İsmail Heniye suikastı Netanyahu için ne anlama geliyor?

Analistlere göre üst düzey Hamas ve Hizbullah liderlerinin öldürülmesi, esirlerin serbest bırakılmasını geciktirecek olsa da, zor durumdaki İsrail Başbakanı'na yönelik iç desteği yeniden canlandırabilir.

Mat Nashed | Al Jazeera | Tercüme: Mepa News

Analistlere göre Hamas'ın siyasi lideri İsmail Heniye'nin İran'da ve Hizbullah'ın üst düzey komutanı Fuad Şükür'ün Lübnan'da 24 saatten kısa bir süre içerisinde öldürülmesi, İsrailli esirlerin serbest bırakılması umutlarını tehlikeye atsa da siyasi olarak var olma mücadelesi veren İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ülke içinde yeniden destek kazanmasına yardımcı olabilir.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin İsrail-Filistin uzmanı Hugh Lovatt Al Jazeera'ye yaptığı açıklamada "Heniye'nin öldürülmesi Netanyahu'nun siyasi ve güvenlik itibarı açısından büyük önem taşıyor” dedi.

İsrail, önce Netanyahu hükümetinin yürürlüğe koyduğu tartışmalı yargı reformları nedeniyle aylardır süren protestolar, ardından da başbakanın Hamas'la esirlerin serbest bırakılmasına yol açabilecek bir ateşkes anlaşması yapamamasını eleştiren ve giderek büyüyen bir hareketle iç huzursuzluk ve bölünmelerle boğuşuyor.

Bu hafta, aralarında bakanların ve Knesset üyelerinin de bulunduğu aşırı sağcı İsrailliler, Filistinli mahkumlara işkence ve tecavüz etmekle suçlanan askerlerin tutuklanmasına öfkeyle tepki gösterdi. Bir grup, isimleri yüz kızartıcı suçlara karışan askerlerin tutulduğu üssü bastı.

İsrail'in siyasi ve güvenlik yetkilileri arasındaki görüş ayrılıkları da giderek daha fazla kamuoyuna yansıyor.

Ancak analistlere göre bu hafta yaşanan suikastlar Netanyahu'nun İsrail içindeki söylemi -en azından geçici olarak- değiştirmesine yardımcı olabilir.

30 Temmuz'da İsrail'in attığı bir füze Fuad Şükür'ü Lübnan'ın başkenti Beyrut'un kalabalık semtlerinden Dahiya'daki apartmanında öldürdü. Şükür, Lübnanlı silahlı grup Hizbullah'ın en üst düzey komutanlarından biriydi ve askeri stratejinin planlanmasında etkili olduğu bildiriliyordu.

İsrail'in bu suikastı, 27 Temmuz'da İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'nde 12 Dürzi çocuk ve gencin bir füzeyle öldürülmesine tepki olarak gerçekleştirdiği belirtiliyor. İsrail saldırıdan Hizbullah'ı sorumlu tutarken, örgüt sorumluluğu reddetti.

Şükr'ün ölümünden saatler sonra İsrail, analistlere göre Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes görüşmelerinde kilit rol oynayan Heniye'ye suikast düzenledi. Heniye, İran'ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yemin törenine katılmak üzere başkent Tahran'ı ziyaret ettiği sırada öldürüldü. İsrail saldırının sorumluluğunu üstlenmedi ancak reddetmedi de. Öte yandan hem İran hem de Hamas suikastın arkasında İsrail’in olduğunu açıkladı.

Heniye'nin öldürülmesinden bir gün sonra Perşembe günü İsrail, 13 Temmuz'da Gazze'ye düzenlediği saldırıda Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları’nın genel komutanı olan Muhammed Deyf'i de öldürdüğüne dair elinde kanıt olduğunu iddia etti.

Deyf uzun yıllardır İsrail tarafından en çok aranan isimlerin başında geliyordu.

Lovatt, "Bence İsrail toplumunda, [Gazze savaşıyla ilgili] tüm olumsuz görüşlere ve endişelere rağmen, Hamas'ı vurmayı başardıklarını ve Hizbullah'ı da ortadan kaldırarak gerçek bir ilerleme kaydettiklerini söyleyebilecekleri bir an var" dedi.

İsrail Gazze'de tamamına yakını sivil yaklaşık 40.000 kişiyi öldürdü ve bölgedeki 2.3 milyon nüfusun neredeyse tamamını yerinden etti. Savaş aynı zamanda bir kıtlığa ve salgın hastalıklara da neden oldu.

