bir askeri mevziyi hedef alarak Tel Aviv'e ve İsrail'in merkezine ulaşan en kapsamlı füze saldırısını gerçekleştirmişti.
Husiler, İsrail savunma sistemlerinin 2.000 kilometre uzaklıktan 11 dakikada İsrail'in merkezine ulaşan ve Ben Gurion havaalanına yaklaşık 11 kilometre mesafede açık bir alanda yangın çıkaran hipersonik füzelerini engelleyemediğini ifade etti.
Husilerin medya birimi Başkan Yardımcısı Nasreddin Amir, X'te yaptığı açıklamada söz konusu füzenin “20 hava savunma füzesi tarafından engellenemediğini” ileri sürdü.
İsrail füzenin hasar gördüğünü ancak bir İsrail önleme füzesi tarafından imha edilmediğini ifade etti.
İsrailli bir yetkiliye göre Husilerin son saldırısında dokuz kişi hafif yaralandı.
Kızıldeniz saldırıları
Krieg, Husilerin Bab el Mendeb Boğazı'nı kapatmasının, İsrail'i hedef alan füzeler engellendiği için şu ana kadar yaptıkları “en mantıklı hamle” olduğuna inandığını söyledi.
Ankara Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Betül Doğan, Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada Husilerin deniz ticaretini engellemesinin İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmak açısından büyük bir etki yaratmadığını ancak “belli bir güvensizlik” sağladığını söyledi.
Doğan, "İsrail'in kendini güvensiz hissetmesine neden oluyorlar. Bence şu anda nihai hedefleri ve başarıları bu" dedi ve ekledi: "İran'ın füze gönderebileceğini biliyoruz ama Husileri kullandıklarında güçlerine bir güç daha eklenmiş gibi oluyor."
Kaynak: Mepa News, Ajanslar