ABD'de yükselen İslamofobinin boyutlarını ortaya koyan araştırmaya göre, 2008-2013 yılları arasında 33 İslamofobik gruba toplam 205 milyon dolarlık kaynak aktarıldı.
Ajanslarda yer alan bilgiye göre; Amerikan İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) ile Kaliforniya Üniversitesi-Berkeley Irk ve Cinsiyet Merkezi tarafından yapılan ve ABD'de yükselen İslamofobinin boyutlarını ortaya koyan 'Korkuyla Yüzleşmek' başlıklı araştırma basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.
Araştırmaya göre, 2008-2013 yılları arasında toplam 205 milyon dolarlık kaynağın aktarıldığı İslamofobik gruplar, özellikle Paris ve San Bernardino saldırılarından sonra ABD'de ortaya çıkan İslamofobik atmosferde önemli rol oynadı. 10 eyalette İslamofobik kanunların yürürlüğe girdiği belirtilen raporda, her yıl ortalama 20 civarında cami saldırısının yaşandığı ülkede 2015 yılında toplam 78 saldırının gerçekleştiği ve bunun kaygı verici bir istatistik olduğu vurgulandı.
CAIR Başkanı Nihad Awad, son aylarda 'Müslüman karşıtı silahlı örgütlerin' ve 'Müslümanların kabul edilmediği iş yerlerinin' ortaya çıkmaya başladığına dikkat çekerek, "Bugün yaşadıklarımız ABD'deki çoğulcu toplumsal yapıya ve anayasal değerlere büyük zarar veriyor" dedi.
Cumhuriyetçilerin muhtemel başkan adayı iş adamı Donald Trump'ın geçtiğimiz aylarda 'Müslümanların ABD'ye alınmaması' ve 'Müslümanların yaşadığı yerlerde gözetim yapılması' gibi önerilerini anımsatan Awad, bu tür fikirlerin 20. yüzyılın ortasında Avrupa'da Yahudilerin maruz kaldığı olaylara benzediğini kaydetti.
'BAŞKANLIK SEÇİMLERİNDE İSLAMOFOBİ ANA AKIM HALİNE GELDİ'
Araştırmanın yürütücülerinden CAIR İslamofobi Direktörü Corey Saylor da, "2016 başkanlık seçimlerinde İslamofobi ana akım haline geldi ve Müslümanları hedef alan Anayasaya aykırı önerilere zemin hazırladı" değerlendirmesinde bulundu.
Araştırmada ABD'de toplam 74 İslamofobik oluşumu tanımladıklarını ve bunların 33'ünün daha etkin ve güçlü bir ağa sahip olduğunu ifade eden Saylor, Ortadoğu Forumu (Middle East Forum), Amerika İçin Harekete Geç! (Act! for Amerika) ve Güvenlik Politikası Merkezi (Center for Security Policy) gibi organizasyonların bu ilk halka içinde yer aldığını dile getirdi.