İsrailliler Netanyahu'nun yanı sıra İsrail güvenlik ve istihbarat birimlerini de 7 Ekim’deki saldırıyı önleyememekle suçlamıştı. Ancak İsrail siyasetinde yerel bir uzman olan Ori Goldberg'e göre, İsrail'in askeri ve siyasi kurumları son suikastlarla kendilerini kısmen affettirmiş görünüyor.

Ancak Goldberg, birçok İsraillinin siyasi cinayetleri düşmanlarına karşı bir "zafer" olarak görürken, İran ve müttefik silahlı grupların misilleme saldırısından endişe duyduklarını, hatta “bıktıklarını" söyledi.

Goldberg, "İsrailliler şizofreni hastası gibi” dedi ve ekledi:

"Bölgesel gerçekliği temelinden sarsıp tüm uyarıları görmezden geliyoruz ve [hamlelerimizde] son derece radikal görünüyoruz. Öte yandan [İsrailliler] bu [suikastların] gerçekleşmesi gerektiğini söylüyorlar."

İsrailli gazeteci ve siyasi yorumcu Oren Ziv de güvenlik güçlerinin Heniye'ye suikast düzenleyerek ülke içindeki itibarlarını geri kazandıkları görüşünde.

Ziv, "7 Ekim'in ve ordu ile güvenlik güçlerinin başarısızlığının ışığında İsrail güvenliği toparlandığını göstermek istedi ve bence bunu kanıtladı. Suikastlar bir açıdan Netanyahu'ya, diğer açıdan da güvenlik birimlerine yarıyor." diye konuştu.

"Esirlerin kurban edilmesi"

25 Temmuz'da ABD Başkan Yardımcısı ve Demokrat Parti'nin muhtemel başkan adayı Kamala Harris, Gazze'de yaşanan acılar karşısında "sessiz kalmayacağını" belirterek tüm taraflara savaşı nihai olarak sona erdirecek ve İsrailli ve Filistinli esirlerin serbest bırakılmasını sağlayacak bir ateşkes anlaşmasını sürdürme ve imzalama çağrısında bulunmuştu.

Konuşma, Netanyahu'nun Kongre'de yaptığı ve Gazze'deki "işi bitirmek" için daha fazla yardım çağrısında bulunduğu konuşmadan bir gün sonra geldi.

Netanyahu'nun popülaritesi 7 Ekim'den bu yana tüm zamanların en düşük seviyesindeyken, anketler Kongre konuşmasının kendisine bir miktar iç destek kazandırdığını gösteriyor.

Bu durum, Netanyahu'yu aşırı sağcı hükümetini çökertebileceği ve erken seçimleri tetikleyebileceği korkusuyla ateşkes anlaşmasını kasıtlı olarak geciktirmek ve hatta sabote etmekle suçlayan eleştirmenler ve uzmanlar için endişe verici bir gelişme.

Onlara göre Netanyahu, bir başka genel seçimi kazanmak için yeterli popülariteyi yeniden kazanana kadar oyalanıyor.

Lovatt, Netanyahu'nun ateşkes görüşmelerinde Hamas'ın bir numaralı temsilcisi olan Heniye'yi öldürme hesabının bir parçasının da siyasi hayatta kalma kaygısı olduğunu düşünüyor.

Lovatt, "Netanyahu'nun kafasında Heniye'yi öldürmenin ateşkes görüşmelerini bitireceği ve böylece çatışmayı ve dolayısıyla Netanyahu'nun siyasi hayatını uzatacağı gibi ek bir faktör var mıydı? Bu son derece alaycı bir hesaplama, ancak göz ardı edemeyeceğimiz bir hesaplama çünkü [Netanyahu'nun] bugüne kadarki davranışı bu yöndeydi.” diye konuştu.

"Alaycı diyorum çünkü bu [Netanyahu'nun] İsrailli rehineleri cezalandırdığı anlamına geliyor, en azından İsrailli bir bakış açısından."

Ziv, birçok İsraillinin, özellikle de "rehine anlaşması" çağrısı yapanların, Heniye suikastının bir ateşkes anlaşmasına varılmasını daha da zorlaştırdığını fark ettiklerinde, yakında bu konudaki fikirlerini değiştirebileceklerini de sözlerine ekliyor.

Ziv, "Rehinelerin aileleri de dahil olmak üzere İsrailliler temelde bu suikastlara ahlaki olarak karşı değiller, ancak yakında rehinelerin güvenliğini riske atacağından endişe edebilirler." dedi ve ekledi: "Büyük çoğunluğun [suikastları] desteklediğini söyleyebilirim, ancak bazıları zamanlama konusunda endişeli."

Kaynak: Mepa News

Yorum Yap
UYARI: Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Mepa News, yapılan yorumlardan sorumlu değildir. Her bir yorum 600 karakterle (boşluklu) sınırlıdır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Haberler Haberleri