İslami bankacılık, İslami para sisteminin kapitalist ekonomiye entegre edildiği bir hiledir. Yaklaşık 20 yıl önce, Mevlana Selimullah Han'ın önderliğinde, Diyobend uleması bunu kesinlikle haram ilan etmiş ve İslami bankalar ile sıradan bankaların arasında şer'i açıdan hiçbir fark olmadığını apaçık bir şekilde ortaya koymuştur. Şu anda Hacı Muhammed İdris liderliğindeki Afganistan Merkez Bankası'nın, Afganistan'ın para sistemini "İslami bankacılık" çizgisinde yeniden düzenlemesi ve bunun sonucunda Afganistan'da kapitalist bir ekonomik sistemin hakim olması tehlikesi bulunmaktadır. (Editörün notu: Yazı yazıldığı dönemde Merkez Bankası'nın başında Hacı Muhammed İdris bulunuyordu. Mevcut başkan ise Nur Ahmed Ağa'dır.)
Kapitalizm, para ve kredi dolaşımının toplumsal faaliyetin her sektörüne kademeli olarak hakim olduğu bir yaşam biçimidir. Sermaye, büyümesini teşvik etmek için sürekli dolaşımda olan serveti ifade eder. Bu nedenle İngiliz Müslüman alim Mevlana Muhammed Marmaduke Pikhthall, 90 yıl önce sermayeyi "tekasür" olarak adlandırmıştır. Kapitalist bir toplumda hükümet, açgözlülük ve şehvetin çirkin özelliklerini sürdürür. Bazen açgözlülük ve şehvetin bu kötü güçleri tüm siyasi ve kültürel sistemi ele geçirir. Kapitalist bir ekonomi zorunlu olarak kapitalist bir devlet sistemini besler.
Kapitalist bir devlet kurmanın aracı olarak "İslami bankacılık"
Malezya'daki tüm İslami bankalar kapitalist merkezi para sistemi altında çalışmaktadır. Dünyadaki tüm İslami bankalar gibi Malezya'daki İslami bankalar da küresel faiz ve hisse senedi piyasalarının disiplinini kabul etmektedir. Dünyadaki tüm İslami bankalar gibi Malezya'daki İslami bankalar da tefeciliğin ve kredi sözleşmelerinin şeriat tarafından yasallaştırılmasıyla uğraşmaktadır. Malezya'da hiçbir zaman merkezi bir İslami banka olmamıştır ve bugün de yoktur.
Malezya'da, diğer tüm kapitalist ülkelerde olduğu gibi, dolaşımdaki paranın miktarı ve değeri esas olarak özel çıkarlar ve spekülatörler tarafından belirlenmektedir. İslami bankalar da bu kirli para üretme işinin eşit katılımcılarıdır. Malezya'da merkez bankasının ürettiği kapitalist paranın payı, her yıl toplam para miktarının ortalama olarak çok küçük bir kısmıdır. İslami ve İslami olmayan bankalar, tefecilik yoluyla kapitalist para miktarının büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Pratikte Malezya para birimi Ringgit, dolar kadar popüler değildir. Doların arkasında sadece Amerikan hükümeti vardır; altın, gümüş ya da başka herhangi bir meta değil.
İslami bankacılık sisteminin, merkez bankalarının bu sistemik çaresizliğini ortadan kaldırmaya yönelik bir mefhumu yahut niyeti yoktur. Kapitalist bir sistemde siyaset ve toplum parasal sisteme boyun eğer ve İslami bankacılık bu boyun eğmeyi hile-i şeriyyelerle meşrulaştırmanın bir yoludur.
Taliban'ın stratejisi
Taliban 20 bir yıllık cihadın sonucunda bir İslam devleti kurmuştur. Emperyalizm bu devleti dünya emperyalist sistemine entegre etmek istemektedir. Emperyalizm, bu amaca ulaşmak için İslami bankacılık stratejisini kullanmaktadır. Eğer bu oyununda başarılı olursa, İslami güç yavaş yavaş faiz ve hisse senedi piyasalarına kayacak ve Taliban sermayenin mantığını kabul etmeye zorlanacaktır.
Faiz ve kredi piyasalarının işleyişi, Malezya ve diğer Müslüman ülkeleri entegre ettiği gibi Afgan sosyal ve devlet sistemini de küresel emperyalist kapitalist sisteme zorunlu olarak entegre edecektir. Malezya para biriminin döviz kuru, küresel döviz ve spot piyasalarındaki tekelci ticaret tarafından belirlenmektedir. İslami bankacılık adlı altındaki sistem Afganistan'da kabul edilirse, kaçınılmaz olarak Afgan parasının değerini belirleme aracı olacaktır, çünkü bu sistem olmadan uluslararası bankaların sermayesi Afganistan'a girmeyecektir. Küresel finans piyasalarında ulusal paranın dış değerinin belirlenmesi, hükümetin gücünün ve egemenliğinin bu gayrimeşru piyasalarda ipotek altına alınması anlamına gelmektedir.
Bu vahim gelecekten kaçınmak için aşağıdakilerin yapılması önemlidir:
1. Özel İslami bankalar ve sıradan bankalar Afgan para sistemi üzerinde tam yetki ve güce sahip olmamalıdır. Para ve kredi hükümet tarafından üretilmeli ve dağıtılmalıdır.
2. Merkez Bankası, İslam dinarı adında yeni bir para birimi çıkarmalıdır. ABD doları gibi İslam dinarı da değişmezdir ve kredibilitesi hükümetin kredibilitesini belirler. Miktarı ve değişim oranı, ülkenin üretim ve dağıtım ihtiyaçları göz önünde bulundurularak zaman zaman hükümet tarafından belirlenir.
3. Tüm bankalar, sigorta ve finans şirketleri kamulaştırılmalı, kredi ve planlama adı altında kredilerin verilmesi ve dağıtılması yönetilmelidir. Tüm kredi anlaşmaları karşılıklı olarak ve ortaklık esasına göre yapılmalıdır.
4. İslam dinarı dışında herhangi bir para biriminin (Afgani, rupi, dolar) kullanımı suç ilan edilmeli ve bu suç için ağır cezalar verilmelidir.
5. Hiçbir finans piyasasına izin verilmemelidir. Uluslararası emperyalist finans piyasaları ile tüm bağlar koparılmalıdır. IMF, Dünya Bankası, Asya Bankası ve Birleşmiş Milletler yardım dağıtım ajansları ile temas kesilmelidir.
6. Tüm büyük endüstriler kamulaştırılmalı ve kredi gereksinimleri kredi planlaması yoluyla belirlenmelidir.
7. Ekonomik planlama için dış uzmanlara bel bağlamaktan vazgeçilmelidir çünkü bu uzmanların çoğu kapitalist mantığın esiri olmuşlardır. Sayıları milyonları bulan geniş bir ekonomi idaresi kurulmalıdır. Taliban ve destekçilerinin her ofis, fabrika ve kurumda gözlemci olarak hareket etmesi için çaba gösterilmelidir.
Taliban şunu iyi anlamalıdır: Cihat bitmemiştir, bilakis cihat, kendi kendine yeten güçlü bir devlet ve ekonomi kurma aşamasına girmiştir. Bu cihadı mağlup etmek için emperyalizmin elinde kalan tek yol, İslami idareyi ve iktisadi sistemi küresel kapitalist sisteme entegre etmektir. İslami bankacılık bu karşı devrimci stratejinin kullandığı bir hiledir.
Mepa News okurları için Türkçeleştirilen bu değerlendirmede yer alan ifadeler yazarın kendi görüşleridir ve Mepa News'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.